Sezen Aksu olayı muhafazakar Whatsapp gruplarında nasıl konuşuluyor? İlginç yorumlar geldi
Sezen Aksu'nun Hz. Adem ile Havva'ya hakaret içeren şarkı sözleriyle ilgili muhafazakar çevrelerin "Elbette lafız olarak yanlış olsa da bu kadar tepkiyi hak etmediğine dair çok güçlü bir kanaat var.” şeklindeki değerlendirmelerini Yasin Aktay köşe yazısına taşıdı. Ahmet Hakan bu ilginç durumu yorumladı.
Sezen Aksu’nun 5 yıl önce piyasaya çıkan “Şahane Bir Şey Yaşamak” adlı şarkısında yer alan “Binmişiz bir alamete. Gidiyoruz kıyamete. Selam söyleyin o cahil Havva ile Adem’e...” sözleri tepki çekti.
Peki Sezen Aksu olayına dindar çevreler nasıl bakıyor? Merak edilen soruya Yasin Aktay dünkü yazısında değindi, Ahmet Hakan da bugünkü köşesine bu şaşırtıcı değerlendirmeleri köşesinde aktardı:
"WhatsApp grubundaki değerlendirmeler arasındaki bariz fark"
YASİN Aktay’ın Yeni Şafak’taki yazısını okudum. Şöyle diyor “Hz. Âdem, İlk İnsan ve İlk Peygamber” başlıklı yazısında Aktay:
“Sezen Aksu’nun Hz. Âdem ve Havva’ya hakaret olarak algılanan ‘Harika Bir Şey Yaşamak’ isimli şarkısıyla ilgili tepkiler ve tartışmalar, doğrusu ilginç bir hal aldı. Gözlemleyebildiğim ilginçlik, sosyal medyadaki tepkilerle takip edebildiğim çok sayıda WhatsApp grubundaki değerlendirmeler arasındaki bariz fark. Tamamı muhafazakâr, İslami kesimden insanlardan oluşan bu gruplarda Sezen Aksu’nun bu sözleri hakaret maksadıyla söylememiş olduğuna ve elbette lafız olarak yanlış olsa da bu kadar tepkiyi hak etmediğine dair çok güçlü bir kanaat var.”
"Keşke bu insanlar, WhatsApp gruplarında ortaya koydukları bu güçlü kanaati toplum önünde de dile getirebilseler"
Çok ilginç bir gözlem bu. Keşke bu insanlar, WhatsApp gruplarında ortaya koydukları bu güçlü kanaati toplum önünde de dile getirebilseler. Böylece muhafazakâr camiadaki asıl güçlü sesin bu ses olduğu ortaya çıksa da meydan Milli Beka Hareketi’ne kalmasa. Sözü Yasin Aktay’ın yazısının son bölümüyle bitireyim:
“Bu kanaati paylaşanların büyük çoğunluğunun Sezen Aksu’nun geçmişte aynı zamanda ‘Işık Doğudan Yükselir’ albümündeki Yunus Emre, Mevlânâ ve Âşık Daimi’nin sözlerine yaptığı muhteşem besteleri hayırla anıyor olmasını da zikretmek gerekiyor. Doğrusu doksanlı yılların karanlık ortamında Türkiye’nin zedelenen manevi iklimine bu albümün tatlı bir esinti gibi geldiğini unutmak mümkün değil.”