Selçuk Şirin günün yazarı...

Selçuk Şirin, bugünkü Hürriyet’te “Her şey emekli bir teyzenin itirazıyla başladı!” başlığı altında yayımlanan yazısıyla nefis bir “birey” örneği veriyor…

Gelişmiş ülkeleri sadece yöneticilerinin ya da sistemlerinin doğru tercih edilmiş olması kılmıyor “başarılı”…

En az (Hatta daha fazla) o ülke halklarının eğitim ve kültürel gelişmişlik düzeyinin yüksekliği de etkiliyor…

Gelişmiş ülkede yurttaş öncelikle “birey” olduğunun farkında ve bunun değerini, kendisine sağladığı hak ve özgürlükleri biliyor…

Bu konuda Selçuk Şirin, bugünkü Hürriyet’te “Her şey emekli bir teyzenin itirazıyla başladı!” başlığı altında yayımlanan yazısıyla nefis bir “birey” örneği veriyor…

Biz kendisini “Günün Yazarı” seçtik…

Size de tavsiye ederiz…

Yazının tamamı aşağıda…

Okuyun lütfen…

HER ŞEY EMEKLİ BİR TEYZENİN İTİRAZIYLA BAŞLADI!

Amerikan tarihinin en büyük yürüyüşünü ne JFK ne Martin Luther King Jr. ne de Obama başlattı. Amerikan tarihinin en büyük protesto eylemini kimsenin adını duymadığı emekli bir teyze arkadaşlarına attığı bir Facebook mesajıyla başlattı.

TERESA SHOOK KİMDİR?

Teresa Shook Hawai’de yaşayan emekli bir kadın. Daha evvel ne protestolara katılmış ne de feminist hareket içinde yer almış bir isim. Trump’ın seçildiği gece Facebook hesabından arkadaşlarına bir çağrıda bulunuyor: “Bir yürüyüş organize edelim!” Sonra bir arkadaşı Teresa’ya Facebook üzerinden “Etkinlik oluştur” sayfası açıyor. Teresa o gece uyumadan 40 kişiden destek geldiğini görünce seviniyor. Sabah uyandığında 10 bin kişinin etkinliğe katılım talebini görünce yeni bir tarih yazılmaya başlıyor.

AMERİKA’DA YAŞAYAN HER 100 KİŞİDEN 1’İ KATILDI!

21 Ocak 2017’de Amerika’nın tüm büyük kentlerinde ve Londra dahil pek çok global merkezde gerçekleşen kadın yürüyüşleri tarihteki en büyük protesto eylemlerinden biri olarak kayda geçti. Polis kayıtlarına göre Amerika’da 2.9 milyon kişi bilfiil sokağa çıkarak yürüyüşlere katıldı. New York, Washington, Chicago, San Francisco’da yapılan yürüyüşlere katılım beklendiği gibi çok yüksek oldu ama Amerikan sağının merkezi sayılan Texas’ta bile tarihin en büyük katılımlı yürüyüşü gerçekleşti.

TEHDİT KARŞISINDA İKİ SEÇENEĞİNİZ VAR: KAÇMAK YA DA MÜCADELE ETMEK

Kadın yürüyüşünün bu kadar yoğun bir katılımla gerçekleşmesinin ardında oldukça insani bir tehdit algısı yatıyor. Trump’ın başkanlığında kadınlar haklarının tehdit altında olduğunu düşünüyor. Malum, insanlar tehdit karşısında iki seçeneğe sahip: Kaçmak ya da kalıp mücadele etmek. Kadınlar bu yürüyüşle ikincisini tercih ettiklerini ifade etti. Korkup içine kapanmaktansa tehditle mücadeleyi seçti.

PROTESTO ETMEK SERBEST AMA

Amerika’da yürüyüş yapmak, protesto etmek yasal güvenceler altında. İsteyen herkes Beyaz Saray’ın taş atımı mesafesinde istediği her protestoyu yapabiliyor. Hatta Beyaz Saray’ın duvarının dibinde yıllardır çadır kurup devlet politikalarını protesto eden savaş karşıtları var. Ama bütün bu serbestliğe rağmen pek çok örgüt insanları protesto için sokağa çıkartmakta başarılı olamıyor Amerika’da. Hiçbir sendikanın, kadın örgütünün, siyasi partinin yapamadığını zamanın ruhunu yakalayan bir kadının basit bir çağrısı başardı.

MÜSLÜMANLARI FİŞLEYECEKSENİZ O LİSTEYE İLK BİZ YAZILACAĞIZ!”

Kadın yürüyüşünde pek çok konuşma yapıldı ama beni en çok ikisi etkiledi. İlki feminist mücadelenin Amerika’daki yüzü olan Gloria Steinem’in Müslümanların fişlenmesi durumunda “İlk biz gidip kendi adımızı yazdıracağız o listeye.” demesi oldu. Azınlık haklarını çoğunluğun savunması şartı gereği ifade edilen bu dayanışma yıllardır Müslüman Amerikalılara yapılan ayrımcılığı araştıran biri olarak bana umut verdi. Zira önümüzdeki dönem Amerika’da Müslüman olmanın biraz daha zor olduğu bir dönem olacak.

BELİRSİZLİKLERLE DOLU BİR DÖNEM BAŞLIYOR!

Ben kadın yürüyüşünü izlerken en çok Teresa Shook’u düşündüm. Seçim gecesi büyük bir düş kırıklığı ile yatağına gitmek yerine arkadaşlarına içini döken o kadını. Önümüzdeki yıllar belirsizliklerle dolu. Burası kesin. Bu belirsizlik içinde tek umudumuz Teresa Shook gibi sıradan insanların varlığı.