Selahattin Duman’dan 2010 tahminleri..
Vatan'a konuşan Selahattin Duman'dan çok çarpıcı kehanetler. İşte 2010'da medyada yaşanabilecekler...
Herkes geleceğinden 137 saniye görse ne olur?
Amerika’yı kasıp kavuran ve Türkiye’de de yayınlanmaya
başlayan FlashForward dizisi işte bu ilginç soruya yanıt
arıyor.
Peki bir de şöyle soralım bu soruyu: “Geleceğinizden 137 saniye
görmek ya da bilmek ister miydiniz?” Yeni bir yılın eşiğinde
durduğumuz şu günlerde fal ve burç sayfalarının satır satır
okunduğunu hatırlarsak, bu soruya yanıt elbette “evet” olacaktır.
İşte ben de bu nedenle Selahattin Duman’ın kapısı
çaldım. Neden mi? Çünkü Selahattin Abi kendi göz numarasını bile
kendi tayin edecek kadar tespitleri güçlü biridir. Böylece ben
sordum, o yanıtladı. İşte 2010 yılının flash forward’ları.
Medyada dökülme olacak özellikle dilini
tutamayanlar..
Selahattin Abi, sen kendi göz numaranı bile kendin tayin ettin. Bu
yüzden sana 2010’la ilgili sorular sormak da bir yanlış olmaz. Hadi
biz de bir “FlashForward” yaşayalım ve sana soralım: Kimleri nasıl
görürdün?
Evet, gözlerimde biraz ilerleme oldu.. Elli yıldır gözlük takan
biri olarak kalkıp doktora gidecek değilim.. Komşunun gözlüğü iyi
geldi.. Numarası kaç, diye sordum.. Bir, bir buçuk miyop.. Aynısını
yaptırdım.. Mutlu mutlu geziniyorum.. “FlashForward” meselesine
gelince.. Okura önce konuyu açmak lazım.. FlashForward bir
televizyon dizisi.. Herkes geleceğinden 137 saniye bir kesiti rüya
gibi önceden görüyor.. Ona göre hareketlerini ayarlıyor.. Benim
böyle bir yeteneğim yok.. Olsaydı “İddaa” üzerine yoğunlaşırdım..
Kimleri nasıl mı görürdüm? Medyadan başlayayım.. Seneye biraz
dökülme olacak.. Kimileri itibar kaybedecek, özellikle dilini
tutamayanlar.. Yanlış ata oynayanlar.. Kimileri durumunu idare
edecek.. Kitap dünyasına gelince.. Edebiyat alanında bir parıltı
görmüyorum.. Türkiye’nin maddi olarak genişlediği son yirmi yılın
rehaveti yazıya da çöktü.. Bizim yazarımız acıdan, kandan
beslenir.. Askeri darbeler iyiydi mesela.. Oturuyordun, aman neler
çektim neler, onu yazıyordun..
O kaynak kesilince kalemler şehirli kızların bunalımı etrafında
işlemeye başladı.. Bu da geniş kitlelerin ilgisini çekmiyor..
Hasan Cemal kimileri gibi işini
şişirmiyor
Hasan Cemal’in meslekteki 40’ıncı yılı için bir kutlama partisi
düzenlendi. Sen de bunu yazdın. Peki “41 kere maşallah” partisi
düzenlenir mi?
Hasan Cemal için kırk birinci yılı da düzenleriz, yetmişinci sanat
yılını da.. Yeter ki sağlığı yerinde olsun.. Hasan işini en
titizlikle yapan meslektaşlarımızdan birisi.. Birinin senelerdir en
tepelerde olması tesadüf değil.. Kimileri gibi işini şişirmiyor,
tüm mesaisini veriyor.. Eee! Okuyor da.. Aklı da yerinde.. İtibarlı
olduğundan güvenilir haber kaynakları yüksek.. Niye olmasın ki?
Tavla partilerinde eskisi gibi hareket
yok
2010’da Zafer Mutlu ile tavla partilerinizde durum ne? Patron
katında çok hareket var mı?
Benim tavlada geldiğim nokta “yoluculuk” değil.. Eğiticilik..
Kendimi bu noktada gördüğüm için tavla oynadığım arkadaşların,
başkalarına karşı oynama ihtimalini düşünüyorum.. Bildiklerimi
onlara aktarmak, maddi kayıplarını aza indirmek istiyorum.. Bunu
alabilen alıyor.. Alamayana da davul zurna az geliyor.. Zafer Bey
ne yazık ki çabuk veren, zor alan kategorisinden.. Tavlada eskisi
gibi hareket yok.. Alacak toplama konusunda sıkıntılar yaşıyoruz
ama ekonomik kriz herkes için geçerli.. Hoş görmek lazım..
Ertuğrul Özkök’e bir umre daha görünmüyor
Ertuğrul Özkök 2010’da nereye gidiyor?
Ertuğrul Özkök bu mesleğin en tepesinde senelerce durmayı başarmış
birisi.. İşini de hep iyi yapmış.. Kendi başına marka değeri var..
O yüzden bir umre daha yapacağını sanmıyorum ancak mesleki açıdan
bir sıkıntısı olmaz.. İşini bırakmak istediği güne kadar yapar..
Vakti geldi mi de kendi bırakacak kadar feraset sahibidir..
Reha Muhtar, Deniz’le noktayı koydu
Reha Muhtar’ın hayatında bir değişim var mı? Deniz Uğur’dan sonra
başka bir kadın onunla ilgili kitap yazacak mı?
Hayır.. Reha noktayı koydu.. Deniz çok iyi bir kız.. İki de harika
bebekleri oldu.. Reha bundan sonra onların tadını çıkarmaya bakar..
Gelecek yıllarda kadınlar tarafından kaleme alınacak bir “Reha
Muhtar külliyatı oluşma” ihtimalini sıfır görüyorum.. Benim merakım
boynuna doladığı şallı imajını bırakıp bırakmayacağı..
‘Seyrek bıyıklı asabi şahsiyet’in dibine kadar karşısında
değilim
“Van minüt” kaç minüt olur?
Kızım beni “seyrek bıyıklı asabi adamla” karşı karşıya getirme.. O
benim işlerime karışmıyor ben de onun.. Ne olmuş yani İngilizceyi
söktüremediyse.. Bak işte.. O kadar okumuş ve dilbaz var..
Tepelerinde de o.. Rahat durun, akıllı olun..
Kemal’in gözünden hiçbir şey kaçmaz
Yakın silah arkadaşın Kemal Yıldırım ne yapıyor? Hayat koçluğu
danışmanlığına devam ediyor mu?
Kemal Yıldırım bu meslekte ömür tüketmiş, dikkati olağanüstü bir
arkadaşım.. Kolay kolay hiçbir şey gözünden kaçmaz.. Benim değişmez
danışmanımdır.. Benim atladığım pek çok şeyi gözüme o sokar..
Üzerimde emeği çok..
300 sayfalık romandan 300 bölüm çıkarmak
rezillik
Herkes bunu merak ediyor. “Aşk-ı Memnu” dizisindeki Bihter ölecek
mi? Malum romanda ölür...
Bu meselede Türkiye boyutlarında bir rezillik yaşıyoruz..
Edebiyatımızın en güzide örneklerinden birini alıp, ismini marka
niyetine kullanıyorlar.. Dizi çekerken içeriğini hallaç pamuğu gibi
atıyorlar.. Yaprak Dökümü mesela.. Üç yüz sayfayı geçmeyen bir
romandan üç yüz bölüm çıkarmak böyle bir rezillik.. Edebiyat
dünyası buna yeterince tepki göstermeliydi.. Bunun yapanlar
patronundan yönetmenine kadar teşhir edilmeliydi.. Gelelim soruya..
“Aşk-ı Memnu dizisindeki Bihter ölecek mi?” Sanal alemde ölür de
kurtuluruz inşallah.. “Kültürsüzleşme süreci” dediğimiz şeyi otuz
küsur senedir yaşıyoruz.. Aşk-ı Memnu sayesinde tavan yaptık..
Anası kızına “Ay kız!” deyip kitabı gösteriyor.. “Ne çabuk romanını
çıkarmışlar..” diyor.. Biz de kıs kıs gülüyoruz.. Bu çürümeye tepki
vermeyenlerin yaptıkları iyi işlerin de yarın başına bu
gelecek..
Can Dündar’ın başına gelenler bir
komedi
“Mustafa” filmi yılın en büyük tartışmalarından oldu. “Atatürk öyle
anlatılmaz böyle anlatılır” daha doğrusu “anlatılmalı” dendi...
Yeni yılda “yeni bir Atatürk tartışması” yaşar mıyız?
Yaşarsak daha sağlıklı olur.. Atatürk’ü bir tabu haline getirdik..
Derken ondan bir put yarattık.. Sonra tapındık.. İtiraz gelince de
kavga çakırdık.. Ama bakıyorsun ki bugünün dünyasında bir şeyi
enine boyuna tartışmadan doğru adım atmanın imkânı yok.. Mustafa
filminde Can Dündar’ın başına gelenler bir komedi.. Bir zavallı
aklın dışa vurumu.. Buna gülüyoruz, sonra “Atatürk şöyle dedi,
böyle demedi..” deyip aynı akıl tutulmasını kendimiz yaşarken
başkalarının bize katılmasını bekliyoruz.. Bu olmaz.. Sağlıklı
değil.. Elbet Mustafa Kemal tartışılacak.. Aklımda kalan bir
örnektir.. Rakamlar da 1980’li yıllardan.. Napolyon’un cinsel
hayatına dair bin iki yüz küsur akademik çalışma yapılmış.. Sonunda
penisinin ereksiyon halindeyken yedi santimi geçmediği ortaya
çıktı.. Ne oldu yani? Napolyon’un tarihi değeri veya şanı mı
eskidi?
Akşam olsun, herkes hoşaf yesin,
zıbarsın!
Selahattin Abi, ben de bu FlashForward’la birlikte bir-iki şey
gördüm, ilkinde 2010’da Yakup Meyhanesi yerinde yok olmuş. Bu nasıl
olur?
Aferin sana.. Böyle şeyler safların içine doğar.. Demek ki sende
böyle bir damar var.. Yakup’a nazar değmez inşallah.. Ancak hükümet
adamlarının siyaseti memlekette içkili mekân bırakmamak.. Bunu
sinsice, içten içe hayata geçirmeye çalışıyorlar.. Akşam olsun,
yatsı okunsun, herkes yemeğini cacık veya hoşafla yesin zıbarsın..
İsim vermeyeyim ama gelecek yıl bu kafayla pek çok mekân
hayatımızdan çıkacak..
Buket AŞÇI - Vatan