Sevgili Fatih; Polat istifa etmeyecek çünkü...
Ve koltuğa yapışıp kalmış, ne kadar zavallı hale düştüğünü bile göremeyen bir başkan, Adnan Polat. Galatasaraylılar isyanda.
ADNAN BERK
OKAN
Sevgili Fatih Altaylı;
Geçen gün Gazete
HT’deki sütunlarında şöyle soruyordun:
“Polat neden istifa etmiyor?”..
Merak(!)ediyormuşsun...
Sen ve Polat'ın neden istifa etmediğini
"merak" edişin; amma da garip hani...
Ah Fatih ahhhh!..
Nasıl da baştan çıkarıyorsun insanı!..
Çünkü...
Sen, Polat’ın neden istifa etmediğini en iyi
bilenlerden birisin…
Belli ki bunu kendi söylemektense; birilerine söyletmek
istiyorsun…
Benim de “kasabanın delisi” olmak gibi kötü(!) bir
huyum olduğuna göre ben anlatayım bari…
Değerli kardeşim;
Yazının bir yerinde diyorsun ki:
“GALATASARAY, benim bildiğim tarihinin yani son 45
yılın en berbat dönemini yaşıyor.”
Haklısın...
Yine aynı yazının bir başka yerinde şöyle yazıyorsun:
“…. Ve koltuğa yapışıp kalmış, ne kadar zavallı hale
düştüğünü bile göremeyen bir başkan, Adnan Polat. Galatasaraylılar
isyanda.”
El hak...
Burası da doğru...
Ve…
Bir de “Dedikodular”dan söz
ediyorsun:
“Dün eski bir Galatasaraylı yönetici, ‘Vallahi iddialara hiç
inanmıyordum ama 4 yılda 700 milyon dolar harcadıklarını öğrendim.
İnanamadım. Bunun yüzde 5'i 35 milyon dolar eder. Her şey olmuş
olabilir’ diyordu.”
Hay ellerine sağlık...
Dilin dert görmesin...
Ama dedim ya...
Benim anlayamadığım şu:
Nasıl olur da, bütün bu olan bitene rağmen Adnan
Polat’ın neden istifa etmediğini merak(!) edersin…
Tabii, Adnan Sezgin’i bırakmayışını da…
Neyse, neyse...
Madem "bilmeze" yattın, başlayayım o halde...
Adnan Polat niçin başarısız?..
Cevap veriyorum:
Çünkü…
Polat ve ekibinden bir gurup; “Galatasaray'ın bugünü ve geleceğinden" başka her şeyi düşünüyor…
Az sonra açacağım bunu ama bu arada Polat'ın hedefini ve hevesini anlatmadan evvel bir noktaya dikkat çekmek istiyorum:
Sevgili Fatih;
Hakan Şükür ve Hakan Ünsal’ın,
Galatasaray ve Adnan Polat için
yazdıklarını (söylediklerini) takip ediyor musun?..
Etmiyorsan gir arşive bak...
Çünkü bu iki genç adam, cemaatin Galatasaray
üzerinde etkinlik sağladığı iki eski Galatasaraylı…
Adnan Polat ve ekibi de bunu bildiği için
Hagi’den önce Hakan Şükür’e gitti
ama Hakan Şükür’ün bağlı olduğu dini cemaat
kendisine “izin” vermedi…
Vermezdi de…
Cemaat Adnan Polat’lı
Galatasaray’ın başarısını istemez…
Daha başkan olduğunda bunu kendisine (Adnan'a)söyleyen
“tek kişiyim” ama beni anlamadı…
Anlamak istemedi…
Çünkü…
TÜRKTELEKOM Arena inşaatının ve diğer inşaat işlerinin
(Riva başlayacak) sadece kulübün değil, kendi ailesinin de
“kurtuluşu” olduğunu biliyordu…
Bütün hesaplar TÜRKTELEKOM Arena ve Riva
Projesi üzerine yapılmıştı…
Şimdi…
Yüzüldü yüzüldü kuyruğuna gelindi ama çığlıkların ardı arkası
gelmiyor…
“Adnan Polat ve ekibi gitsin?..”
Yahu...
Adnan Polat deli mi ki bütün hayallerini bırakıp
gidecek…
Gitmez…
Askeri darbe yapsalar gitmez…
Kulübü bilmem ama Polat ailesi tam da düzlüğe
çıkmak üzereyken niçin bıraksın Adnan?..
İşte görüyorsun Fatih…
Bütün sportif başarısızlıklara rağmen istifa etmiyor
Adnan…
Etmeyecek de…
Amaaa…
El insaf!...
Adnan Polat ve ekibi kötü…
Hatta “berbat”…
Kabul ama…
Pekiii…
Ya Adnan Polat ve ekibinin elde ettikleri
(edecekleri) rantı kapmaya çalışanlar “sütten çıkmış ak
kaşık” mı?..
Onların hiç mi günahları yok?.
En son oynanan Kayserispor maçını ve hakemini
hatırla…
Galatasaray’ın yüzde yüz iki
penaltısı verilmedi…
Manisaspor maçında henüz 15. Dakikada
verilmeyen yüzde yüz penaltıyı getir gözlerinizin
önüne…
Trabzonspor, Antalyaspor ve
Fenerbahçe maçlarında Galatasaray
aleyhine çalınan ve fakat lehine çalınmayan düdükleri...
Gazete HT Spor'da Bülent Yavuz
şöyle diyordu:
"Bana ne orta sahada çalınan düdüklerden... Hakem dediğin
ceza sahası içinde ypılan faullere çaldığı düdükten belli
olur"...
Bu arada Galatasaray lehine verilmeyen iki
penltıyı hatırlatıyordu tabii ki...
Söylemek istediğim şu:
Adnan Polat ve yanındaki bir gurup,
Galatasaray küme düşse umurunda olmayacak
kişiler…
Tamam…
Ama...
Karşısında da devasa bir cemaa var...
ARENA ve Riva projelerinden
beklenen rant elde edildikten sonra Galatasaray, Avrupa
Şampiyon Kulüpler Kupası’nı alsa Polat ve ekibini hiç kimse
yönetimde tutamaz ama…
Onlardan sonra gelecek olanların da Galatasaray'ın
sportif başarılarıyla tatmin olacaklarını iddia etmek abesle
iştigaldir...
Yani sevgili Fatih…
Bugün; Medya – Spor (futbol)
kulüpleri arasındaki kayıkçı kavgasını
“ciddiye alıp” izleyerek kendi aralarında
“Haklı”yı bulmak için kavga eden; aileleri için
harcayacakları beş – on kuruşu tuttukları kulüp için harcayanların
hepsine acıyorum…
Zavallılar…
“Haklılık” veya “Galatasaray’a
hizmet” kimin umurunda?..
"Sen ve yönettiğin gazete de öyle" demek istemem
ama bu oyuna alet olan bazı spor yazarların olduğu konusunda
seninle her türlü iddiaya girerim...
Değerli kardeşim;
İtiraz edeceğini biliyorum ancak kabul et ki bu Medya –
Futbol kulüpleri arasındaki kavga ekonomik yağmanın
acımasız bir “oyun”u sadece…
Çünkü bu oyunda iki taraf da kârlı…
Kulüp yönetimleri (Spor Toto Süper Lig dördüncüsü İst. B.Ş.Belediye
yıllık 24 milyon lira ile dönüyor ve bir de para artırıyor. Ben
demiyorum Başkan Topbaş söylüyor: Bak: Kutlu Esendemir. Gazete HT:
22.11.2010) büyük futbol endüstrisinin yıllık 1 milyar
Doları geçen parasal kaynaklarını yağmalıyor…
Medya ise bu kavga gürültüden tiraj ve
reyting kapıyor…
Haliyle de reklâm pastasındaki payları artıyor…
Galatasaray’da olup bitenler bunun sıradan bir
örneği sadece Fatih…
Mevcut yönetim, TÜRK TELEKOM ARENA’dan ve
Riva’dan gelecek rantın bütününü ele geçirmek (O
stadın içindeki iş yerlerinde, kafelerde, restoranlarda milyonlar
dönecek bir sezonda); muhalefetle (veya muhalefetten iktidara gelip
mevcut yönetimle) pay etmemek istiyor…
Muhalefet ise bu rantı Polat ve ekibine yedirmemenin telâşı
içinde...
Taraflar; yeni stadın rantını aralarında pay etmeyi kabul etseler
bu kavga hiç yaşanmayacak aslında…
Galatasaray da bu kaos ortamından kolayca
çıkacak…
Ama "insanoğlunun fıtratı" bu...
Bütün Amerikan filmlerinde soygunu yapanlar
sonunda birbirlerini vurmazlar mı?..
Yani...
İnsanın fıtratında "pay" yok...
"Hapsi benim olsun" ihtirası var...
Hatta bizim bir Karadeniz fıkrasında; bulunmayan ama
"hazine bulsaydık" varsayımı üzerine
"meselâ" deyip birbirini vuran yüzlerce Temel yok
mu?..
Demek istemem şu sevgili Fatih:
Galatasaray sadece Galatasaray
taraftarının umurunda…
Sadece Galatasaray taraftarı futbol takımının
geleceği için üzülüyor…
Ne üzülmesi?..
Kahroluyor…
Mevcut yönetim, iç muhalefet ve medyanın
bir bölümü ise rant kavgasında…
Mevcut yönetim ARENA’dan ve
Riva’dan elde edilecek rantı iç muhalifleriyle
paylaşmak istemiyor…
Muhalefet ise mevcut yönetimi yıkmak; ARENA’nın
rantını yağmalamak peşinde…
Medya’nın bir bölümüne gelince…
O bir bölüm de kendi arasında ikiye ayrılıyor:
Bir kısmı mevcut yönetimin dağıtacağı nemayı kapmak isterken, diğer
kısmı bu yönetime alternatif yönetimin yanında yer alıp olası
ranttan pay almanın peşinde…
Dedim ya...
Ben taraftar adına üzülüyorum…
Neylersin ki futbol izleyicisi ve sıradan
taraftar dünyanın bütün az gelişmiş ülkelerinde
böyledir…
Karısına birkaç çift çorap ya da birkaç güzellik kremini
çok görür de tuttuğu takım için haftalığının yarısını
verir…
Şimdi sevgili Fatih…
Galatasaray Kayserispor’la berabere kaldı ya…
Manşetlerdeki ayrıma dikkat ettin mi?..
Bir yanda; “Galatasaray’ın yüzü gülmedi” (sanırsın
Galatasaray, lider ya da ilk üç sırada; Kayserispor ise onuncu veya
sonuncu… Oysa tam tersi…) diyen cemaat medyası..
Diğer yandaysa “Galatasaray süperdi ama olmadı”
diyen Adnan Polat medyası…
Yani…
Konu, Galatasaray’ın sportif başarı ya da
başarısızlığı değil sevgili kardeşim…
Konu, yağmaya ortak olma veya yağmadan kimseye pay vermeme
kavgası…
adnanberkokan@gmail.com