Sevim Gözay'dan çarpıcı açıklamalar

Sosyal medyanın yazdıklarıyla çok konuşulan ismi, cesur isim Sevim Gözay ile önemli bir röportaj gerçekleştirdi Sayım Çınar.

Son dönemin gündemdeki gazetecisi, sosyal medyanın yazdıklarıyla çok konuşulan ismi, cesur isim Sevim Gözay ile önemli bir röportaj gerçekleştirdi Sayım Çınar. Gündeme, medyaya, gelecek günlere dair önemli ipuçları okuru bekliyor.

İşte o röportajdan çarpıcı bölümler:

-Karşı gazetesindeki köşen son derece iyi gidiyor. Seni takip eden hakiki bir okurunum. Kendini okutuyorsun ve geniş etki yaratıyorsun. Tuhaf bir dönem geçiriyoruz, güven azalıyor gazetecilere karşı, bazı isimlerin inanırlığı ise gün geçtikçe çoğalıyor. Sen kendini nasıl konumlandırıyorsun bu ortamda ve bu gazetede?

-Cevval bir okur olduğun için bunları senden duymak güzel. Sevdiğin ve sevmediğin yazarları takip ediyorsun dikkatle, biliyorum. Bu söylediklerin onun için daha da geçerli ve kıymetli. Karşı’daki konumum şu, yazarlardan biriyim. Bana yazmamı teklif ettiklerinde çok heyecanlandım, her gün bu heyecan katlanıyor ve bu duyguyla yazıyorum. Sekiz aydan beri gazeteciliğin durumu hayal dahi edilemeyecek bir halde. Zaten tartışmalar barındıran bir medyaydı önceden de, artık ipin ucu tamamen kaçmış durumda. Hâlâ gazetecilik yapabiliyor olmak büyük şans benim için, tamamen bağımsız ve sadece haber yapmak için çıkan yepyeni ve cesur bir gazete Karşı. Türkiye için bir ilk...

İNSANLIK DIŞI BİR GÜNDEM VAR ÜLKEMİZDE

-Konularını çok iyi seçiyorsun, gündemin sıcaklığı yazılarına yansıyor. Neye göre seçiyorsun konuları, nerelerden geçiyor yazın için konu seçme sürecin?

-Her yazar kendi formülleriyle çözüyor konu rotasını. Zincirsiz, dört nala koşan bir gündem var. Başka ülkelerde böyle değil ve bunu iyi bir şey olarak söylemiyorum. İnsanlık dışı bir gündem var ülkemizde. Yetişmek büyük bir mesai, bir odadan diğerine geçerken gündem değişiyor. Yazdığın yazı birkaç saat içinde eskiyip çöp olabiliyor. Konunun açıları, konuya çalışmak, vizyon geliştirmek ve yazıya dökmek ayrı bir efor. Önceden okuru çok tanımıyorduk, gelen mailler, reaksiyonlar sınırlıydı. Şimdiyse twitter var, çeşitlilik ve duyarlılık çok yüksek. Bunun için her gün yenilenmek gerekiyor. Ben de buna çalışıyorum.

-Uzun yıllardır televizyondan ve yazılı basından seni takip eden bir kitle oluştu. Zamanla siyasete daha çok eğilir oldun.

-Siyaset, vatandaş olarak benimle ne kadar ilgilendiyse, ben de onunla o kadar ilgilendim aslında. Karşılık verdim ve gerisi geldi.

KOVULMANIN ÖZEL TARİHİNİ YAŞADIM

-Akşam gazetesinden ayrılığını anlatır mısın bize?

-O dönem Cumhuriyet’te, Taraf’ta açıklamalar yaptım, senin için tekrar özetleyeyim. Gezi’den bir hafta önce TMSF Akşam’a el koymuştu. Haziran’ı o koşullar altında yaşadık ve her zamanki gibi işimizi yaptık. Derken, resmi bir açıklama yapılmadan, öncesinde birkaç ismin dahil edildiği bir karaliste üzerinden yürütülen bir operasyon sonucu işten çıkarıldım. Bir hafta boyunca atıldığımız haberleri yayıldı sosyal medyada, belli siteler imza attılar buna. Bel altı tarzları ve kahvehane dillerinden tanıyacaktır okur, hangi sitelerden söz ettiğimi. İşin nereye gittiğini anladım haliyle. Bir hafta sonra da operasyon gerçekleşti zaten. Atmakla kalmadılar, tadını çıkardılar anlayacağın. İşimi yapmaya devam ederken, atıldığıma dair haberlerin yol açtığı ‘ah vah’larla uğraşıyordum bir yandan da. Kovulmanın özel tarihini yaşadım resmen. 28 Haziran’da yazımı gönderdiğimde ise yayınlanmayacağı söylendi. İsmimin üzeri çizildi. Halk TV’de arşivlik bir kj’miz geçmişti hatta, “Gezi’ye sempatik bakanlar” diye. Tamamen siyasi bir karardır bu. Yazdığım tüm yazıların arkasındayım. Akşam’ın dönüştüğü formda benim gibi bir yazara yer yoktu. Bu kadar. 

-Geçenlerde Sibel Oral benzer bir olay yaşadı ve işten çıkarıldı. Bağımsız duruşuyla biliyoruz kendisini,  Akşam’dan çıkarıldı.

-BBG evine döndü artık ülke, medya zaten öyle. 

İMAM HATİPLİYİM AMA KENDİMİ BU KİMLİKLE İFADE ETMEM

-Eski bir İmam Hatip’li olarak basındaki İmam Hatiplileri nasıl değerlendiriyorsun? Bu geçmişi kullanarak gelmedin bir yere, 20 senedir medyadasın.

-3 - 4 yıl önce Hürriyet bir haber yapmıştı, onun üzerinden benim İmam Hatip mazim öğrenildi. Dediğin gibi kendimi bildim bileli medyadayım, İmam Hatip’le kendini ifade biri olmadım hiç. Bu hem bana, hem İmam Hatip’e haksızlık olur zaten. Tipik bir İmam Hatip’li olmadığım ortada. 

HAKKANİYET TERAZİSİ SARSILMADAN YAZMAYA ÖZEN GÖSTERİYORUM

-Ahmet Hakan gibi hissettiğin zamanlar oluyor mu? Hürriyet’te bir duruşu var, sen de Karşı’da buna benzer bir şeyi temsil ediyorsun gibi geliyor bana. Netsin, eleştirilerin sağlam ve güçlü.

-Yürüdüğüm yolda yürümeye devam ediyorum aslında, yazı günlerim, sayfam bile aynı hatta. Karşı sağolsun. Ahmet Hakan’a gelince, çok önemli bir gazeteci. Yazılarındaki zekayı ve dürüstlüğü seviyorum, tutturduğu dengeyi beğeniyorum. Bu yanlarını benzettiysen hoşuma gider. Hakkaniyet terazisini sarsmadan yazmaya özen gösteriyorum. Kategorize etmeye gelirsek, Ahmet Hakan’lara siyasette ihtiyacımız var artık, Türk siyasetinin acilen Ahmet Hakan’laşması gerek. 

-Bu yoğun günlerde bir de kitabın raflarda yerini aldı. Kitabın nasıl gidiyor?

-Tepkiler son derece güzel. Son iki yılda yazdıklarımı ele aldım, güncel yorumlar ekleyerek bir panorama çıkarttım. Yaşayan bir hale gelince de, basmaya karar verdim. Adı ‘Kasetten Canlı’, Artemis’ten çıktı. Okuyan herkesten çok güzel yorumlar aldım. Yeni kitabım da geliyor inşallah yakında.

-Karizman da önemli, özellikle sesin ve kullandığın dil ile ayrılıyorsun.

-Televizyon makyajıyla gezmem sokaklarda ama konuştuğum zaman “bu ses o ses” derler, haklısın. Sesim beni eleveriyor. Dile gelince, hem yoğun okumamın, hem de büyüdüğüm evde konuşulan muntazam İstanbul Türkçesi’nin etkisidir. Babam özellikle olağanüstü bir anlatıcıydı. 

-Medyanın her alanında değişikler yaşanıyor, yenilikler oluyor. Geleceğini nasıl görüyorsun Karşı’nın yeni bir mecra olarak?

-Karşı’nın durduğu yer son derece kritik, şimşekleri bu derece üzerine çekerek büyüyor oluşu çok önemli. Adının hakkını fazlasıyla veriyor, her gün bomba haberler ve cesur bir iddiayla çıkıyor gazete. Bu kutlanacak bir şey. Önümüzde seçim var, sonra da diğer seçimler. Sızdırmalar, skandallar devam ediyor. Gündemin hızı ve etkisi yükselerek devam edecek. Karşı‘da da daha büyük bombalar patlayacak bu gidişle. Şu an en büyük sorun dağıtım. Bir de böyle bir cephede mücadele veriyor Karşı. Bu mücadeleyi kazanırsa önünde kimse duramaz. Hem halk, hem de sektör böyle de gazetecilik yapılabilgini gördü bir kere, artık kimse Karşı’sız yapamaz…

GÖRDÜKLERİMİZE Mİ İNANACAĞIZ, BİRİNİN SÖYLEDİKLERİNE Mİ

-Balçiçek Pamir, Elif Çakır, İsmet Berkan ve diğer gazetecileri konu alan bir yazı yazdın. Nasıl oldu tepkiler? Çok güçlü bir yazıydı.

-Birilerinin bir şeyler söylemesi lazım, ben de söylüyorum. Kendilerinden bir itiraz gelmedi, zaten şu noktadan sonra itirazlar komik olacaktır. Gördüklerimize mi inanacağız birilerinin söylediklerine mi?

-Bugün büyük gazetelerde büyük paralar dönüyor, kimi yazarlar tuhaf paralar alarak yazılar yazıyor, vahşi kapitalizmin tetikçileri diyorum onlara. Medya patronları medya emekçilerine nasıl davranıyor sence, bu uçurumlar nasıl kapanır?

-Star yazar kontenjanı diye bir şey var. Konsept olarak bu çok tartışılan bir şey. Köşe yazarlarının bu kadar çok olması ve bu kadar büyük paralar almaları da önemli bir tartışma konusu. Sosyal medyadan sonra herkes kendi çapında bir yazar artık. Sürecin sonunda bu yapı da içinde olmak üzere birçok şey değişecek. Fildişi kulelerdekiler için de işler daha farklı olacaktır. 21. yüzyılın Türkiye’sinden bahsediyorum. Eski kast sistemine ait her türlü ilişki değişecek ve yeni dünyaya uyum sağlanacaktır.

-Bizdeki sosyal devlet anlayışı ortada. Burada yaşanan işten çıkarmalar Berlin’de bir gazetede olsa böyle olmazdı.

-Yer yerinden oynardı. Yıllarca yurtdışı haberleri yapmış Hakan Aksay’ın bir yazısı vardı. Küçültülen minimize edilen haberlerdir yurtdışı haberleri, yereli patlatmak geleneği vardır Türkiye medyasında. Gündem istikrara kavuşursa kafamızı kaldırıp bakabileceğiz dünyaya tekrar. Öyle bir hale geldik ki, film izleyemiyorum, kitap okuyamıyorum diyor birçok insan. Herkes depresyonda.

-Sol, Karşı, Radikal, Taraf, Aydınlık, Cumhuriyet. Tiraj ve kitleleri belli sol duygularla yapılan gazeteleri nasıl değerlendiriyorsun?

-İyi ki varlar, sadece sol değil her kesimin sesinin duyulması gerek, medya çok sesli olmalı. Ve ama mutlaka bağımsızlığını kazanmalı. Talimatlı gazetecilerden ve hükümetle iş yapan patronlardan kurtulmalı. İşler o kadar çığırından çıktı ki yeninin gelişi kaçınılmaz. Az kaldı değişime ve Karşı bu değişimin öncüsü.

GÜNAH İŞLEME ÖZGÜRLÜĞÜ DE DENDİYSE CEHENNEME HOŞ GELDİK

-Yolsuzlukların ayyuka çıktığı bir dönemdeyiz. İlk kez dışarıdan böyle görünüyoruz. Tuhaf bir dönemden geçiyoruz ve bunun tanığıyız hepimiz. Yerel seçimlerde ne olacak sence, bu iklim nereye evrilecek?

-İkinci kitaba geçiyoruz seçimlerle, bugüne kadar yaşadıklarımız ilk kitapsa. Bir şeyler değişecek. Daha da sıcak olacak. AKP de günah işleme özgürlüğü bayrağını açtığına göre cehenneme hoş geldik diyebiliriz.

-Ekleri nasıl buluyorsun, beğeniyor musun?

-Ucuz magazin dönemi de kapanmalı. Popüler kültürün en derinliksiz en vasatıyla kendinden geçen ekler görüyoruz. Bu ülkeye ve okura yapılan bir ihanettir bu küflü magazincilik. Yaşama kültürünü yükseltebilir ve sağlamlaştırabilirsiniz oysa eklerle. Kültür sanata can verebilirsiniz. Tiraj-reyting için herşey mübah mantığının, oy almak için herşey mübah mantığından ne farkı var ki? Siyasi baskılar dışındaki medya da masum değil. 

-Mizah yazarı eksikliği de çok fazla.

-Kaan Sezyum, Evrim Güvenç okumanı tavsiye ederim Karşı’da. Necdet Pamir çok bomba gündem mizahı yapıyor. Ramize Erer’in Tehlikeli İlişkiler’i var 1’inci sayfada.Karşı mizah sağlam...