Selçuk Yöntem'in tek bir joker hakkı olsa kimi arardı?

Garsonluk yapmış ve sadece annesine güveniyor! İşte ATV'nin efsane yarışması Kim Milyoner Olmak İster'in yeni sunucusu Selçuk Yöntem...

atv'nin reyting rekorları kıran Kim Milyoner Olmak İster isimli yarışma programının koltuğu artık ünlü oyuncu Selçuk Yöntem'e emanet. Kenan Işık'ın hastalığı nedeniyle ara verdiği programı sunmanın sorumluluk barındırdığını söyleyen Yöntem "Hayatta bir joker hakkım olsa annemi ararım, o beni hiç yanıltmadı" diyor

Selçuk Yöntem'i sinema, televizyon ve tiyatro oyunculuğundaki performansından yeterince tanıyorsunuz elbette. Yeni sezonda kendisini Kenan Işık'ın hastalığı nedeniyle ara verdiği atv'nin Kim Milyoner Olmak İsimli isimli reyting rekorları kıran yarışma programının sunucusu olarak izleyeceğiz. İlk çekim gününde Sabah'tan Salih Zengin ile bir araya gelen Yöntem hem yarışmayı hem de hayatını anlattı.

İşte Yöntem'in şıksız sorulara verdiği yanıtlar:

- Kim Milyoner Olmak İster'in sunucu koltuğu size emanet. Nasıl bir heyecan ve duygu var üzerinizde?
- Tabii ki heyecan var. Yıllardır süren, dünyada da çok önemli bir yarışmayı sunmak beraberinde bir sorumluluk getiriyor. Başka bir sorumluluğu da, Kenan Işık'ın bunu başarıyla sunması ve onunla birlikte özdeşleşmesi.

- Kenan Işık sizin dostunuz. Kolay olmasa gerek onun yerine sunmak?
- Evet çok farklı bir sorumluluk ve duygusallık da getiriyor. Heyecanlıyım ama tatlı bir heyecan bu. Severek izlediğim bir programı sunacak olmam farklı bir anlam kazanıyor.

- Bir gün bu yarışmayı sunacağınızı düşünmüş müydünüz hiç?
- Ben dışarıdan programları, rolü, bir diziyi izlediğim zaman çok saf bir seyirci olarak izlerim. Hiçbir zaman aktörlüğüm aklıma gelmez. Refleks olarak "Ben bunu yapsam nasıl yapardım" noktasına pek girmem. Normal seyirci olarak izleyip yarışıyordum.

- Kaçıncı basamağa ulaşırdınız?
- Ha bu hiç yapacağım bir şey değil. Beni en çok korkutan da ilk sorular olmuştur. Katılacağım bir yarışma olduğunu hissetmiyorum hiçbir zaman. (Gülüşmeler)

- "Ben bu parayı alıp gideyim" dediğiniz miktar ne olurdu?
- O andaki sezgilerle bağdaştırmak lazım. Yaşam bu sezgiyi vermiş. O his bana "Devam" da diyebilirdi, "Hayır ayrıl" da. Ona göre hareket ederdim.

- Bu sezgiden dolayı hayatta kaybettiğiniz bir kazanç oldu mu?
- Hayır! Sezgiler her zaman doğruyu söyler. Sezgileri dinlemediğin zaman kaybedersiniz.

- Hangi yarışmacıları seversiniz?
- Tabii ki yarışmanın lezzetini çıkartan ve eğlenceli bir hale sokan insanlar daha keyifli olabilir. Ama her yarışmacı benim için aynıdır.

- Bu yarışma için bilgi-kültür mü yoksa şans mı gerekiyor?
- Yaşamda sadece bilgi ve kültür bir şeye yetmiyor. Bunun yanında şans faktörü de çok önemli. Çok entelektüel bir insanın çok sade bir soruda cevap aklına gelmeyebilir.

- Slumdog Milyoner filmi?
- Evet izledim. Muhteşem bir film ve kombinasyondu.

- 1 milyon lira alan olmadı. 1 milyon lirayı siz vermek ister miydiniz?
-Eğer insanlar bu noktaya kadar her şeyi bilip kendinden güvenli bir şekilde yürürlerse tabii ki kazanırlar. Zaten yarışmanın adı bu. Bir kişi milyoner olabilir, neden olmasın?

- Bir milyonluk soruyu gördünüz mü hiç? Sorulara bakıyor musunuz?
- Hayır görmedim. Soruları önceden görmek istemiyorum. Yarışmacılar gibi doğal bir şekilde, onlarla birlikte görüp değerlendirmek istiyorum.

- Büyük Risk ile Kim Milyoner Olmak İster arasındaki fark ne?
-Büyük Risk'te zamanla yarışıyorsunuz, konsantrasyon gerektiriyor. Kim Milyoner Olmak İster de ise daha geniş bir alana yayılan ama sohbetlerle olayı daha iyi irdeleyen çok başka bir yapı var. Sunum, zaman farkı var.

- Kenan Işık sağlığına kavuşup şu an gelseydi ona ne sormak isterdiniz?
- Hiçbir şey sormaz, hemen koltuğu ona devredip devam etmesini isterdim. Bu her zaman geçerli ve öyle olacak.

- Sizin hayatta bir joker hakkınız olduğunda ilk kimi arıyorsunuz?
- Annemi arardım.

-Anneniz bugüne dek sizi hiç yanıltmadı mı?
- Hayır, yanıltmadı.

- "Emin misiniz?" diye soruyorsunuz, hayatta emin olduklarınız neler?
- Emin olduğum hiçbir şey yok. Ama emin olduğum dürüstlük, insan olmak, iyilik, sevgi kavramları var.

- Sıradaki sorum bir milyon lira değerinde! 4.20 hangi meslek için anlamlıdır? Pilotluk, garsonluk, hemşirelik, sekreterlik?
- Garsonluk! (Gülüşmeler)

- Bu soruyu Kenan Işık söylemişti. Oradan duydunuz değil mi?
- Hayır izlemedim cidden. Ben İngiltere'de garsonluk yaptım. O yüzden biliyorum. (Çatal ve bıçakların masada saat olarak 4.20'yi gösterir gibi durması memnuniyeti işaret eder.)

ÖLÜMDEN DEĞİL ÖLÜM ŞEKLİNDEN KORKUYORUM

- Aile değerlerine bağlısınız ve annenizin evi ortak buluşma noktanız...
-Evet aynen öyle. Aile kavramı benim için çok önemli. En mutlu anlarım ailemle olduğum anlardır. Orada olan eğitim ve ahlak topluma yansır. Siz çekirdek aileye ne kadar kıymet verirseniz toplumdan da o kadar kıymet alırsınız.

- Kızınız Iraz ile ilişkiniz bir arkadaştan ziyade bir baba-kız ilişkisi mi?
- Ben arkadaş değilim. Ben arkadaşı olursam babası kim olacak? Çok güzel bir ilişki ve paylaşımımız var.

- Babanızı özlüyor musunuz?
- Özlemez olur muyum? Tabii ki... Babam benim için çok değerli bir insandı. Her zaman minnetle anarım.

- Size aktardığı en baskın yön ne olmuştur babanızın?
- Dürüst ol, yalan söyleme! Haksızlık yapma. Bizim için dominant unsurdur o.

- Yıllar sizden ne götürdü, ne getirdi?
- Yıllar benden ne götürdüyse karşılığında da getirmiştir. Götürdükleri ve getirdikleriyle muhasebe yapmanın anlamı yok esasında. Siz yaşamı hedeflediğiniz şekilde yürekten, içten, çalışarak, paylaşarak yaşamaya çalışıyorsanız getirdikleri de olur, hücrelerinizden götürdükleri de olur.

- Ne olması gerekiyorsa o mu olur?
- Tabii ama bu demek değildir ki her şeyi olduğu gibi seyredeceksin... Kendi organizasyonunuzda elinizden gelen çabayı göstereceksiniz ama yaşamın da kainatın da kendine göre bir organizasyonu var. Onun bozulmasına kainat hiç izin vermez. Akışa bırakın ve olacakları kabul edin. Her şeyin bir nedeni vardır.

- Bu tevekkül ve kader anlayışı mı?
- Kader derken koyu kader değil. Büyük organizasyona saygı duymak...

- Nedir o büyük organizasyon?
- Siz ona kader diyorsunuz işte, ben ona öyle demiyorum.

- Nasıl ölmek istersiniz?
- Ben ölümden korkmuyorum. Sadece ölümün şeklinden korkarım. Neyi hak ediyorsanız o şekilde ölürsünüz.

- Bugüne kadar sorup da cevabını alamadığınız soru nedir?
- Gereksiz yere sorduğunuz soruların cevabını alamazsınız. Ama gerekli ve anlamı olan bir durumda sorduğum soruların cevabını almışımdır. Alamadığım cevaplara bakarsak demek ki gereksiz soruymuş. (Gülüşmeler)

- Selçuk Yöntem'in mutlu bir hayat sürmek için yöntemleri neler?
- Şu ana kadar yaşanmışlığımda yaptıklarım, yapmayı düşündüklerim, ailem, dostlarım, arkadaşlarım... Budur.

ŞÖHRET KAVRAMINA İNANMAM

- Garsonluk dışında bilmediğimiz hangi meslekleri yapmıştır Selçuk Yöntem?
- Konservatuvarı bitirip okumak için İngiltere'ye gittiğim zaman orada değişik bir yıl geçirdim. Garsonluk, sunuculuk, ütücülük yaptım, bulaşık yıkadım. Hayatın bayağı değişik ilgi alanları ile uğraştım. Tecrübe oldu.

- Bir röportajınızda bu 'halk adamlığı'ndan elit zevkleri olan bir adam kimliğine geçtiğinizi söylediniz. Elit olmak için böyle pahalı zevkler mi gerekiyor?
- Öyle bir şey dediğimi hiç hatırlamıyorum. O elit noktalarını kendileri yorumlamışlar. Ben öyle bir şey demem yapı olarak. Ben sadece insanım. Hayatı elimden geldiğince doğru yaşamaya çalışıyorum. Paylaşmacı yaşamaya çalışıyorum. Evet bu arada bir takım zevkleriniz değişebiliyor. Bunu elitizmle açıklayamayız. Şöhret kavramına hiç inanmam, sadece tanınma olarak değerlendiriyorum bu konumu. Sade bir insan olarak hâlâ mesleğini öğrenmeye çalışan ve mücadele eden biriyim.

- Yıllardır tiyatro, sinema ve televizyondasınız ve hâlâ öğrenmeye devam mı yani?
- Bunun sonu yoktur. Ünlü tiyatrocu Stanislavski ölürken "Tam tiyatroyu öğrenmeye başlıyordum ama ölüyorum" diyen bir insan. Onun için biz her şey bitti, her işi çözdük diye bir sonuca ulaşamayız. Her gün yeni bir şey öğrenebiliriz, öğrenmenin sonu yok.

İYİ NİYET KAİNATTA SIKINTI YARATIYOR

- Şöhret özgürlüğü gaspeder malum. Size müdahale eden yönleri ne?
- Evet özgür olamıyorsunuz, istediğiniz yere gidip istediğiniz ortamlarda bulunamıyorsunuz. Sade bir insan olarak da hayatta yaşamak istediğiniz zevkler var. Onlar biraz zedeleniyor ve enerjisini kaybediyor. Ne yapalım, her şeyin bir sebep-sonuç ilişkisi var.

- Ne yapmak istiyorsunuz mesela?
- Aslında ben bunu kaale almıyorum pek. Yalnız bir yerde yemek yemek, tek başınıza alışveriş yapmak, sinemaya gitmek gibi...

- Şöhretin getirdiği ego duygusu peki?
- Hayır yok. Egonun ne yararı var ki? Hepimizde bu ego var ama olumsuz yönde onu dışarı çıkartmamaya çalışıyoruz. İnsan tabii ki kendini sevmeli, beğenmeli ama hiçbir zaman başkasını zedelemeden bunu yaşamalı.

- Bugünün Saraylısı'nda canlandırdığınız Ata Katipoğlu iyi niyetinden dolayı sıkıntı yaşayan bir karakter. Siz hayatta iyi niyetinizden dolayı sıkıntı çektiniz mi?
- Sadece benim değil yaşamda herkesin başına gelir. İyi niyetli ve iyilikle davrandığınız zaman onu hiçbir zaman karşılığını beklemeden yapmalısınız. Karşılığını beklediğiniz zaman sıkıntıya düşersiniz. "İyilikten maraz doğar" deriz ama iyi niyetin kainatta sıkıntı yarattığı bir gerçek. Çünkü insanlar suistimal etmeye çok yatkın varlıklar.

ÖLÜMDEN DEĞİL ÖLÜM ŞEKLİNDEN KORKUYORUM
- Aile değerlerine bağlısınız ve annenizin evi ortak buluşma noktanız...
-Evet aynen öyle. Aile kavramı benim için çok önemli. En mutlu anlarım ailemle olduğum anlardır. Orada olan eğitim ve ahlak topluma yansır. Siz çekirdek aileye ne kadar kıymet verirseniz toplumdan da o kadar kıymet alırsınız.

- Kızınız Iraz ile ilişkiniz bir arkadaştan ziyade bir baba-kız ilişkisi mi?
- Ben arkadaş değilim. Ben arkadaşı olursam babası kim olacak? Çok güzel bir ilişki ve paylaşımımız var.

- Babanızı özlüyor musunuz?
- Özlemez olur muyum? Tabii ki... Babam benim için çok değerli bir insandı. Her zaman minnetle anarım.

- Size aktardığı en baskın yön ne olmuştur babanızın?
- Dürüst ol, yalan söyleme! Haksızlık yapma. Bizim için dominant unsurdur o.

- Yıllar sizden ne götürdü, ne getirdi?
- Yıllar benden ne götürdüyse karşılığında da getirmiştir. Götürdükleri ve getirdikleriyle muhasebe yapmanın anlamı yok esasında. Siz yaşamı hedeflediğiniz şekilde yürekten, içten, çalışarak, paylaşarak yaşamaya çalışıyorsanız getirdikleri de olur, hücrelerinizden götürdükleri de olur.

- Ne olması gerekiyorsa o mu olur?
- Tabii ama bu demek değildir ki her şeyi olduğu gibi seyredeceksin... Kendi organizasyonunuzda elinizden gelen çabayı göstereceksiniz ama yaşamın da kainatın da kendine göre bir organizasyonu var. Onun bozulmasına kainat hiç izin vermez. Akışa bırakın ve olacakları kabul edin. Her şeyin bir nedeni vardır.

- Bu tevekkül ve kader anlayışı mı?
- Kader derken koyu kader değil. Büyük organizasyona saygı duymak...

- Nedir o büyük organizasyon?
- Siz ona kader diyorsunuz işte, ben ona öyle demiyorum.

- Nasıl ölmek istersiniz?
- Ben ölümden korkmuyorum. Sadece ölümün şeklinden korkarım. Neyi hak ediyorsanız o şekilde ölürsünüz.

- Bugüne kadar sorup da cevabını alamadığınız soru nedir?
- Gereksiz yere sorduğunuz soruların cevabını alamazsınız. Ama gerekli ve anlamı olan bir durumda sorduğum soruların cevabını almışımdır. Alamadığım cevaplara bakarsak demek ki gereksiz soruymuş. (Gülüşmeler)

- Selçuk Yöntem'in mutlu bir hayat sürmek için yöntemleri neler?
- Şu ana kadar yaşanmışlığımda yaptıklarım, yapmayı düşündüklerim, ailem, dostlarım, arkadaşlarım... Budur.

ŞÖHRET KAVRAMINA İNANMAM
- Garsonluk dışında bilmediğimiz hangi meslekleri yapmıştır Selçuk Yöntem?
- Konservatuvarı bitirip okumak için İngiltere'ye gittiğim zaman orada değişik bir yıl geçirdim. Garsonluk, sunuculuk, ütücülük yaptım, bulaşık yıkadım. Hayatın bayağı değişik ilgi alanları ile uğraştım. Tecrübe oldu.

- Bir röportajınızda bu 'halk adamlığı'ndan elit zevkleri olan bir adam kimliğine geçtiğinizi söylediniz. Elit olmak için böyle pahalı zevkler mi gerekiyor?
- Öyle bir şey dediğimi hiç hatırlamıyorum. O elit noktalarını kendileri yorumlamışlar. Ben öyle bir şey demem yapı olarak. Ben sadece insanım. Hayatı elimden geldiğince doğru yaşamaya çalışıyorum. Paylaşmacı yaşamaya çalışıyorum. Evet bu arada bir takım zevkleriniz değişebiliyor. Bunu elitizmle açıklayamayız. Şöhret kavramına hiç inanmam, sadece tanınma olarak değerlendiriyorum bu konumu. Sade bir insan olarak hâlâ mesleğini öğrenmeye çalışan ve mücadele eden biriyim.

- Yıllardır tiyatro, sinema ve televizyondasınız ve hâlâ öğrenmeye devam mı yani?
- Bunun sonu yoktur. Ünlü tiyatrocu Stanislavski ölürken "Tam tiyatroyu öğrenmeye başlıyordum ama ölüyorum" diyen bir insan. Onun için biz her şey bitti, her işi çözdük diye bir sonuca ulaşamayız. Her gün yeni bir şey öğrenebiliriz, öğrenmenin sonu yok.

İYİ NİYET KAİNATTA SIKINTI YARATIYOR
- Şöhret özgürlüğü gaspeder malum. Size müdahale eden yönleri ne?
- Evet özgür olamıyorsunuz, istediğiniz yere gidip istediğiniz ortamlarda bulunamıyorsunuz. Sade bir insan olarak da hayatta yaşamak istediğiniz zevkler var. Onlar biraz zedeleniyor ve enerjisini kaybediyor. Ne yapalım, her şeyin bir sebep-sonuç ilişkisi var.

- Ne yapmak istiyorsunuz mesela?
- Aslında ben bunu kaale almıyorum pek. Yalnız bir yerde yemek yemek, tek başınıza alışveriş yapmak, sinemaya gitmek gibi...

- Şöhretin getirdiği ego duygusu peki?
- Hayır yok. Egonun ne yararı var ki? Hepimizde bu ego var ama olumsuz yönde onu dışarı çıkartmamaya çalışıyoruz. İnsan tabii ki kendini sevmeli, beğenmeli ama hiçbir zaman başkasını zedelemeden bunu yaşamalı.

- Bugünün Saraylısı'nda canlandırdığınız Ata Katipoğlu iyi niyetinden dolayı sıkıntı yaşayan bir karakter. Siz hayatta iyi niyetinizden dolayı sıkıntı çektiniz mi?
- Sadece benim değil yaşamda herkesin başına gelir. İyi niyetli ve iyilikle davrandığınız zaman onu hiçbir zaman karşılığını beklemeden yapmalısınız. Karşılığını beklediğiniz zaman sıkıntıya düşersiniz. "İyilikten maraz doğar" deriz ama iyi niyetin kainatta sıkıntı yarattığı bir gerçek. Çünkü insanlar suistimal etmeye çok yatkın varlıklar.

H. SALİH ZENGİN