Şerefsiz manşeti için helalleşmeye gitti!
Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, Ahmet Kaya için attığı "Şerefsiz" mezarı başında helalleşmek istedi ve büyük bir itirafta bulundu.
GAZETECİLER.COM - Hürriyet'in 20 yıl boyunda
Genel Yayın Yönetmenliğini yapan Ertuğrul Özkök, "Vay
Şerefsiz" manşeti ile sürgünde linç ettiği ünlü müzisyen
Ahmet Kaya'nın mezarını ziyaret etti. O manşet için helalleşmek
istediğini ama artık çok geç kaldığını yazan Özkök
Helalleşme başlıklı yazısında "Bilerek
kötülük" benim lügatımda yazmıyor. Bilmeyerek olanı derseniz,
vardır elbet. Taşlanacaksam eğer, ilk taşı, hiç manşet günahı
olmayan atsın" dedi.
[photos]
SIRF ONUN İÇİN CEKET GİYDİM, KRAVAT TAKTIM
Ahmet Kaya ile kaç kere karşılaştık hatırlamıyorum. Belki bir,
belki iki.
Şarkılarını çok seviyordum.
'Saza Niye Gelmedin'i hâlâ dinliyor ve
doyamıyorum.
Sonra aramıza o tatsız manşet girdi.
Ahmet Kaya, bir daha Türkiye'ye dönmedi.
Karşı karşıya gelseydik, belki birbirimize söyleyecek sözümüz
olabilirdi.
Olmadı.
Mezarlığa giderken, onun için ceket giydim, kravat
taktım.
Eminim, yaşasaydı, "Bu façaya ne gerek var" derdi.
İçimden öyle geldi.
Pere Lachaise'in öteki mezarlarıyla
karşılaştırıldığında onunki de çok mütevazı bir mezar.
Beyaz taştan yapılmış.
Üzerinde kabartma bir portresi var.
Altında Ahmet Kaya yazıyor.
Başında kimse yoktu ama epey çiçek vardı.
Ayak ucunda "Elveda sevgili ülkem" yazıyordu.
O cümleyi görünce çok hüzünlendim.
Ne kadar kızsa da, ne kadar haksızlığa uğrasa da, herkes ülkesini
seviyor.
Aynı hüznü, Berlin'de birlikte konsere gittiğim Oray Eğin'in
gözlerinde gördüm.
Sürgün kötü bir duygu.
HELALLEŞMEK İSTEDİM AMA ARTIK MÜMKÜN DEĞİLDİ
Kapıda aldığım gülü, mezarın baş tarafına koydum.
Bildiğim iki dua var. Onları okudum.
Ve onunla konuştum.
Ne söylediğimi hayatım boyunca kimseye anlatmayacağım.
Söylenmesi gereken her şeyi söyledim.
Helalleşmek istedim ama artık mümkün
değildi.
Benim helal edilecek fazla hakkım yoktu. Onun
hakkını helal etmesini isterdim ama artık çok geçti.
İçimdeki duygu neydi? Suçluluk mu?
Hayır...
Günah falan çıkarmak gibi bir amacım da yoktu.
Çünkü, "Bilerek kötülük" benim lügatımda
yazmıyor.
Bilmeyerek olanı derseniz, vardır elbet.
Taşlanacaksam eğer, ilk taşı, hiç manşet günahı olmayan atsın.
Benim duygularım böyleydi ama onun içinde başka duygular
olabilir.
Keşke, diyorum, keşke, bu konuşmayı, o yaşarken
yapabilseydim...