Serdar Turgut'a mektup ama mizah yapmıyorum...
En edepsiz "tetikçi" gazete patronlarının ve yöneticilerinin "en gözde" yazarı oldu..
ADNAN BERK
OKAN
Sevgili Serdar (Turgut);
17 Ocak 2014 günü bu köşede başlığı altında bir makalem yayımlandı...
Henüz Ak Parti'nin oylarının (Her şeye rağmen) aşınmadığı kamuoyu araştırma sonuçlarıyla da kanıtlanmamıştı...
"Huyum kurusun" mu desem "Huyum var olsun" mu desem bilemiyorum Serdar...
Ama...
Bu tür öngörmelerde risk almaktan korkmam...
O yazımda, senin bugünkü Gazete HT'de "Halk" başlığı altında yayımlanan makalende (Ve son bir hafta içinde birkaç defa) anlattıklarına benzer şeyler yazdım ben de...
Hatta...
21 yıl önce yayımlanan "Bu Ülkeyi Cahiller Yönetiyor (1)" isimli kitabımda anlattığım da senin bugün tanıttığın, benim ise yıllardır çok iyi tanıdığım "Halk"tı...
Zaten o kitabımda asıl anlatmak istediğim siyasi kadrolar değildi...
Ben, Aziz Nesin'in % 60'ının "aptal" olduğunu iddia ettiği halkın o % 60'lık kesiminin aksine acayip "uyanık / kurnaz" olduğunu savunuyordum...
Bizim "Derin Devletimiz" var mıydı emin değildim...
Ama...
"Derin Halkımız" kesinlikle vardı...
Ve...
Asıl "aptal" olanlar; halkı "aptal" yerine koyan zır cahil politik kadrolardı...
Yıllarca ve yıllarca "parlamenter" diye seçilenlere bir bakalım Serdar:
Kasabasında, kentinde hiçbir baltaya sap olamayan...
Ama...
Ağzı laf yapan...
Ayaküstünde bin yalan söyleyen...
Fırıldak...
Çalma - çırpma konusunda yüksek beceri sahibi...
Çaldığı minare bile olsa kılıfı cebinde gezen;
- Mühendis,
- Eczacı,
- Avukat,
- Muhasebeci,
- Öğretmen,
- Sendikacı ve benzeri, yüzlerinin kızarma gibi bir alışkanlığı olmayanlar...
İşte o politikacılar Serdar...
Aziz Nesin'in "Aptal" diye tanımladığı % 60'lık "aptal rolü oynayan" uyanık halk tarafından tepe tepe kullanıldılar...
O % 60 uyanık yüzünden asıl sürüenlere bakalım bir de...
Makul...
Çalmayı - çırpmayı, devletin sırtından geçinmeyi bilmeyen...
Vergisini eksiksiz ödeyince "iyi vatandaş" olduğunu düşünen...
Devletin sırtına bir sülük gibi yapışmayınca "mübarek bir iş yaptığını" zannedenler de bir türlü (Aslında) lâyık oldukları refah seviyesini yakalayamadılar...
Demokrasinin muhakkak rerjimlerin en mükemmeli olduğunu anlattığım o kitabımda bir de demokrasinin zaafından söz ediyordum...
Demokrasinin o zaafı ne miydi?..
Kitabımda anlatıyordum...
Daha sonraları çalıştığım gazetelerde defalarca yazdım...
Hatta...
O yazılarımdan biri nedeniyle (1995 / Eylül / Akşam Gazetesi) Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri tarafından "Halk Düşmanı", Leman Dergisi tarafından da "Ayın Göt Lâlelesi" seçildim...
Sevgili Serdar...
Bizde demokrasinin "Çoğunlukçu modeli (Sandık içinde sandık, biz demokrasiyi sandık, sandık...)" uygulandığı için, azınlık oldum olası perişandır...
Yani...
Grasham Kuramı gibi:
"Kötü para iyi parayı kovar"...
Kötü insan da iyi insanı yıllardır kovdu ve sonunda iyi insan neredeyse kalmadı...
Gazete köşeleri en bilgilendirici, en gerçekçi, en yansız fikri yazılar yazanlara değil, en iyi küfür edebilenlere teslim edildi...
"En edepsiz tetikçi" gazete patronlarının ve yöneticilerinin "en gözde" yazarı oldu..
Neden?..
Çünkü "Halk" öyle olmasını istedi, istiyor...
Haliyle...
Azınlığın kalitesini de:
Eğitimsiz,
görgüsüz,
kalitesiz,
sokağa tüküren (ne tükürmesi balgamını fırltan),
belediye otobüsünde osuran,
haftada bir değil, belki onbeş günde bir ancak yıkandığı ve iç çamaşırı değiştirdiği için ter kokan halkın düzeyine çekildi...
Çekiliyor...
Yani Serdar...
Hani yazının bir yerinde "Çünkü hemen herkes halkçı, insanları seviyor ve hümanist. Neredeyse elinizi sallasanız mutlaka bir halkçıya çarpıyorsunuz" diyorsun ya; yerden göğe haklısın...
Tek eksiğin tespit yapmayışın...
Yani...
Artık gazete köşelerinin "yazar" değil bizzat "halk" tarafından yazıldığı...
Yani...
Halk kendi kendini seviyor...
Başkalarını ise "severmiş" gibi yapıp fırsatını buldu mu öpüyor...
Ama...
Ne öpmek Serdar ne öpmek...
% 40 yıllardır ağrıdan sızıdan oturamadığı için ayakta uyuyor...
Yani; çok haklısın Serdar...
Bin yıl seçim yapılsa bininde de ömrü olsa ve katılsa yine Erdoğan kazanır...
Çünkü...
O, tam da bir halk adamı...
Gerektiğinde halkı azarlıyor...
"Ananı da al git" dediğinde % 60 o öfkesini alkışlıyor...
Gezi Parkı protestolarında halktan 9 kişi öldü gözünden yaşa gelmedi...
Ama...
Mısırlı bir kız için canlı yayında ağladı...
Halk bu!..
Böylesini seviyor...
Bize düşen o sevgiye saygılı olmak...
Kıçımızın üstüne oturup beklemek...
Tabii...
Oturabilirsek...
Gözlerinden öperim...
Adnan...
adnanberkokan@gmail.com
Sevgili Serdar (Turgut);
17 Ocak 2014 günü bu köşede başlığı altında bir makalem yayımlandı...
Henüz Ak Parti'nin oylarının (Her şeye rağmen) aşınmadığı kamuoyu araştırma sonuçlarıyla da kanıtlanmamıştı...
"Huyum kurusun" mu desem "Huyum var olsun" mu desem bilemiyorum Serdar...
Ama...
Bu tür öngörmelerde risk almaktan korkmam...
O yazımda, senin bugünkü Gazete HT'de "Halk" başlığı altında yayımlanan makalende (Ve son bir hafta içinde birkaç defa) anlattıklarına benzer şeyler yazdım ben de...
Hatta...
21 yıl önce yayımlanan "Bu Ülkeyi Cahiller Yönetiyor (1)" isimli kitabımda anlattığım da senin bugün tanıttığın, benim ise yıllardır çok iyi tanıdığım "Halk"tı...
Zaten o kitabımda asıl anlatmak istediğim siyasi kadrolar değildi...
Ben, Aziz Nesin'in % 60'ının "aptal" olduğunu iddia ettiği halkın o % 60'lık kesiminin aksine acayip "uyanık / kurnaz" olduğunu savunuyordum...
Bizim "Derin Devletimiz" var mıydı emin değildim...
Ama...
"Derin Halkımız" kesinlikle vardı...
Ve...
Asıl "aptal" olanlar; halkı "aptal" yerine koyan zır cahil politik kadrolardı...
Yıllarca ve yıllarca "parlamenter" diye seçilenlere bir bakalım Serdar:
Kasabasında, kentinde hiçbir baltaya sap olamayan...
Ama...
Ağzı laf yapan...
Ayaküstünde bin yalan söyleyen...
Fırıldak...
Çalma - çırpma konusunda yüksek beceri sahibi...
Çaldığı minare bile olsa kılıfı cebinde gezen;
- Mühendis,
- Eczacı,
- Avukat,
- Muhasebeci,
- Öğretmen,
- Sendikacı ve benzeri, yüzlerinin kızarma gibi bir alışkanlığı olmayanlar...
İşte o politikacılar Serdar...
Aziz Nesin'in "Aptal" diye tanımladığı % 60'lık "aptal rolü oynayan" uyanık halk tarafından tepe tepe kullanıldılar...
O % 60 uyanık yüzünden asıl sürüenlere bakalım bir de...
Makul...
Çalmayı - çırpmayı, devletin sırtından geçinmeyi bilmeyen...
Vergisini eksiksiz ödeyince "iyi vatandaş" olduğunu düşünen...
Devletin sırtına bir sülük gibi yapışmayınca "mübarek bir iş yaptığını" zannedenler de bir türlü (Aslında) lâyık oldukları refah seviyesini yakalayamadılar...
Demokrasinin muhakkak rerjimlerin en mükemmeli olduğunu anlattığım o kitabımda bir de demokrasinin zaafından söz ediyordum...
Demokrasinin o zaafı ne miydi?..
Kitabımda anlatıyordum...
Daha sonraları çalıştığım gazetelerde defalarca yazdım...
Hatta...
O yazılarımdan biri nedeniyle (1995 / Eylül / Akşam Gazetesi) Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri tarafından "Halk Düşmanı", Leman Dergisi tarafından da "Ayın Göt Lâlelesi" seçildim...
Sevgili Serdar...
Bizde demokrasinin "Çoğunlukçu modeli (Sandık içinde sandık, biz demokrasiyi sandık, sandık...)" uygulandığı için, azınlık oldum olası perişandır...
Yani...
Grasham Kuramı gibi:
"Kötü para iyi parayı kovar"...
Kötü insan da iyi insanı yıllardır kovdu ve sonunda iyi insan neredeyse kalmadı...
Gazete köşeleri en bilgilendirici, en gerçekçi, en yansız fikri yazılar yazanlara değil, en iyi küfür edebilenlere teslim edildi...
"En edepsiz tetikçi" gazete patronlarının ve yöneticilerinin "en gözde" yazarı oldu..
Neden?..
Çünkü "Halk" öyle olmasını istedi, istiyor...
Haliyle...
Azınlığın kalitesini de:
Eğitimsiz,
görgüsüz,
kalitesiz,
sokağa tüküren (ne tükürmesi balgamını fırltan),
belediye otobüsünde osuran,
haftada bir değil, belki onbeş günde bir ancak yıkandığı ve iç çamaşırı değiştirdiği için ter kokan halkın düzeyine çekildi...
Çekiliyor...
Yani Serdar...
Hani yazının bir yerinde "Çünkü hemen herkes halkçı, insanları seviyor ve hümanist. Neredeyse elinizi sallasanız mutlaka bir halkçıya çarpıyorsunuz" diyorsun ya; yerden göğe haklısın...
Tek eksiğin tespit yapmayışın...
Yani...
Artık gazete köşelerinin "yazar" değil bizzat "halk" tarafından yazıldığı...
Yani...
Halk kendi kendini seviyor...
Başkalarını ise "severmiş" gibi yapıp fırsatını buldu mu öpüyor...
Ama...
Ne öpmek Serdar ne öpmek...
% 40 yıllardır ağrıdan sızıdan oturamadığı için ayakta uyuyor...
Yani; çok haklısın Serdar...
Bin yıl seçim yapılsa bininde de ömrü olsa ve katılsa yine Erdoğan kazanır...
Çünkü...
O, tam da bir halk adamı...
Gerektiğinde halkı azarlıyor...
"Ananı da al git" dediğinde % 60 o öfkesini alkışlıyor...
Gezi Parkı protestolarında halktan 9 kişi öldü gözünden yaşa gelmedi...
Ama...
Mısırlı bir kız için canlı yayında ağladı...
Halk bu!..
Böylesini seviyor...
Bize düşen o sevgiye saygılı olmak...
Kıçımızın üstüne oturup beklemek...
Tabii...
Oturabilirsek...
Gözlerinden öperim...
Adnan...
adnanberkokan@gmail.com