Serdar Turgut'un her cümlesi polemik çıkartacak!
Zamanın ötesinde yazılar, farklı bir duruş, ayrıksı bir yaklaşım… Evet Serdar Turgut'tan söz ediyoruz. Sayım Çınar'a konuşan Turgut'un her cümlesi bir polemik çıkartacak.
Sayım Çınar Serdar Turgut ile "Serdar Turgut"u konuştu, ortaya çok ses getirecek bir söyleşi çıktı.
YAZAR POLEMİK YAPMAZSA YAZAR DEĞİLDİR
Polemikçi bir yazar olarak tanınıyorsunuz, tersi mümkün müdür bir yazar için?
Yazar polemik yapmıyorsa yazar değildir. Yazı yazmanın kendisi polemiktir. Rahatsız edeceksiniz, gıcıklayacaksınız insanları.
Hürriyet’te ciddi yazılarınız vardı. İroni başroldeydi her zaman.
O Türkiye değişti. Entelektüeli, düşünürü azaldı. Eğlenmek isteyen kalmadı.
Akşam’a geçtiniz devamında. Akşam yeni bir gazete haline gelecekti sizlerle. Önemli bir ekip kurdunuz gazetede.
Akşam’ın bizden önce köylü bir gazete olduğunu düşünüyordum. Zihniyet köylülüğünden bahsediyorum. Öylesi bir kitleye hitap ediyordu. Bu gazeteyi ben sonuna kadar şehirli yapayım istedim. Magazin koydum, dedikodu koydum, renkli polemikçi yazarlar koydum.
NAGEHAN BİR
HATAYDI...
Nagehan Alçı da bu isimler arasındaydı.
Nagehan bir hataydı.
Amerika’da eğitim gördükten sonra Türkiye’ye geldiniz. Genç yaşlarda edinilen Amerika deneyimi ne kazandırıyor sizce insana?
Entelektüel olarak var olmak isteyen herkesin bir dönem Amerika’da bulunması gerektiğini düşünüyorum. Avrupa olmaz mı diye sorulabilir, yanıtım, hayır olmaz. Amerika’nın özgürlüklerin sonuna kadar yaşandığı bir ülke olduğunu unutmamak gerek. Bunun içinde yıkıcı mizah var, sonuna kadar ironi var. New York bir yazar şehridir örneğin, dergici, romancı insanlar vardır. Iyi kullanırsanız iyi yetişirsiniz. Genç yaşta, formasyon döneminde gitmenin önemli yanı bu.
Romancı demişken, Paul Auster ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Romancılığını seviyorum.
ÜLKEDE KENDİNE GÜVENEN,
ESPİRİLİ BİR KİTLE VAR,
TESLİM OLMUYORLAR...
Gezi’den beklentileriniz nelerdir? Yıldönümünü yaşıyoruz olayların, sokaklarda yine hareketlenme var.
Gezi sonrası Türkiye iyi bir Türkiye, ancak bir Gezi daha yaşanırsa o iyi bir Türkiye mi olur, emin değilim. Kötüye gidebilir diye korkuyorum. Iyiliği şu oldu, önemli bir ideolojik kopuş yaşandı Gezi sayesinde. Sokak eylemleri değişik bir boyut kazanınca, ideolojik kopuşlar ve emin olmama hali başladı. Bu ülkede kendine güvenen, esprisi olan bir kitle var ve teslim olmuyorlar. Bunun karşılığında bizim 70’lerde de gördüğümüz militan eylemler yapan bir kitle de var. Başlamadan bitirmek de bir eylem biçimidir. Devlete başka söylemlere giriş izni verildi bu militan eylemlerle. Ben zeka ve mizahın üzerinden yürüyen eylem biçimini önemsiyorum. Bir örnek: Bir ilan verilmişti Gezi döneminde. AKP’li belediye 10.000 kişiye sünnet yaptırıyor. Bunun üzerine şu slogan türetildi: Diren penis! Bu tarz eylem biçimi yıkıcı bir eylemdir. Sokak kavgası yıkıcı değildir. Benim gençliğimde de vardı. Kavga dövüş ederlerdi. Bu kavgayı etmek için yanıp tutuşan insanlar vardı, şimdi de var, sokaklar açılsa da dirensek ölsek diyen. Gezi’nin yıldönümünde mizah patlaması olsun diye umuyorum.
HER TÜRLÜ CİNSEL EĞİLİMLE
YAKIN İLİŞKİM OLDU,
İSTEYEN CİNSEL İLİŞKİ OLARAK
ANLAYABİLİR
LGBT hareketini nasıl değerlendiriyorsunuz?
17 yaşımda New York’a gittim. Her tür cinsel eğilimle yakın ilişkilerim oldu, cinsel ilişki olarak anlamak isteyenler anlayabilir. LGBT’yi daha o yaşta tanıdım. Anladım. Benim de farklılıklarım var.
Sorguluyor musunuz?
Sorgulamıyorum.
Ertuğrul Özkök ile ilgili söyledikleriniz geldi aklıma.
“Ertuğrul Özkök ibnedir” dedim İzzet Çapa’ya, espriydi tabii, o da anladı. Feminen düşünen insanlarız. Kadınlara pozitif ayrımcılık yaptım. Kadınları yazar yaptım hep.
Şu anki Akşam’a bakıyor musunuz?
Bakmıyorum.
TELEVİZYON'DAN ATILDIM
Habertürk’te yazıyorsunuz bu aralar, televizyondan uzaksınız, oysa Esin Övet ile programınız iyi gidiyordu.
Televizyondan atıldım. Yeni eğilim böyle. Esin Övet’le de iyiydik. Ama atıldım sonunda. Yeni program teklifi de gelmiyor.
MADEN KAZASINDAN 2 GÜN SONRA HABERİM OLDU
Sansürü nasıl değerlendiriyorsunuz? Yalnızca erkin değil, yazarların kendi üzerlerinde de kurduğu bir baskı var sanki.
İkisi de baskın hem otosansür hem sansür. Türkiye ile manevi ilişkilerimi kopardım. Türkiye’nin gazetelerine, internet sitelerine, televizyon kanallarına bakmıyorum. Maden kazasından iki gün sonra haberim oldu. O noktadayım. 60 yaşıma yaklaştım. Kendimi yaşlı hissetmiyorum. Çalıştım çabaladım kendimi geliştirmek için. Şimdiki Türkiye’nin polemiklerine bakınca kendimi kirlenmiş, beyni küçülmüş hissediyorum. Bu yüzden manevi ilişkilerimi kopardım. Türkiye sorunları halkkında bir şey yazmıyorum artık. Yeni, modern gelişmeleri, evrensel tartışmaları işliyorum.
BİRİSİYLE KAVGA ETMEK DÜNYANIN EN KOLAY İŞİ
Yenilikçi evrensel bir şey var mı günümüz medyasında?
Ertuğrul Özkök yapıyor bunu bir tek. Kafası genç ve zinde. Ben de öyle olduğumu düşünüyorum. Mizah yazıyorum, teknoloji yazıyorum. Gerisini abilere, büyüklere bırakıyorum.
İnternetin daha üstün olduğunu düşünüyor musunuz?
New York’da bir seminer dizisine katıldım. Washington Post’un executive director’u da konuşmacılar arasındaydı. Ileride düşünce ağırlığı olmayacak geleneksel medyanın. Yeni dünyaya hazırlanıyoruz mesajı verildi. Ben de böyle düşünüyorum.
BEYAZ TÜRK KAVRAMININ GELİŞMESİNE KATKIDA BULUNDUM
Yeni kavramlar üzerine çalışıyorsunuz.
Beyaz Türk kavramının gelişmesine büyük katkıda bulundum. Beyaz Türk kendini geliştiren, zevkleri olan, batıdaki gelişmeleri takip eden kişidir. Sorun yaşamadan farklı coğrafyalarda yaşayan kişidir. Seküler olan kişidir. Bunun karşılığında kendine zenci diyen insanların kötü olduğunu biliyorum. Seküler olup kötü olan görmedim.
Nişantaşı’nı güzel anlatıyorsunuz, değişen bir Nişantaşı var mı sizce?
Doğal ortamım bu.
Bence değişti. Dizi oyuncuları, Narsist gazeteciler…
Ben çok fark etmedim. Bunun üzerinde düşüneceğim.
AKP’nin başarısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Manevi olarak koptuğum bir konuya girmeyeceğim. Siyaset.
Rana hakkında çok şey öğrendik.
Çok da bir şey öğrenmediniz. Rana’sız bir hayat imkansız benim için, bunu söyleyebilirim.
Dallama gibi sözcükler kullanıyorsunuz yazılarınızda, yine Amerikan tarzıyla bağlantılı mı bu?
Ben Amerikan ekolüyle yetiştim. Esaslı bir anayasa vardır, düşünce özgürlüğü içerisinde hakaretimsi sözcükler kullanabilirsiniz. Başkalarına hakaret de edebilirsiniz. Mizahçı hayatın içinden yazabilmelidir ve hakaret de edebilir.
TÜRKİYE'DE NEW YORKER OLUNMAZ, ANCA ZÜPPE OLUNUR
New Yorker gibi yaşayanlar var mı Türkiye’de sizce?
Ben hiç görmedim. Ben bu kadar süre kaldığım halde kendim için bile demiyorum bunu. Türkiye’de anca züppe olunur.New York hakkında yazılmış bir kitabım var, 70’li yıllardan söz ediyorum. Bir mizah arayışı gördüm New York’da son zamanlarda ve 70’li yıllara büyük bir merak var. ingilizceye çevireceğim ve yayıncılara göndereceğim. Yeniden yazacağım belki de.
Türk edebiyatını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Açıkcası çok okumuyorum. Manevi olarak koptuğumdan değil, ben başka bir şeyin peşindeyim. Uzmanlaştığım alan başka.
NURİ BİLGE'NİN BAŞARISI MÜKEMMEL
Nuri Bilge’nin başarısını nereye koymalı?
Çok sevindim. Muhteşem bir durum. Becerikli bir adam. Iyi şeyler oluyor, ben iyi şeylerden kopmadım, politik sosyal dini söylemlerinden koptum, böylesi güzel şeylerden değil.
Mutlaka yazılarınızı yazmadan başka yazarlara da bakıyorsunuzdur.
Hepsi siyasete çok girdiğinden, hep aynı temalar olduğundan artık okumuyorum.
AKILLI TELEFONLARA YÖNELİK BİR MEDYA DÜŞÜNÜYORUM
Öncü gazeteciler vardı, ulusal ligde değiller artık, bu durumu nasıl okumalı?
Ben hiçbir zaman oyuncu olmadım. Türkiye’de internete de yeterli önem verilmiyor. Bir business planına ihtiyaç var. Yeni iş modelleri bulunmalı. Cep telefonu için bir medya düşünüyorum. Sadece akıllı telefonlara haber yapacağız. Internet sitelerinde formatlanmış bir durum var. Direkt cihazı göz önüne alarak format yapılmalı. Benim dediğim cep telefonunu esas alan bir habercilik.
Tekrar mizah yazılarını kitaplaştırmayı düşünüyor musunuz?
Gazetede tekrar yazmak istiyorum bu tarz yazılar ama talep gerek. İnşallah Habertürk’ten gelir.