Serdar Akinan'dan en romantik köşe yazısı!
Akşam yazarı Serdar Akinan, bugün Nazım Hikmet'in eşine yazdığı bir şiiri köşesinden hediye olarak sunmuş.
GAZETECİLER.COM
Akşam yazarı Serdar Akinan bugün köşesini bir doğum günü hediyesi olarak kullanmış. Hem de ne hediye. Akinan, Nazım Hikmet'in eşine yazdığı bir şiiri köşesinden hediye olarak sunmuş.
Bu bir doğum günü hediyesidir
Sevdiğim bir kadının gözlerine bakarak hiç şiir okumadım.
Hayatımın bu evresinde; gönül hapsimde bazen oturup Nâzım Hikmet
okuyorum. Bir ülke içten içe çökerken, onun duyularını hissetmek;
coşkusuna, inancına, hüzünlerine, tutkularına katılmak, benzeş
duygularıma katık oluyor.
Onun bir ömür yazıp çizdiği, bu uğurda hapislere atılıp sürgünler
yaşadığı gerçekler, maalesef hâlâ geçerli.
Onun tıpkı memleket sevdası gibi uğrunda coşarak, taşarak, yazdığı
aşkları, bu aşklara adalı tutkulu; incelikli şiirleri var.
Mesela Piraye’ye mektuplardaki bir şiir...
Bir ülkeye, insana, aşkın ta kendisine âşık olan bir şairden daha
değerli ne olabilir?
Günümüz dünyasında bir sevgiliye sunulabilecek en kıymetli
hediyenin aşkın içten ifadesinin ta kendisi olduğunu
düşünüyorum.
İzninizle yazımın kalan satırlarını
Nâzım’a bırakacağım...
Onun Piraye’ye yolladığı birkaç satıra...
Ne güzel şey hatırlamak seni:
Ölüm ve zafer haberleri içinden,
hapiste
ve yaşım kırkı geçmiş iken...
Ne güzel şey hatırlamak seni:
Bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
ve saçlarında
vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının...
İçimde ikinci bir insan
gibidir
seni
sevmek saadeti...
Parmakların ucunda kalan kokusu sardunya yaprağının,
güneşli bir rahatlık
ve etin daveti:
Kıpkızıl çizgilerle
bölünmüş
sıcak
koyu bir
karanlık...
Ne güzel şey hatırlamak seni,
yazmak sana dair,
hapiste sırtüstü yatıp seni düşünmek:
Filanca gün, falanca yerde söylediğin
söz,
kendisi
değil
edasındaki dünya...
Ne güzel şey hatırlamak seni.
Sana tahtadan bir şeyler oymalıyım
yine:
Bir
çekmece
bir yüzük
ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım.
Ve hemen
fırlayarak yerimden
penceremde demirlere yapışarak
hürriyetin sütbeyaz maviliğine
sana yazdıklarımı bağıra bağıra
okumalıyım...
Ne güzel şey hatırlamak seni:
Ölüm ve zafer haberleri içinden,
hapiste
ve yaşım kırkı geçmiş iken...