Serdar Devrim
Hürriyet
Serdar Devrim'in bugünkü
Hürriyet'te "Salaklık ve çok
ve
boş konuşma üstüne" başlığı altında yayımlanan makalesi (okumadıysanız mutlaka okuyun) Türk insanının (ille de medyacı ve politikacıysa eğer) en sevimli ama bir o kadar da "salakça" olan özelliğini anlatıyor...
"Sevimli" diyorum çünkü "kötü niyet" yok...
"Çok konuşursam çok iletişim sağlamış olurum" düşüncesinden kaynaklanıyor...
Ekranları "çok konuşanların" işgal ettiğini görünce aslında "çok yanlış" olan o zannın "doğru" olduğu kanaatine varıyor...
Serdar Devrim aslında; Belinda Cannone'un La Betise s'ameliore adlı kitabından yola çıkıyor...
Kitabın adının "Salaklık iyiye gidiyor" diye çevrilebileceğini hatırlattıktan sonra; yazar Cannone'un, "salaklarla sohbetin çok yorucu ve sıkıcı olduğunu, ama zeki insanların salaklığının bir facia ama çok öğretici bir facia olduğunu" anlatışına dikkat çekiyor.
Bu arada kitabı okurken aklından geçenleri de paylaşıyor okurşlarıyl...
Bakın nasıl:
Kitabı okurken, genelde ne kadar boş konuştuğumuzu fark ediyorum.
(Benim gibi bir gevezenin bunu söylemesi ayrıca üzücü.) Çok konuşan, çok kolay iletişime giren bir toplum olmamıza rağmen aslında birbirimize çok az şey söylüyoruz.
Hangisi sebep hangisi sonuç bilmiyorum: Çok kolay iletişime girebildiğimiz için mi boş konuşuyoruz; boş konuşabildiğimiz için mi bu kadar kolay iletişime geçebiliyoruz?
Söyleyecek şeyimiz olmadığı için mi çok konuşuyoruz; çok konuştuğumuz için mi mecburiyetten boş konuşuyoruz?
Bilmiyorum, ama neticede çok konuşup az 'iletişiyoruz'.
Güzel bir yazı...
Hoş, gülümsetirken düşündürüyor da...
Hatta benim gibi "fazla zekâsı(!) salaklığa dönüşmüş olanlar" kendilerini bile bulabilir makalede...
Sevdiğim bu makalesiyle Serdar Devrim'i "Günün Köşe Yazarı" seçiyorum...
boş konuşma üstüne" başlığı altında yayımlanan makalesi (okumadıysanız mutlaka okuyun) Türk insanının (ille de medyacı ve politikacıysa eğer) en sevimli ama bir o kadar da "salakça" olan özelliğini anlatıyor...
"Sevimli" diyorum çünkü "kötü niyet" yok...
"Çok konuşursam çok iletişim sağlamış olurum" düşüncesinden kaynaklanıyor...
Ekranları "çok konuşanların" işgal ettiğini görünce aslında "çok yanlış" olan o zannın "doğru" olduğu kanaatine varıyor...
Serdar Devrim aslında; Belinda Cannone'un La Betise s'ameliore adlı kitabından yola çıkıyor...
Kitabın adının "Salaklık iyiye gidiyor" diye çevrilebileceğini hatırlattıktan sonra; yazar Cannone'un, "salaklarla sohbetin çok yorucu ve sıkıcı olduğunu, ama zeki insanların salaklığının bir facia ama çok öğretici bir facia olduğunu" anlatışına dikkat çekiyor.
Bu arada kitabı okurken aklından geçenleri de paylaşıyor okurşlarıyl...
Bakın nasıl:
Kitabı okurken, genelde ne kadar boş konuştuğumuzu fark ediyorum.
(Benim gibi bir gevezenin bunu söylemesi ayrıca üzücü.) Çok konuşan, çok kolay iletişime giren bir toplum olmamıza rağmen aslında birbirimize çok az şey söylüyoruz.
Hangisi sebep hangisi sonuç bilmiyorum: Çok kolay iletişime girebildiğimiz için mi boş konuşuyoruz; boş konuşabildiğimiz için mi bu kadar kolay iletişime geçebiliyoruz?
Söyleyecek şeyimiz olmadığı için mi çok konuşuyoruz; çok konuştuğumuz için mi mecburiyetten boş konuşuyoruz?
Bilmiyorum, ama neticede çok konuşup az 'iletişiyoruz'.
Güzel bir yazı...
Hoş, gülümsetirken düşündürüyor da...
Hatta benim gibi "fazla zekâsı(!) salaklığa dönüşmüş olanlar" kendilerini bile bulabilir makalede...
Sevdiğim bu makalesiyle Serdar Devrim'i "Günün Köşe Yazarı" seçiyorum...