Serdar Turgut

Gazete HaberTürk

Serdar Turgut’un son dönemler medyasının “en başarılı” yazarlardan biri olduğu kanaatindeyim…

Hürriyet ve Akşam’da - ki aynı zamanda genel yayın yönetmeni idi – daha ziyade mizah yazdı…

Gazete HT’de ise mizahın yanı sıra mükemmel siyasi analizler yapıyor.

Ve (Bence.) en belirgin özelliği yazılarında diğer meslektaşları gibi “Yandaş” ya da “Muhalif” bir görünüm vermeyişi…

İleri demokrasi medyalarında gördüğümüz “Bilgiye dayalı” yazarlığı tercih edişi…

Malûmunuz…

Bizde parlamentoda, parlamento dışında ve medyada “Muhalefet” denildiğinde ilk akla gelen şey, siyasal iktidarın (Ne yaparsa) tersini söylemek, demagoji ile hükümeti itibarsızlaştırmaya çalışmaktır…

Serdar Turgut; Ak Partili milletvekilleri ve bakanların neredeyse hiçbiri ile uyumlu bir hayat tarzı yaşamıyorsa da; demokratikleşme, barış, hukukun üstünlüğü ve yargının yeniden yapılandırılması gibi konular başta olmak üzere Başbakan Erdoğan ve çalışma arkadaşlarının en samimi destekçisi oldu…

Son zamanlarda da muhalif olmadan “eleştiri” hakkını kullanıyor…

Uzun yıllar Amerika’da Hürriyet Gazetesi’nin temsilciliğini yapmaktan kaynaklanan deneyimleri ve edindiği geniş çevreden gelen bilgi akışıyla “erken uyarı” tadında makaleler yazıyor…

Washington’da olan bitenden Hükümeti haberdar ediyor; olası gelişmelerin neler olacağını hatırlatıp; takınılması gereken tavır, izlenmesi gereken strateji konusunda yol ve yöntem öneriyor…

Her önermesinde de haklı çıktı…

Dünkü Gazete HT’de başlığı altında yayımlanan makalesinde radyoculuğun önemine dikkat çekerken, Suriye’de bu etkinliği kullanma fırsatını nasıl da kaçırdığımızı hatırlatıyordu…

Daha doğrusu; “iyi ki kullanamadığımızın” gerekçelerini sayıyordu…

Çünkü Serdar Turgut’a göre radyo yayıncılığı, vasat beyinlerin işi değildi…

Oysa Türkiye’de radyoculuk (Genelde) vasat beyinlilerin elindeydi…

Bütün bunlara rağmen Suriye radyolarının Amerika’nın değil de Türkiye’nin elinde olmayışına üzüldüğünü yazıyordu…

Ben Serdar’ın analizine sadece “radyo medyacılığı” üzerinden bakmadım…

Wietnam Savaşı’nın anlamsızlığını hatırlatması da benim için bahse değer bir konuydu…

Politika bir “gerçekçilik” sanatıydı…

Wietnam Savaşı’nın bir numaralı destekçisi ve kışkırtıcısı Nixon, başkanlığının ikinci döneminde “savaşı bitiren Başkan” olarak geçmişti tarihe…

Bizim Başbakanımız da Suriye konusundaki düşüncelerinde revizyona giderse, en az Suriye radyolarının yönetimi kendi elindeymiş kadar etkili olabilir…

Neyse…

Bu kadar şeyi, Serdar Turgut’un “Günün Köşe Yazarı” olduğunu söyleyebilmek için yazdım…