Serdar Turgut'tan özür diliyorum...

Öfkeyle kalktım televizyonun başından... Ve kendimi "Günün" değil, "son yılların en iflâh olmaz salağı" ilân ettim...

ADNAN BERK OKAN

Bir koca yazıda kendimi Fukuyama ilân ettim...
Bir koca yazıda "büyük stratejist" kesildim okurlarımın başına...
Ne mi yaptım?..
Serdar Turgut'un, Fethullah Gülen'le görüşemediğini ilân edip "ahkâm" kestim...
Bir koca yazıyı Serdar Turgut'un Fethullah Gülen'le görüşmediği üzerine döktürdüm...

Peki...
Böylesine "kocaman" bir hatayı durduk yerde veya "kasten" mi yaptım?..
Hayır ama yapmamalıydım...
İnanmamalıydım bana söylenenlere...
Muhtemel bir iç hesaplaşmada "kullanılan" durumuna düşmemeliydim...
Her konuştuğum "bacı""melek" zannetmemeliydim...
Kendimi "kelek" yerine koydurmamalıydım...

Yani dostlar!..
Suç beni kandıranda değil, çok çabuk ve her selâm verene inandığım için bende...
Çünkü...

Kime mi kandım?..
Her yazdığını birçoğuna katılmasam bile keyifle okuduğum, İslâmi düşünce yelpazesinin en çok ciddiye aldığım yazarlarından biri olan Nihal Bengisu Karaca kandırdı...
Nasıl mı?..
Anlatayım...

Nihal Bengisu Karaca bizim sitede yayımlanan bir haberle ilgili beni aradı...
Bu arada söz Serdar Turgut'a geldi çünkü ben gazeteciler.com adına ikisiyle söyleşi yapmak istemiştim, Nihal Serdar'la konuşup bana dönecekti...
Serdar'ın Amerika'da olduğunu ve kendisine gazete ve TV'den kimsenin ulaşamadığını söyledi...
"Gülen'le buluşacaktı belki onun için...." dediğimde Bengisu, "Görüşecekti ama görüşemedi" dedi...

Sevgili dostlar...
"Görüşemedi" diyen hanımefendi Serdar'ın en yakın iş arkadaşı...
TV ekranından partneri...
O bilmeyecek de kim bilecek?..

Bir de Serdar Pennsylvania dönüşünde Gülen'in adını bile anmayınca "tamam işte" dedim. "Nihal Bengisu haklı çıktı. Demek ki gerçekten görüşmemiş"...
Ve geçtim klavyenin başına "beygir mühendisi Hüseyin" gibi çalakalem yazdım...

Aaaaa...
Bir de ne göreyim dün gece?..
Nihal ve Serdar, geçmişler Pelin'in karşısına Gülen'i anlatmıyorlar mı?..
Meğer Serdar, Gülen'le görüşmüş ama nedense birkaç gün bunu kendi okurlarından bile saklamış...
Öfkeyle kalktım televizyonun başından...
Ve kendimi "Günün" değil, "son yılların en iflâh olmaz salağı" ilân ettim...
"Kaybeden" ilân ettim...
Aynanın karşısına geçtim...
Tozunu, kirini, pasını aldım ki yalan söylemesin...
Ve başladım kendime saydırmaya...

Evet...
Her söylenene inanan "salak" bir internet ortamı yazarı olarak önce okurlarımızdan sonra da Serdar Turgut'tan özür dilerim...

adnanberkokan@gmail.com