Sen çi guyen, tamburan çi guyed...
"İnsan ve üretim" odaklı olmayan medyamızda kaç Mehmet Altan olduğunu düşünün...
GAZETECİLER.COM
Mehmet Altan’ın bugünkü makalesini
okurken ağlamamak için kendimizi zor tuttuk…
Siz belki bunu başaramayacak,
ağlayacaksınız ama okuyun…
Hem de mutlaka
okuyun…
"İnsan ve üretim"
odaklı olmayan medyamızda kaç Mehmet Altan
olduğunu düşünün...
Ya da başka olup
olmadığını...
Ve neden olmadığını
da...
Okuyun ve sonra da Adnan
Berk Okan'ın mini yorumuna bir göz atın.
Hamile kaç
kadınımız var?
Dün bayramın son günü
olmasından da yararlanarak günlük gazeteleri ince ince okudum.
Erdoğan’ın ABD gezisindeki olası gündeminden Dubai krizinin
muhtemel etkilerine...
Kafes Operasyonu’nu”
kasten görmeyen “Ergenekoncu medya” tartışmalarından komşumuz
Yunanistan’ın alarm veren ekonomisine...
Hepsini tek tek
okudum.
Ama yüreğimi burkan
Berfe’nin haberi oldu.
***
Berfe Ekin, 6’ncı
sınıf öğrencisi...
Çekilen beyin MR’ı
sonucu, milyonda bir görülen “beyin sapı tümörü”ne yakalandığı
anlaşılmış.
12 yaşındaki Berfe’nin
bir an önce ameliyat olması gerekiyor. Berfe için henüz ameliyat
parası toplanamadı ama doktorların çağrısı üzerine bir ambulansla
İstanbul’a gitmiş. Berfe’nin tedavisi için gereken 32 bin lirayı
toplamak için kampanya açan okul arkadaşları ancak dört bin lira
toplayabilmiş.
Berfe’nin babası Beşir
Ekin, “birkaç gün içerisinde ameliyat olmazsa kızımı kaybetmekten
korkuyoruz” diyor. Umarım, bu para bugün bulunur ve Berfe sağlığına
bir an önce kavuşur.
***
Olup biteni “insan
odaklı” haberlere yoğunlaşarak izlediğinizde başka bir resimle
karşılaşıyorsunuz...
Denizcilik sektöründe
çalışan 43 yaşındaki Rauf’un dramı
gibi...
Rauf 20 yıllık iş
hayatının ardından bir gün HIV pozitif olduğunu öğrenmiş... Birkaç
gün içinde de hiçbir sosyal güvencesi olmayan bir işsiz haline
gelivermiş. Bir yanda bakmak zorunda olduğu ailesi, bir yanda
hayatta kalmak için ayda bin 500 lira tutan ilaç
masrafları...
Önce tazminatı bitmiş,
sonra otomobilini satmış.
Konuyu manşetine
taşıyan Radikal Gazetesi şunları vurguluyordu: “Dünyada 2,7 milyon
Türkiye’de ise 3 bin 370 kişi HIV/AIDS ile yaşıyor. Tıp ilerledi,
ilaçlar gelişti. Bugün HIV enfeksiyonu artık sonu beklemekle
geçirilen çaresiz bir hastalık olarak değil, kronik bir rahatsızlık
gibi kabul ediliyor. Ancak önyargılar bilim kadar ilerleme
sağlayamadı. HIV/AIDS nasıl bir hastalıktan önce zihinlerde
‘nereden bulaştı kim bilir’ sorusu yankılanıyor. HIV
pozitifler, isimlerin kodlandığı, yüzlerin saklandığı bir yaşama
mahkûm ediliyor. Hastalıkları duyulduğunda onları hep aynı son
bekliyor; işsizlik.”
***
Bir de “zekâ
geriliğine” karşı korumayı bilmediğimiz için ziyan zebil ettiğimiz
yeni doğmuş bebeklerimiz var. Yeni doğan her dört bin 500 bebekten
biri PKU hastası olarak dünyaya geliyor.
PKU, protein
metabolizmasıyla ilgili kalıtsal bir hastalık ve bu rahatsızlığa
sahip olan hastaların yaşamları boyunca protein yönünden fakir,
özel ürün tüketmeleri gerekiyor. Eğer tedaviye başlanmazsa,
zihinsel engellilik gelişiyor.
Hâlbuki yeni doğan
bebekler hastaneden taburcu olurken, topuklarından üç damla kan
alınması bu muhtemel felaketi engelliyor. Ailenin ilk çocuğu
hastaysa, daha sonraki çocukları için de anne karnındayken teşhis
imkânı var.
Hastalık akraba
evliliklerinde ciddi artış gösteriyor. Zaten Türkiye’de de akraba
evlilikleri nedeniyle oran fazla.
***
Şu anda Türkiye’de kaç
hamile ya da yeni doğum yapmış kadınımız var,
bilmiyorum.
Onların dakka
sektirmeden üzerine atılmaları gereken bu konuyu dün Sabah’ın
Günaydın ekinde Esra Tüzen, Prof. Dr. Mübeccel Demirkol ile
konuşarak enine boyuna işliyordu. Otuz yıl önce bile Batı’da
otomatikman yapılan PKU araştırmasının toplumsal gündemimize yeni
gelmesi de, diğer örneklerde olduğu gibi “insan” kavramından ne
kadar uzak olduğumuzu ispatlıyordu. Oysaki ailelerin, bebekleri
doğduktan sonra topuklarından verecekleri birkaç damla kanla bu
testin yapılacağı konusunda bilgi sahibi olmaları çok
önemli...
Ailelerin bu testi,
bulundukları hastaneden ve sağlık personelinden talep etmeleri
gerekiyor. Yeni doğan bebeklerde tarama testi kanunen zorunlu...
Atlanan vakalar için doğumun yapıldığı hastaneler sorumlu
tutuluyor.
***
Ankara’daki “eski
devlet”, statükonun devamı için öyle bir direnç gösteriyor
ki...
Gündem hep siyasi
düzlemde kalıyor.
“İnsan” gibi “sosyal
hayat” da fotoğraflarda yer bulamaz
oluyor.
Hâlbuki devletin
görevi, 12 yaşındaki Berfe’nin, 43 yaşındaki Rauf’un ve her dört
bin beş yüz bebekten biri olarak doğan ve doğacak olan PKU
hastalığından muzdarip bebeklerimizin sağlığını ve hayatını
korumak. Dün bayramdı, bugün yaşam gene hızlı akmaya
başlayacak.
Bizim gibi aşırı
siyasallaşmış ve yaşamı Saray’dan ibaret sanan bir toplum için çok
zor da olsa “insanı” hatırlayalım
istedim...
ADNAN BERK OKAN, HABER
ANALİZ
Mehmet
Altan’ın neredeyse her yazısını,
"Men çi guyem tamburam çi
guyed” diyerek okurum ama biraz
değiştirerek:
“Sevgili Hocam; sen söylersin,
tamburaların ne çalar”…
Diyorsun
ki:
Çekilen beyin
MR’ı sonucu, Berfe Ekin’in milyonda bir görülen
“beyin sapı tümörü”ne yakalandığı anlaşılmış.
Diyorsun
ki:
12 yaşındaki Berfe’nin bir an önce
ameliyat olması gerekiyor...
Diyorsun
ki:
Berfe için henüz
ameliyat parası toplanamamış ama
doktorların çağrısı üzerine bir ambulansla
İstanbul’a gitmiş…
Diyorsun
ki:
Berfe’nin tedavisi için
gereken 32 bin lirayı toplamak
için kampanya açan okul arkadaşları ancak dört bin lira
toplayabilmiş...
Berfe Ekin, bizim tamburaların
umurunda mı Hocam?..
Geç bunları Hocam
geç?..
Serdar
Ortaç ne yapmış sen bize onu
anlat!..
Hülya
Avşar’ın seks geyiklerini
yaz…
Senin mevzuun değil
mi?..
O zaman, hangi lider, hangi lidere
“haasttronomi ordan lennnn!” diye bağırmış onları
yaz!..
Yaz ki gönlümüz
şenlensin..
Yaz ki böyle başa böyle tarak
olduğunu dünya alem anlasın!..
Neymiş?..
Berfe Ekin’in
milyonda bir görülen “beyin sapı tümörü”ne yakalandığı
anlaşılmışmış.
Neymiş?..
12 yaşındaki Berfe’nin bir an önce
ameliyat olması gerekiyormuş...
Neymiş?..
Berfe için henüz
ameliyat parası toplanamamış ama
doktorların çağrısı üzerine bir ambulansla
İstanbul’a gitmişmiş…
Neymiş?..
Berfe’nin
tedavisi için gereken 32 bin lirayı toplamak için kampanya açan okul arkadaşları ancak dört bin
lira toplayabilmişmiş...
Yahu Hocam, bütün bunlardan
millete ne?..
Berfe de gitsin Cem
Yılmaz dinlesin...
Atsın kahkahaları bak nasıl
iyileşiyor...
Berfe 12 yaşındaymış ve çok
hastaymış...
Sevgili Mehmet
Altan'ın da derdine bakın...
Mehmet Altan
Türkiye'yi şairin ülkesi mi
sanıyor ne?..
"Ne bu kin?.. Ne bu
nefret?..
Kalmadı insana
hürmet" diyen
şairin...
Orhan
(Gencebay) babanın yani...
Pardon; çok mu
arabesk?..
Berfe Ekin
yerine, Hülya Avşar yazanlardan
daha mı arabesk?..