Şenay Düdek'in özrü kabahatinden beter!
Mehveş Evin, Ahmet Kaya'nın linç edildiği gecede başrolde yer alan isimlerden olan Şenay Düdek'in özür dilemesini yetersiz bulurken ilginç yorumlarda bulundu.
Medya, Ahmet Kaya’yı linç gecesini yine tartışıyor. Magazin Gazetecileri Derneği’nin ödül gecesinde Kaya’ya yapılan ırkçı, rezil hareketler, aradan 11 yıl geçmesine rağmen hala ‘yeni’ boyutlarıyla karşımıza çıkıyor. Yeni olan, linç gecesinin ham kasedini seyreden ve köşelerinde yazan iki yazar: Sabah’tan Sevilay Yükselir ve Akşam’dan Nagehan Alçı... Hatırlarsanız olay ağırlıklı olarak Serdar Ortaç’ın sahnedeki sözleri ve faşistliği üzerinden tartışılmıştı. Ancak geçen yıl Balçiçek Pamir, Gülten Kaya’yı programında ağırladığında linç havasına kendini kaptıran diğer isimler de gündeme geldi.
Kimdi bu isimler? İbrahim Tatlıses, Mahsun Kırmızıgül, Ajda Pekkan, Kadir İnanır, Edip Akbayram, Mustafa Topaloğlu, Özcan Deniz. Ancak bu isimlerden ziyade, magazin gazetecisi Şenay Düdek’in “Sünnetsiz p...venk” diye bağırdığı ve Reha Muhtar’ın o dönemde Show TV’de yaptığı yayınlarla Ahmet Kaya’yı ‘gönüllü sürgün’e ittiği üzerinde duruldu. Halen magazin dünyasının bu nadide isimleri çıkıp özür dilemiş değil.
Bugünkü tartışma ve iddialara gelelim.
‘Kaya’ya büyük haksızlık yaptık”
İlginçtir... Yıllarca ‘o gece’ hakkında demeç vermeyen Şenay Düdek,
Sevilay Yükselir’in yazısı üzerine telefon açıp “Ahmet Kaya’ya
büyük haksızlık yaptık” diyor.
İlginçtir... Yıllarca linci teşvik etmekle suçlanan Reha Muhtar,
bir gece Rasim Ozan Kütahyalı’nın arşivinden çıkan ‘ham kaset’le,
Alçı ve Yükselir’in gözünde kendini aklıyor. Muhtar, ‘o gece nasıl
haksızlığa uğradığını’ yıllarca anlatmaya olanak bulamamış
olmalı...
Ve ilginçtir... Nagehan’ın gayet düz bir dille görüntüleri
anlattığı yazısı, iddialara göre Akşam’ın yayın yönetmeni İsmail
Küçükkaya tarafından sansürleniyor!
Tüm bunları alt alta koyunca ortaya serilen sersemlikler silsilesi
insanı şaşırtıyor doğrusu. Düdek’in geç de olsa özür niteliğinde
yaptığı bu açıklama, önemli. Ama Düdek’in özrümsü manzumesi, utanç
verici. Şöyle diyor Yükselir’e: “İnan hatırlamıyorum bile o sözleri
sarf ettiğimi... Sanırım alkolün etkisiyle oldu her şey... Çünkü
ben Ahmet Kaya’yı çok severim (...) Hayranıydım onun. Ama o gece
çok garip bir durum oldu. Gaza geldik hep beraber işte...”
İnsanın “Ay kıyamam sana” diye sarılası geliyor değil mi? Şenay
Hanım ‘o sözleri’ sarf ettiğini yalanlamıyor, bu bir... Aradan 11
yıl geçmiş, “Hatırlamıyorum” diye ayıbının üzerini örtmeye
çalışıyor. Madem özür dileyecek, ‘dobralığıyla’ övülen bu şahsiyet,
bir zahmet efendi gibi yapsın. Ama yok, her ünlü Türk pek melake,
pek kusursuzdur!
Sarhoşluk bahane değil
İkincisi, ‘suçu’ alkole yüklüyor ki iki - üç kadehle sapıtacak bir
insan değil Düdek. Diyelim ki çok içti. Benim tecrübem şunu
gösteriyor: Alkolün etkisiyle kimse melekken canavara dönüşmez. Ama
alkol insanın içindeki tüm öfkeyi, nefreti, kötülüğü ortaya
çıkarır. Meşhur bir Türk deyimi vardır, hatırlatayım: “Bir insanı
tanımanın iki yolu vardır: Biri içki sofrasında, biri
tatilde.”
“Gaza geldik hep beraber işte...” Bu cümle, grup
psikolojisini iyi yansıtmış. Fakat sormazlar mı sizin jargonunuzla
sayın Düdek, siz bu kadar kolay ‘gaza’ geliyorsanız kimbilir
mesleğinizde şimdiye kadar neler neler yaptınız? Gaza gelince
‘sünnetsiz’ diye ırkçı hakaretler mi yağdırırsınız? Bu da üç...
Düdek güzellemesinin son bölümüne gelelim. İşte en bayıldığım kısmı
bu: “İnsan ayrımı yapan, ırkçılık yapan biri gibi anlaşıldım...
Oysa beni tanıyan herkes bilir. 12 çocuk okutuyorum. Bunlardan biri
Mardinli, ikisi Tuncelili! Yanımda çalışanların çoğu Alevi, ya da
Kürt!”
Hey Kürt seni beslerim
Baksanıza, Şenay Hanım Kürtleri ‘okutarak’ ve ‘yanında
çalıştırarak’ ne kadar hoşgörülü, ne kadar toleranslı bir insan
olduğunu cümle aleme gösteriyor! Zaten bugün yaşadığımız sorun tam
da bu değil mi: Her Türk, yardıma muhtaç, asimile edilmiş ve
parya kategorisinde olduğu sürece Alevi’yi, Kürt’ü, Ermeni’yi
tolere eder.
Dayanamadıkları, ‘gaza geldikleri’ nokta, bu insanların kendi
kimliğine, kendi kültürüne sahip çıkması, misal, Ahmet Kaya gibi
sahnede “Kürtçe albüm yapacağım” demesidir. Düdek ve benzeri ‘gaza
gelenlerin’ mantığı şudur:
Hey Kürt! Ben seni paramla okuturum, hatta gözüme girersen seni
beslerim. Bu yaptığım yüce gönüllüğü anlatıp ne kadar seçkin bir
insan olduğumu herkeslere gösteririm. İdeal bir TC vatandaşı
olduğunu kanıtladığın, Kürtçe konuşmadığın, ayrımcılıktan
bahsetmediğin sürece ben sana hiç ayrım yapar mıyım?
Bu pazar hepimize kapak olsun.