Sevilay Yılman isyan etti: Arda’dan, Ceceli’den, Deniz Seki’den!
Katar krizinden dolayı endişelenen Habertürk yazarı Sevilay Yılman, Türkiye gündeminin Arda Turan, Mustafa Ceceli, Deniz Seki olmasına isyan etti.
Bugünkü köşesinden endişesini ve sitemini
okurlarıyla paylaşan Sevilay Yılman, gündemimizi magazin
konularının meşgul etmesine tepki gösterdi.
"Bana ne Arda
Turan’ın şımarıklığından,
Ceceli’nin aşk meşk işlerinden ya da
Deniz Seki’nin özgürlük nidalarından! Bize
ne!" diyen Sevilay Yılman, "Yahu farkında mısınız resmen kapımızın
önünde bir üçüncü dünya savaşı riski var! Ve belki de biz bu
savaşın tam göbeğinde yer alacağız" ifadelerini
kullandı.
İŞTE SEVİLAY YILMAN'IN O YAZISI
Memleketin içinde bulunduğu duruma bakın, bir de kıyamet kopartan konularımıza!
Efendim, muhafazakâr kimliğiyle bilinen şarkıcı Mustafa Ceceli, başka bir kadınla aşk yaşadığı için eski eşinden boşanmış...
Uyuşturucu kullandığı ve temin ettiği, yani kullandırttığı için 2.5 yıldır cezaevinde tutuklu bulunan şarkıcı Deniz Seki tahliye olmuş...
Futbolcu Arda Turan, hakkında eleştirel yazılar yazdığı için babası yaşında bir gazeteciye Milli Takım uçağında ağza alınmayacak küfürler eşliğinde tekme tokat girişmiş!
Garip bir milletiz vesselam! Çok garip hem de! Elbetteki saydığım şu konulara dair benim de edecek bir iki lafım vardır, ama ülkemin içinde bulunduğu durum ve gelecek günlerinin ne olacağına dair belirsizlik had safhadayken benim gündemim bunlar olamazzzz!
ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI!
Bana ne Arda Turan’ın şımarıklığından, Ceceli’nin aşk meşk işlerinden ya da Deniz Seki’nin özgürlük nidalarından! Bize ne! Yahu farkında mısınız resmen kapımızın önünde bir üçüncü dünya savaşı riski var! Ve belki de biz bu savaşın tam göbeğinde yer alacağız.
Bazılarınız, bendenizin fazla evhamcı olduğunu düşünebilir ve belki de haklısınız, ama gerçekten şu son günlerdeki gelişmeler dolayısıyla hiç olmadığım kadar kaygılıyım ülkemin geleceği adına. Bütün samimiyetimle söylüyorum, daha önce benzer bir yığın uluslararası kriz yaşadığımızda hiç böyle hislere kapılmamıştım.
Mesela bitmek tükenmek bilmeyen Suriye meselesinde ya da Rusya meselesinde... O zamanlar en ufacık bir paniğe kapılmadım, çıkan krizlerin büyüyüp de Türkiye’yi bir savaşa sürükleyeceğine dair, ama şimdi nedense garip duygular içindeyim.
Daha önce de diplomasi, uluslararası siyaset konusunda hüküm yürütmeyi hiç doğru bulmadığımı yazmıştım, biliyorsunuz. Çünkü o alan başka bir alan. Tıpkı ekonomi gazeteciliği gibi farklı uzmanlık gerektiren bir dal. O nedenle işinin ehli olduğuna inandığım yazar ve akademisyenleri takip etmeyi ve onların analizleri doğrultusunda yorum yapmayı yeğliyorum.
Gazetemizin Washington Temsilcisi Serdar Turgut bunlardan biri. Katar krizi meselesinin içyüzünü, daha doğrusu perde arkası senaryolarını onun yazdıklarından öğrendim. Ve açıkça söylemeliyim ki dehşete kapıldım.
Turgut’un geçen çarşamba, “Derin Operasyon” başlığı altında kaleme aldığı Katar kriziyle ilgili yazdıklarını sizler de muhakkak okumalısınız. Verdiği bilgiler ışığında anlıyoruz ki, Washington merkezli operasyonunun asıl hedefi Katar değil, Türkiye!
ACELEYE Mİ GELDİ?
Anlaşılan o ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kısa bir süre önce ziyaret ettiği ve de pek güzel ağırlandığı Beyaz Saray’ın arka bahçesinde meğer derin Amerikalılar başka türlü ağırlamalar yapıyormuş. Tam olarak bizimle dertleri ne bilmiyorum ama Katar’ı bahane edip onun üzerinden Türkiye’ye değişik bir yaklaşım içerisinde olduklarını da çok net görüyorum.
Ve diyorum ki, acaba Katar’da Mehmetçik’i konuşlandırma kararımız fazla aceleci mi oldu? Çünkü derin Amerika’nın ve onun taşeronu olduğundan yüzde yüz emin olduğumuz Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkeleri tarafından bir oyun oynanıyorsa eğer, biz bu kararla operasyoncuların oynadıkları oyunun tam ortasına düşmüş olmuyor muyuz?
Acaba biraz daha izleyip bir süre beklemede kalsaydık, daha sağlıklı bir sonuç için yol haritası belirlemiş olmaz mıydık?