Serdar Turgut'tan Altaylı'ya dost tavsiyeleri
Roller değişti, şimdi ayarı veren Serdar Turgut... Birkaç ay önce, "Serdar Turgut'tan yayın yönetmeni olmaz" diye yazan Altaylı'ya eski yayın yönetmeni unvanlı Turgut'tan dost tavsiyeleri geldi...
Roller değişti, şimdi ayarı veren Serdar Turgut...
Birkaç ay önce, "Serdar Turgut'tan yayın yönetmeni olmaz" diye
yazan Altaylı'ya eski yayın yönetmeni unvanlı Turgut'tan dost
tavsiyeleri geldi...
'Dost acı söyler Fatih' başlıklı yazısında Gazete Habertürk
hakkındaki eleştirilerini sıralayan Turgut, 'Ben beni eleştirenlere
daha çok güvendim' diyerek Fatih Altaylı'ya da aynı tavsiyede
bulundu.
"Ben bir gazeteyi baskısı güzel, kağıdı kaliteli ve çok bölümden
oluşuyor diye katiyen tercih etmem." diyen Turgut'un bu sözlerine
bakalım Fatih Altaylı ne diyecek?
***
'Hoş geldin bebek' türü 'dalailama, dalailama' yazılar
döşenmeyeceğim yeni gazete hakkında.
Ertuğrul Özkök bana bir gün 'Ben sürekli övülmekten, güzel yaptın
denilmekten korkarım. İnsanı överek yok etmeye çalışanlar da çok
vardır bu dünyada' demişti.
Onun tecrübeden çıkardığı bu ders aklımdan hiç çıkmadı.
O nedenle ben beni eleştirenlere her zaman daha çok güvendim. Sana
da bu tavrı benimsemeni tavsiye ediyorum Fatih Altaylı.
Bugünlerde övgü dolu laflar çok sayıda gelecektir. Bil ki onların,
asıl fikirlerini saklayıp en uygun anda vurmak isteyenler
takımından olmaları ihtimali büyüktür.
Tabii ki biliyorum, yapılmış bir gazeteyi eleştirmek dünyanın en
kolay işidir. Çünkü dünyadaki hemen her insanın daha iyi gazetenin
nasıl olması gerektiği konusunda bir fikri vardır. Bu bir anlamda
'Ne olacak Türkiye'nin hali' türü kahvehane muhabbetine benzer bir
konudur. Hele de yeni bir gazeteyi dördüncü gününden eleştirmek hem
haksızlık hem de insafsızlıktır.
Bunun bugün istisnası olması gerekiyor. Çünkü şu anda beklemeye
tahammülü olmayan bir süreçteyiz. Birçok insanın dediği gibi bu
gazetenin çıkmış olması sektörümüz ve hepimiz için güzel bir
gelişmedir ama bir de başarısızlık olursa gazeteciler yine darbe
yer.
Öyleyse ben bugün anlamsız övgüler düzmek yerine yanlış gördüğüm
noktaları kısaca anlatacağım. Ben yanlışı görüp içinde tutacak ve
onu bir insanın arkasından silah olarak kullanacak tiplerden
değilim,
n Dinç Bilgin'in bana öğrettiği bir meslek sorusu var. 'Ben bir
gazeteyi neden alıp okumayı tercih edeyim?'i yayın yöneticileri
kendilerine muhakkak soracaklar.
Yani sevgili Fatih, sen sadece okuyucu olsaydın Habertürk
gazetesinin bir gün sonrasını özellikle beklemek için gerekçelerin
ne olurdu? İyi yazı mı var içinde yoksa yazar gibi yazabilen
muhabirlerin yazdığı ilginç haberler mi var?
Ben pek göremiyorum bunları. Örneğin; ben bir gazeteyi baskısı
güzel, kağıdı kaliteli ve çok bölümden oluşuyor diye katiyen tercih
etmem. Bu benim için o gazeteye yatırım yapan patronu gönülden
tebrik nedenidir, o kadar... Ondan sonra hemen yayın yönetmeninin
kendisine sunulmuş olan fırsatı nasıl kullandığına bakarım. Sen bu
konuda dezavantajlısın Fatih. Çünkü hem patronun o yatırımıyla hem
de sen demeçlerinle çıtayı çok yükselttiniz. Şimdi o çıtayı aşmak
için zorlanabilirsiniz.
Okuyucu olarak gördüğüm nokta, bu gazetenin, içindekilerin
anlatılacağı, içeride yer alan konuların kısa özetleneceği ve o
konuların sayfalarının verileceği ayrı bir 'gazetenin içinden haber
özetleri' bölümüne (kutusuna) acil ihtiyacı var. Bunu alabildiğine
geniş tutup o kadar sayfa içinde daha şimdiden kaybolmaya başlayan
yazar adaylarını da kurtarmak ve özetler bölümünde onların da
sayfalarıyla birlikte gösterilmesi gerekiyor.
Sadece bu bölümle bile her gün ayrı yazma kabiliyeti iyi olan bir
editörün ilgilenmesi gerekecek. Uzun olacak bu ayrı bölüm. O
nedenle bunun birinci sayfadan verilmesi zor olabilir. Gördüğüm
kadarıyla bu iş için ikinci ve üçüncü sayfalar çok müsait. Ben
açılış sayfası olduğu için çok da önemli olan üçüncü sayfayı gözüme
kestirdim. Böylece üçüncü sayfayı açanlar tüm gazetenin içinde yer
alanlar hakkında bir bakışta hemen genel malumata sahip
olabilecekler.
Wall Sreet Journal her gün bunu yapıyor ve o bölüm gazetenin en çok
okunan bölümü şu anda.
n Üçüncü sayfadan söz açılmışken, o sayfaya Pakize Suda'nın uygun
olmadığını hemen herkes biliyor. Pakize Suda çok iyi bir yazar ama
yeri üçüncü sayfa değil. AKŞAM'da bir ara üçüncü sayfada yazmam
bana da teklif edildi. Ben, 'yazılarım o sayfaya uygun değil' diye
reddettim bu teklifi. Pakize'de de aynı problem olacaktır. Hem daha
ikinci gün yeri oynadı Pakize'nin. Bu da üçüncü sayfa üzerinde
fazla düşünülmeden iş yapıldığı izlenimi veriyor.
Bu gazeteye, uzun süredir hazırlandığından 'üzerinde fazla
düşünülmedi' diye gerekçe sunmak da imkansız. Elinde bir adet iyi
yazar olduğu halde onu neden koymuyorsun üçüncü sayfaya? Yani kendi
yazın orada güzel okunur gibi geliyor bana. Sayfanın altında büyük
kutu şeklinde gazetenin içinin özetlendiği bölüm ve üstünde senin
yazın şık olmaz mı?
Birinci gün beklenildiği gibi ilanlar gayet fazla sayıdaydı. Ancak
ikinci gün bıçakla kesilmiş gibi düştü ilan sayısı. Bunun mutlaka
olacağı önceden tahmin edilip bazı ilanların birkaç güne yayılması
temin edebilirdi belki de.
Şimdi ilanlar kesiliverince görüntü olumsuz oldu. Çıkış aşamasında
'biz ilana mecbur olmayacağız' türünde yapılan açıklamalar da
gerçekçi değildi. Ajansları durup dururken küstürmek gerçekçi bir
davranış değil. Hepimiz aynı realite içinde yaşıyoruz. Realite sen
ortaya çıktın, huysuz ve kavgacı olacaksın diye değişmeyeceğine
göre o zaman sen değişmek zorunda kalabilirsin.
İlanı çekecek star isimler Fatih'in dışında olmayınca tirajla ilan
çekilmeye mi çalışılacak? Öyleyse büyük ihtimalle yakında bir
promosyon kampanyası başlayacak ve tiraj patlatılacak. Promosyon
sürdüğü sürece tiraj iyi giderse ilancının ilgisi çekilecek.
Peki ama büyük bir promosyon olacak-ki öyle olmak zorunda- bu
aşamada. Öyleyse bir ihtimal 59 gün kuponlu sürdürülecek
promosyondan sonra tiraj promosyon sürdüğü dönemindeki düzeyinin
aniden beşte birine düşünce ne olacak?
Evet; kısa süre önce senin dediği gibi benden yayın yönetmeni
(Belki) olmaz ama hem iyi bir yazar hem de medya eleştirmeni
olabilir. Senin iyi bir yönetmen olduğunu göstermen için büyük
imkan tanındı. Ben sadece sana biraz tehlikeleri göstermeye
çalıştım o kadar. Darılma gücenme yok, kızıp darılacaksan o zaman
da sen sadece övenlerin lafını dinlersin ve kendi sonunu
hazırlarsın. Aman sakın ha yapma bunu.