'Sevgilisinin yanında kusan' kadın yazar kim?

Ruhat Mengi yine verdi veriştirdi... 'Sevgilisinin yanında kusan kadın yazar' diyerek kimi kastetti? Aslında adını vermemiş ama hedef belli...

GAZETECİLER.COM

Ruhat Mengi, Ayşe Arman'a takmış kafayı...
Geçtiğimiz haftalarda türbanlı yazı dizisini eleştirdi.
Toplumu böldüğünü, kutuplaşmaya sebep olduğunu yazdı köşesinde...
E tabi böyle ölçüsüz eleştirilerin üzerine Ayşe Arman da ilk kez bozmuştu ağzını...
Ne var ne yok saydırmıştı Mengi için...

- Empati özürlü kadın!
- Aklınca, Cumhuriyet kadınını temsil ettiğini zanneden, katı ve sert kadın!
- 40 yıldır bu ülkede yaşayan artık Türkleşmiş Alman annemden ne istersin? Aksanı mı batıyor sana?
- Irkçı n'olacak!
- Sen benim için Pamuk Prenses’teki taş kalpli kadınsın!

Bu sözler bizi de şaşırtmıştı... Çünkü Ayşe Arman'ı ilk kez bu kadar sinirli görmüştük...
Evet... Kendini eleştirenlere yanıt verir Arman, ama ilk kez bu kadar yüklenmişti birine...
Aslında haksız da sayılmazdı...
Ruhat Mengi, Ayşe Arman'ın gazeteciliğini eleştirebilirdi ama öyle yapmadı.
Eleştiri boyutu Ayşe Arman'ın evine, annesine kadar uzandı.

Neyse uzatmayalım...
Bu polemik bitmiş değil hala...
Ayşe Arman'ın cevabına, Ruhat Mengi'den yanıt geldi.
Yine yenilip yutulacak cinsten değil eleştirileri...
Yani Ayşe Arman yeniden ağzını bozacak gibimize geliyor.

Ruhat Mengi adını vermiyor ama Ayşe Arman için söylediği o kadar belli ki…

“Çirkef” demeye getiriyor…
Nereden mi çıkarıyoruz?..
Yazısının başlığından…

“Taş atma… Üstüne sıçrar…”
Halk arasında söylenen şekliye söyleyelim:
“Ne çirkefe taş at, ne üstüne sıçrasın…”
Peki neden_?..
Niçin kızmış Ruhat Mengi?..
Onu da şu yazdıklarından anlıyoruz:
 
"Biliyorsunuz hep söylerim; önce kendisine saygısı olmayanın sınırları, ölçüsü yoktur. Sınırları olmayan, belli bir düzeye, kaliteye sahip olmayanlar ise biraz sinirlendiğinde gerçek yüzü ortaya çıkar. Karşısındakini de kendi çamurunun içine çekmeye çalışır. Ne yazarlıkta farklıdır bu, ne de başka bir meslekte...
Karakter bozukluğunun mesleği yoktur. Babanın, vezir olur olmaz kendisini yaka paça karşısına getirten oğluna “ben sana vezir olamazsın demedim, adam olamazsın dedim” hikâyesindeki gibi aynen... Onun için aslında “Davul bile dengi dengine” sözünü dinlemek ve kendi düzeyindeki insanlarla muhatap olmak gerekiyor. Dinlemeyince bir başka özdeyişin doğruluğunu anlayıveriyorsun: “Çamura taş atma, üstüne sıçrar”... Biraz daha kızdırırsan aynı kafadaki bir güruhu da üstüne sıçratabilir. (Çoğu kez klân halinde oluyorlar.)
IRKÇISIN, IRKÇISIN!
Her neyse, karşımızda “Ama sen benim anneme Alman dedin, Türkçeyi bile konuşamıyor dedin. Bu nedenle ırkçısın, empati yoksunusun, sert ve katısın, hatta hatta bana göre Pamuk Prenses’teki taş kalpli kadınsın. Kendini de Cumhuriyet kadını sanıyorsun” diye duygu sömürüsü yapan, bir de üstüne “Sen Ermenilere, Yahudilere de bunu yapıyorsundur” diye yalanın iftiranın sınırını şaşıran bir saygısız, duygu istismarcısı var."
 
Bayan Mengi bunları yazdıktan sonra her ne kadar aynı gurup gazetelerinden birinde yazan Ayşe Arman’ı “muhatap” kabul etmeyeceğini hatırlatıyorsa da yine dayanamayıp Arman’a hitaben yazıyor…
Arman’ı bir o duvara, bir de öbür duvara çarptıktan sonra birbirlerini belki de “karakolluk” edecek cümleyi kuruyor:
 
“…….. kendine özgürlükçü bu “yazar” tartışana çemkirmeyi, yalan ve iftirayı gazetecilik sanmış.”
 
Çünkü Yargıtay’ımız birisine “Vatan Haini” demenin hakaret olmadığına ama aynı kişiye “yalan söylüyor” denmesinin “hakaret” olduğuna inanıyor…
Ve bakın başka neler diyor Ruhat Hanım:
 
Şimdi gelelim Erica Jong ve benzeri “cinsellik satan”, sevgilisinin yanında gaz çıkarmayı veya kusmayı “doğallık” olarak anlatan yazarları taklit ederek bilmeyene “özgün ve de özgür tarz” gibi yutturan yazarın (ki kendisi yalan da yazar, bkz. hakkımdaki Pazar yazısı) sözlerine...
 
Ne demek bu?..
“Ayşe Arman sevgilisinin yanında gaz çıkarmayı veya kusmayı doğal karşılıyor” demek değil mi?..
Neyse…
Biz bundan sonrasına link verelim de