Seni seviyorum Gülse; en çok da…

Daha altı ay önce Balyoz tutukluları (Birkaç ay önce de “Hükümlü” oldular) için; “darbeci, faşist, cuntacı, Fatih Camiini bombalayıp Müslümanları öldüreceklerdi” diyenler...

ADNAN BERK OKAN

Mehmet Demirkol'u "Günün Köşe Yazarı" seçerken kendimi benzettiydim…

O “Büyük Turan Ülkesi” hayalinin, ben ise “Adaletin” peşinden koşuyordum…

Kimisi ise bir somun ekmeğin peşinden koşuyor Ahmet Rasim gibi…

Gülse Birsel de benim “Adaleti Arayan” kahramanlarımdan biri…

Dürüst…

Temiz ahlâklı…

Cesaretli… 

Dünkü Hürriyet’te başlığı altında yayımlanan makalesi adaletsizliğin sadece yargıda değil, günlük hayatta da en acımasız vahşetiyle sürdüğünü öyle güzel anlatıyordu ki…

Şöyle başlıyordu Birsel:

"AMERİKA'nın adamı". "CIA taralından gönderilmiş", "siyasal İslamcı", "Türk değil", "Bazı yapılarla bağlantılı". Takip edebildiğim kadarıyla Ekmeleddin İhsanoğlıı'yla ilgili, şimdiye kadar söylenen veya ima edilen "işkilli cümleler" bunlar. Ben "Sabetayist" ve "İllüminati"yi de bekliyorum, eli kulağındadır. lhsanoğlu hazırlıklı olsun.

İhsanoğlu için bu sıfatları uyduranların “adil” olduğunu söyleyebilir misiniz?..

Daha da fenası…



Atatürk ve Ahmet Rasim

Ahmet Rasim işsizdir…
Reis-i Cumhur Gazi Mustafa Kemal’e de bir türlü ulaşamamaktadır…
Ankara’ya gider sonunda…
Tunalı Hilmi’de amaçsız bir şekilde yürürken kendilerine Gazi’nin masasında da yer bulabilen birkaç milletvekili ile karşılaşır…
Sarılırlar, öpüşürler falan…
Milletvekillerinden biri sorar:
“Hayrola Rasim?.. Ankara’da ne işin var?..”
Acı acı gülümser büyük Usta ve şöyle der:
“Fırından bir somun ekmek alacaktım ki fırıncının elinden düşen somun yerde yuvarlanmaya başladı… Ben de arkasından yakalamak için ta Ankara’ya kadar geldim…”
“Hay Allah… Ne şakacı adamsın” falan der güler geçerler…
Gece Gazi Kemal’e anlatırlar bu olayı…
Reis-i Cumhur’un mazi gözleri çakmak çakmak olur, kaşları çatılır, dudakları ince bir çizgiye dönüşür…
“Yahu anlamadınız mı?” der sert bir ses tonuyla…
Rasim’le karşılaştıklarını aktaran milletvekilleri korkuyla bakarlar Gazi’nin gözlerine…
“Yahu adam size ‘işsizim, ekmek peşinde koşuyorum’ demek istemiş… Gidin nereyse bulun Rasim’i ve getirin… İlk seçimlerde de aday yapın mebus olsun…”
İlk seçimlerde Rasim meclise girer…
Şimdi bir sanatçı için öylesine duyarlılık
gösterecek bir reis-i cumhurumuz olabilir mi sizce?..
Kim bilir?..
Bakarsınız bu defa öyle bir cumhurbaşkanı seçebiliriz…

 

Bu sıfatların üretim merkezi (Ne yazık ki) Medya

Yok, hayır…

Sadece iktidar medyası değil…

Muhalif medyada da “kirletim sıfatı” üreticisi sıfatsızlardan çok “Miktarda” var…

Bakın…

Az sonra okuyacağınız cümleyi de Birsel’in mezkûr yazısından alıntıladım:

“Bazen birbirine zıt fikirler, aynı insanlar tarafından bir hafta arayla ateşli ateşli savunulmadı mı?”

Evet yaaa…

Evet…

Daha altı ay önce Balyoz tutukluları (Birkaç ay önce de “Hükümlü” oldular) için; “darbeci, faşist, cuntacı, Fatih Camiini bombalayıp Müslümanları öldüreceklerdi” diyenler bugün aynı emekli/muvazzaf askerler için neredeyse “kahraman” ayarı çekmiyorlar mı?...

Hanefi Avcı’nın bir anasına avradına sövmediklerini bırakan ve “gazeteciyim” diye kasım kasım kasılan müptezeller, tahliye olduğu gün cezaevi kapsında adamın koltuk altına girip kirli bir gülümsemeyle fotoğraf bile çektirmediler mi?..

Bütün bu ikiyüzlülükleri yapanların hepsi de “Gazeteci” ha…

Uzatmayayım…

Türkiye’de gazetecilik bitmiştir ey güzel insanlar!..

Çünkü…

“Gazeteci” bitmiştir…

Kalanların sayısı mesleğimizin onurunu ve geleceğini kurtarmaya (Şimdilik) ne yazık ki yetmeyecektir…



KİBİRLİLER VE AŞAĞILIKLAR...

En çok; birinin “Kibirli” diye olumsuz eleştirilmesine kızarım…

Ama ne zaman?..

Eleştiren “Aşağılığın Teki“ ise eğer…

Neden mi?..

“Aşağılık” olmak; “Kibirli” olmaktan çok daha berbat bir şeydir de ondan…

Meselâ…

Kibirli bir kişi kimseye zarar vermez…

Ama…

Bir “aşağılık”; herkese zarar verir…

En yakınındakilere bile…

Ben…

Medyada kibirlilerle etmem kavgamı…

Benim hedefimdekiler, “aşağılık” olanlardır…

Yine meselâ…

“Kibirli” biri; günahsız, temiz ahlâklı, suçtan uzak duran masum bir başka insana iftira atmaz…

Hakkında dedikodu yapmaz…

O insanı itibarsızlaştırmak için bir yerlerini yırtarken; kuyruk altına sığındığı güç / iktidar sahibi birini hiç hak etmediği övgülerle arş-ı alaya çıkarmaz…

“Kibirli” ama “İyi bir insan”; kendisini “mütevazı” tanıtan bir “Aşağılık”tan bin kere evlâdır benim için…

 

 

HANGİ MEDYA?..

Rüşvet aldığı iddiasıyla istifa ettirilen bir bakan Albert Camus’nün o muhteşem deyişiyle savunuyor kendisini…

"Özgür medya, iyi ya da kötü olabilir ama özgür olmayan medyanın iyi olma imkânı yoktur…"

Evet…

Doğru…

Özgür olmayan medyanın “iyi” olma imkânı yoktur…

Çünkü zorunlu olarak “dedikodu” yapar…

Ama…

Sadece “iyi” olmasına imkân yoktur…

Ve fakat…

Bir ülkede medyanın bir bölümü (Muhalif olan) yasaklı, baskı altında; diğer tarafı (İktidar yandaşı) ise alabildiğine özgürse…

Özgür olmayan medya siyasal iktidar için en masum eleştiriyi bile yapamıyor ya da yaptığında cezalandırılıyorsa…

Ve fakat…

Diğeri…

İktidara yandaş olanı her türlü edepsizliği yapma, siyasal iktidara her türlü övgüyü düzme, muhalif yazar ve siyasetçileri diledikleri gibi itibarsızlaştırma özgürlüğüne sahipse…

O medya ise sadece “Kötü” değil aynı zamanda “Aşağılıktır” da…

Aynı bakan diyor ki:

"Medya aracılığıyla zaman zaman insanların üzerlerine temizlenemeyecek iftiralar atılıyor. Ben de propagandacı ağır militan gazeteciliğin kurbanı olarak karşınızdayım…"

Henüz yargı aşamasında olduğu için adını vermediğim eski bakan için “Suçlu” da diyemem, “masum” olduğunu da söyleyemem…

Ama…

İster iktidar yandaşı olsun…

İsterse müzmin iktidar düşmanı…

Her iki taraf medyanın da zaman zaman insanların üzerlerine temizlenemeyecek iftiralar attıkları konusunda eski bakanla hemfikirim…

Ancaaaakkkk….

O bakana hatırlatırım ki…

Son bir haftadır; CHP – MHP ortak CB adayı Ekmeleddin İhsanoğlu gibi tertemiz, pırıl pırıl, temiz ahlâk sembolü bir saygıdeğer bilim adamına en çok iftira aranlar da iktidar medyasının tetikçileri…

Şimdi merakla bekleyeceğim…

Medya mağduru olduğunu iddia eden bakan (Ki şimdilik haklıdır, medya mağdurudur) bakalım Ekmeleddin İhsanoğlu’na yandaş medya edepsizlerinin attıkları iftiralar nedeniyle neler söyleyecek…

adnanberkokan@gmail.com