Selâhattin Duman’dan sosyalleşme dersleri…
Şinasi Nahit gibi küfrediyor, Engin Ardıç gibi değil… Kimseyi aşağılamıyor… Kimseye “hakaret” yok yani…
GAZETECİLER.COM -
Selâhattin Duman, zaman
zaman küçük kahkahalar attıran makalelerinde Paris’i
anlatıyor..
Daha doğrusu
Fransızları…
Türkiye’nin “en iyi” mizah kalemlerinden biri…
“Küfür” etmeden
küfrediyor…
”O nasıl şey?” diyenler, Duman'ın yazdıklarını hiç
okumayanlardır…
Şinasi Nahit gibi küfrediyor, Engin Ardıç gibi değil…
Kimseyi aşağılamıyor…
Kimseye “hakaret” yok
yani…
Müthiş halk deyişleri bulup
yazıyor…
Bazen de kendi resmen uyduruyor
ama uyuyor…
Bugün, dünün devamı…
Lütfen okuyunuz…
Dünkü yazıdan ne öğrendik?
Fransızlar ipi koparmış..
Ar damarlarını çatlatmış..
Paris’in birkaç yüz yıllık imajını da önlerine katmışlar.. “Bu
işler eskiden olduğu gibi yine bizden sorulur..” deyip belden aşağı
meydan okuyorlar..
Buzdağının görünen ucunda Pigalle
ile köhnemiş ünü var.. “Değiş tokuş kulüpleri” ise suyun altında..
Biz de oturduğumuz yerden Sarkozy’nin hafifliklerine kızıyoruz.. O
hayata müşteri olarak yaptığımız katkıyı görmezlikten
gelerek..
Kuralımız neydi? Bana “Sen nereden
biliyorsun?” diye sormayacaktınız.. Kulunuz, yazarınız oralarda
müze ve kilise gezmek için bulunuyordu.. Bunlar da gözüne çarptı o
kadar..
Gerisini kurcalamak
yok..
Kaldığım yerden “Değiş tokuş
kulüpleri” ne örnek olarak seçtiğim birinin hallerini anlatarak
devam edeyim..
Ki Paris’e gittiğinizde kendi
başınıza bir etkinlik yapmak aklınıza geldiğinde
bocalamayın..
Yalnızsınız.. İyi bir kulüp
seçtiniz.. Temsil Cléopâtre diye bildiğimizi..
Şanzelize’ye yakın olduğundan
sağınızı solunuzu şaşırmazsınız..
Bir kere içeri girerken şık
olacaksınız.. Tipiniz, kıyafetiniz kapıda sizi karşılayanları irite
edecek kadar itici olmayacak..
Yüz on euro verip içeri
gireceksiniz..
Sizi beş altı yüz metrelik kocaman
bir bar karşılayacak.. Ortadaki boş alanda dans edilebilecek bir
pist var..
Etrafında da oturma
grupları..
***
Gayet şık mobilyalarla tefriş
edilmiş mekândaki koltuklar nedense çok geniş.. İki kişilikler ise
neredeyse yatak gibi..
Yanında bulgurunu, makarnanı,
yağını, piknik tüpünü getirdin mi bu koltuklardan birinin üzerinde
kışı bile geçirirsin..
En iyisi barda tünemek.. Hem
etrafı önceden keser, durum tespiti yaparsın..
Hem de olur a! Seni beğenen biri
çıkarsa daha kolay sosyalleşirsin..
İlk içki giriş ücretine dahil.. O
yüzden mümkün olduğu kadar pahalısını seçmelisin..
Müziğe uyarak kafa sallayıp tempo
tutmak senin hem rahat bir kişiliğe sahip olduğunu gösterir hem de
meraklısına ritim duygusu sahibi olduğunu kanıtlar.. Salla
başını..
ZORLAMA YOK..
Salonda kendin kadar ürkek, şaşkın
çiftler göreceksin.. Gözünü onlara dikip öküz gibi
bakma..
Onlar da yarı macera, yarı
meraktan oraya geldiklerinden en ufak bir aykırılıkta
uzaklaşabilirler.. Üzerine gelecek olanı bekle..
Haaa! Yaşı yetmişin üzerinde bir
teyze nasıl olduysa oralara sızdı, seni de gözüne kestirdi
diyelim.. Böyle bir durumda ne yaparsın..
Bu kulüplerin birinci olmazsa
olmaz şartı güvenlik.. Asla zorlamaya, hatta imasına bile izin
vermiyorlar..
Yani göz teması kurduğun ilk kızı
veya kadını “Ya benim olacaksın ya kara toprağın..” diye
sahiplenmeye kalkıştın mı seni oracıkta toplayıp dışarı
çıkarıverirler..
Müşterinin önünde yapmaları halkla
ilişkiler açısından ters olacağından seni kapının öte yakasında
güzelleştirirler..
Yüz on euroyu daha ilk hamlede
yakarsın..
Burada iki temel teknik var.. Biri
“değiştirme..” diğeri “karıştırma..” tekniği..
Değiştirme tekniği senin gibi sap
gezenler için değil.. Çiftler geliyor, başka bir çiftle tanışıyor..
Önce salondan cam paravanla ayrılmış olan restorana geçip birlikte
yemek yiyorlar..
İyice tanışıp,
kaynaşıyorlar..
Sonra dilerlerse bar salonunda
birbirlerinin eşleriyle zarifçe dans ediyorlar..
Dans önemli.. Dans dediğin “yatay
zevklerin düşey tatmini..” olduğundan işin gidişatı burada belli
olur.. Belli olduktan sonra da çiftleri zaptedecek bir kural yok o
mekânlarda..
İster oradaki sosyal konut
iriliğindeki koltuklardan birine çök, ister fiyatları elli ile
yetmiş euro arasında değişen özel odalardan birine
çık..
***
Evet, özel odalar utangaç çiftlere
hizmet için otel odası düzeninde bekliyor..
Hizmetler bununla sınırlı değil..
Kulübün bir de kocaman jakuzisi var.. Otuz kişi aynı anda içine
girip çimebiliyorlar..
Deliklerden fışkıran tazyikli su
orana burana değdikçe kendini bir farklı
hissettiriyor..
Tabii bu durumda herkes anadan
üryan oluyor.. Bu da bir avantaj..
Kıyafetle, loş ışıkta fizikleri
hakkında karar veremediğin kadınları burada doğal haliyle
puanlandırabiliyorsun..
Jakuzinin bir iyiliği de moda
sektörünün kadınlar veya erkekler lehine yaptığı bütün teknik
hileleri boşa çıkarması..
Temsil, giyinikken dolgulu sutyen
sayesinde gayet dolgun görünen bir çift göğüse istendiğinde fiyonk
atabileceğini burada anlıyorsun..
Jakuzi ortamı en asosyal erkek
için bile bereketli bir yer..
Ama doğuştan kıllı, başka bir
deyişle çıplak vücudu “Yaradan Triko” sayesinde örtünmüş yiğitlere,
kıyafetlerinin altında post gezdirenlere tavsiye edilen bir şey
değil..
Ve devam ediyor Selâhattin
Duman…