Sevilay Yükselir, derin sularda ne arıyor?..
Sen kalk bugün de Sonar Yalçın, Oray Eğin, Tuğçe Tatari ve embedded dostları Ahmet Hakan’a çak!...
GAZETECİLER.COM - Bu kız “Çılgın”!...
Bu kız “uslanmaz”!..
Sen kalk bugün de Sonar Yalçın, Oray Eğin, Tuğçe Tatari ve embedded dostları Ahmet Hakan’a çak!...
Ama ne çakmak…
Neden çakıyor?..
Belli ki Akif Beki’yi korumak için…
İyi ama bu arada öğreniyoruz ki Akif Beki de 2000 yılında 28 gün askerlik yapmış…
Hem de ayağına tek gün bile postal giymeden…
Terlikle dolanmış durmuş ortalık yerde!..
Koca koca üniversite mezunları talim, terbiye görür; 20 yaşındaki çavuşlara “Komutanım” derken Akif Beki, o çavuşların yüzlerini bile görmemiş…
Bunları da Akif Beki’yi koruyan(!) Sevilay Yükselir anlatıyor…
Bakın nasıl?..
Akif Beki'nin terliğini haber yapanlar, Ahmet Hakan'ın dalağını neden görmedi?
Çevremdeki, daha doğrusu bizim medya mahallesindeki hemen hemen herkes, "Sakın oraya dalma! Dalarsan batağa saplanırsın. Çıkamazsın. Daldığın yer derin bir kuyu... Kuyunun başını bekleyenler seni o kuyuya sallandırıp, bağırta bağırta canına okur! Seni bir paçavra gibi sağa sola savururlar" dese de...
Dalacağım bu konuya...
İnternette son zamanlarda değişik habercilik üslubu nedeniyle dikkatleri üzerine çeken bir portal var. Odatv.com (Bu kıyağımı da unutmayın!)
Portalın esas adamı Soner Yalçın. Reis, Efendi, Efendi 2 ve Bay Pipo gibi "derin malzemeli" kitaplara imza atan adam...
Onun o derin yazışlarını ben ilk Ufuk Güldemir'in yayın hayatına soktuğu sonradan kapattığı Habertürk gazetesinden bilirim. Ben o zamanlar o gazetede haberciliğini UG gibi hayal ötesi bir haber duayenine ispat etmeye çalışan çömez bir muhabirdim. (Sonradan beni yazar yapmıştı rahmetli ama o tarihlerde de gazete batışa geçmişti.)
Neyse...
CNN Türk'te Cüneyt Özdemir ile birlikte 5N+1K'yı yapan bu Soner Yalçın, her nedense Ufuk Güldemir'in gazetesinde Uğur İpekçi mahlasını kullanmayı tercih etmişti (Uğur Mumcu ve Abdi ipekçi karışımı bir mahlas...)
İyi de yazıyordu Allah için. Biz çömezler, nerden geldiği, nasıl geldiği anlaşılamayan ve "Gümmmm" diye iktidara tek başına oturan AKP'nin kodlarını çözmeye çalışıyorken bu arada bizim Uğur İpekçi şakır şakır döktürüyordu; "Erdoğan'ın danışmanları kim? Ne iş yaparlar? Nereliler? Kürt mü, Türk mü? Yahudi mi? Sabetayist mi?" falan filan... Anlayacağınız adam tamamen uydurma olan ismiyle hepimize atlatma yapıyordu küçüçük köşesinden...
O Soner Yalçın sonradan karşımıza Türkiye reytinglerini alt üst eden ve televizyon tarihine bir ilk olarak geçen Kurtlar Vadisi'nin konsept danışmanı olarak çıktı.
Orası, her nedense, ne sebeple ise bitti. Yani konsept işi rafa kalktı. Ama adam zeki. Sol terminolojide söylendiği gibi hani, "Eski Aydınlıkçı!" Kafa müthiş çalışıyor! (Aydınlık dergisi çalışanlarına ve Doğu Perinçek taraftarı olanlara öyle derdi bizim fakültedeki devrimci arkadaşlar.)
Eski aydınlıkçı, yeni ulusalcı Soner Yalçın, bu kez akıl almaz derinlikteki zekâsını kullanarak o eksantrik yazılarını Odatv üzerinden paylaşmaya başladı kamuoyuyla. Anlayacağınız "Kim can sıkıcı, kim işe yaramaz, kim laf dinlemez, vur ona anasını satayım..." tarzının hâkim olduğu farklı bir portal!.. (Ayrıca Soner Yalçın biatçılarının parıl parıl parlatıldığı sitedir. "Kim nereye transfer olacak? Odacıların yazdığı transfer gerçekleşmez ise o medya kuruluşunun hali ne olacak? Hangi patron hangi gazeteciyi görmeli? Hangisine tekmeyi vurmalı?" türünden tavsiye niteliği taşıyan haberler yapıyorlar. Canınız gerilim filmi çektiyse hiççç uğraşmayın, ışıkları kapatın, Oda'yı tıklayın ve derinliklere gömülün. Vallahi ben öyle yapıyorum ve de çok keyif alıyorum...)
Gelelim asıl mevzuya...
Şu, "Akif Beki'nin terliğini haber yapanlar, Ahmet Hakan'ın dalağını neden görmediler" başlığına...
Sanırım geçtiğimiz haftaydı. Oda'nın sıkı takipçilerinden olan derin bir arkadaş aradı. Heyecanlı bir ses tonuyla, "Gördün mü abi Oda'daki bombayı? Akif Beki'yi dağıtmış adamlar. Bence alıntı yapmalısın. Sana iyi gider bu iş" dedi. Yüreğim ağzımda daldım Oda'ya...
Manşette son derece seksi bir başlık; "Akif Beki terlikle nasıl askerlik yaptı?"
Bendeniz daha, "Vay anam vayyy..." diye iç geçirirken bizim arkadaş, "Aç abi içini aç!" diye tacize başladı...
O bunu derken, ben neredeyse kutunun sonuna gelmiştim bile... (Merak kalmasın size de özetleyeyim şu bomba haberi; Bir vatandaş aramış Oda'yı... Beki ile 2000 yılında aynı bölükte aynı zamanda 28 gün bedelli askerlik yaptığını anlatmış. Demiş ki; "Hepimiz kariyer sahibi insanlardık. Doktor, mühendis, işadamı vardı aramızda. Bizler 20'li yaşlarda çavuşlara komutanım derken, Beki terliğiyle ortalıkta dolanırdı. Çok zorumuza giderdi bu durum...")
Koca 28 gün... Bak sen! Onlar 28 gün "komutanım" demiş genç çavuşlara, Beki terlikle dolanmış ortalıkta...
"Vay canına demek ki Akif Beki'nin de benim ağabeyim gibi egzama problemi varmış haaa!" dedim şevkle, ağzımdan salyalar akarak... Sonra da dayanamadım ve bütün esprili halimi bir kenara bırakarak sordum medya gurusu arkadaşıma; "Allah aşkına bunun nesi haber, neresi bomba?"
"Ya sen askerlik mevzularıyla ilgileniyorsun ya. Hani Ahmet Hakan'ın askerlik maceralarını ortaya döktün! Şey, ondan yola çıkarak ilgileneceğini düşündüm..." diye cevap verdi...
O telefonu kapattıktan sonra odanın içinde biraz daha dolaştım. Sonra aklıma takıldı ve sorgulamaya başladım; "Peki. Güzellll... Akif Beki'nin terliğini haber yapan Soner Yalçın ve tayfası, neden Ahmet Hakan'ın dalak macerasını görmezden geldi?" diye...
Ah Sevilay Yükselir ah!..
Türk medyasını bilmezmiş gibi yapıyorsun ama beceremiyorsun…
Bu öyle bir mecradır ki; ayrık otu da yetişir; gül de…
Ayrık otları çoğunlukta ve etkin koltuklarda oldukları için, kargalar, bülbülleri öttürmez burada...
Ve sevgili okur…
Sevilay Yükselir daha sonra öyle kişilere çakıyor ki; inşallah başına bir iş gelmez…
Mesleki açıdan dedim tabii…