‘Seksî’ başlıklarım var, ‘flaş’ haberlerim var!
Alper Görmüş medya analizlerine devam ediyor. Görmüş medyanın 'sarsıcı ve ilginç' başlıkla kendi haberinin içini boşaltan yeni geleneğini eleştirmiş.
GAZETECİLER.COM
Taraf yazarı Alper Görmüş medya analizlerine devam ediyor. Görmüş bugün medyanın haberi okutmak için 'sarsıcı ve ilginç' başlıkla kendi haberinin içini boşaltan yeni geleneğini
‘Seksî’ başlıklarım var, ‘flaş’ haberlerim var!
(...)
Eskiden, “modern zamanlar”da başlık denince akla, bir haberi
olabildiği kadar kısa fakat doğru bir biçimde yansıtan bir kelime
öbeği gelirdi... Sonra “post modern zamanlar”la birlikte haberi
“anlatan” değil, “okutan” başlıklar dönemine geçildi. Bu yeni
anlayışta başlığın haberi “anlatması” giderek pörsüyen bir nitelik
kazandı. Başlık, haberi tam olarak ifade edemeyebilirdi, önemli
olan bizatihi bu kelime öbeğinin ilginç, vurucu, “seksî”
olmasıydı.
Örnekle anlatmaya çalışayım... Son on yılda Türkiye’de “paralı
seks”in cazibesine kapılmış erkeklerin sayısında muazzam bir artış
olduğuna ilişkin bir haber, bu yeni ekolün uygulayıcıları
tarafından, mesela “Bas bas paraları Leyla’ya” başlığıyla
verilebilir pekâlâ...
Bu da, işin suyunu çıkaran spor basınından hakiki bir örnek:
“Konyavaşlamayın...”
Yani: Galatasaray teknik direktörü, Konya maçı öncesinde
oyuncularını “yavaşlamayın" diye uyarıyor...
Bu tarz başlık anlayışı, önemli haber içeriklerinin içini boşaltıp
okurların ilgisini bambaşka yönlere çekme istidadı da taşır ve bu
yönüyle, yukarıda verdiğimiz örneklerdeki “anlaşılmazlık”
probleminden çok daha büyük problemlere yol açabilir. Okurumuzun
“adli bir vakanın içeriğini bir hayat kadını üzerinden
boşaltıyorsunuz” eleştirisini hatırlayın... Ben de ilave edeyim:
Okurumuz tümüyle haklı ve bu iş önemli ölçüde başlık marifetiyle
gerçekleştiriliyor. Başlığı atan editör, belli ki “40 kilo esrar
yakalandı” gibi bir haberi pek “kuru” bulmuş; çareyi de böyle bir
çözümde bulmuş.
“Büyük haber” beklentisi okuru da gazeteciyi de “bozar”
Okurumuzun ikinci temel eleştirisi de, “sarsıcı habercilik”
üzerinde odaklanmıştı. Şöyle diyordu:
“Alper Görmüş, cep telefonu sinyalleriyle helikopter düşürme
iddiasıyla gazetesinde çıkan ama çöken habere ilişkin kaleme aldığı
değerlendirme yazısının son kısmında, ‘Bu sonuçta, Taraf’ı beğensin
beğenmesin bütün okurlardaki ‘sarsıcı haber beklentisi’nin yüksek
olduğunu düşünüyorum’ diyordu. Taraf’ı önemseyen ama ondan daha
fazlasını beklediği için bazı şikâyetleri de olan bir okur olarak
hemen cevaplayayım: Evet yüksek! Ama mesela şahsen ben bu kadar
‘sarsıcı’ bir beklenti içinde değilim!”
Okurumuzun sözünü ettiği yazımın sonunda, “büyük haber
beklentisi”nin bir sorun teşkil ettiğini ve ileride bu konuya
yeniden döneceğimi söylemiştim. Yeri gelmişken, döneyim bari...
Sorunu, özet biçimde şöyle ifade etmiştim:
“Bu sonuçta, Taraf’ı beğensin beğenmesin bütün okurlardaki ‘Sarsıcı
haber beklentisi’nin de büyük payının olduğunu düşünüyorum. Bu bir
tuzak. Bir gazete gündemi belirleyen gazete olmak gibi bir imaj
edindiğinde okurlar bir beklenti içine giriyor, bu duygu zamanla
okurlardan gazetecilere sirayet ediyor ve okurlar gibi onlarda da
bir tür bağımlılığa yol açıyor. Bunu zorlamaların, abartmaların,
‘gündem belirleyecek haberler’ söz konusu olduğunda şüphe eşiğini
aşağı çekmelerin izleyeceğini tahmin etmek zor değil.”
Bu sorunun en yakıcı versiyonuna, okurlarını “flaş” kapaklara
alıştıran haber dergilerinde rastlanır... Haber toplantılarında,
yayın yönetmeninin “flaş haber yok, bana flaş haber getirin”
feryatlarına muhatap olmak muhabirler için öylesine ruh karartıcı
bir etkiye yol açar ki, onlar da çareyi bazı haberleri
“flaşlaştırmakta” bulur. Bu türden abartılmış kapak haberleri bir
süre sonra okurlarda haklı bir sinirliliğe yol açar, fakat
bilmezler ki, bunda, böyle bir beklentiye giren kendilerinin de
payı vardır.
Fakat bu zinciri okurlar kıramaz, kıracak olan gazetecilerdir
yine...