Şehitler öldü, Vatan şimdilik bölünmedi!..
Orgeneralimizden rütbesiz erimize kadar hapse tıkmadığınız, yargılamak için tebligat çıkarmadığınız asker kaldı mı?
Lütfen bu yazdıklarımı dikkatli okuyun Sayın
Başbakan...
Gurup konuşmanızın bir yerinde diyorsunuz ki;
"Güvenlik güçlerinin moralini bozmak ancak terör örgütünün
işine gelir."
İyi de Sayın Başbakan; orgeneralimizden rütbesiz
erimize kadar hapse tıkmadığınız, yargılamak için tebligat
çıkarmadığınız asker kaldı mı?..
Ordumuzu teslim ettiğiniz orgeneralimize hem "Terör örgütü
üyesi" diyeceksiniz ama hem de medyaya "Güvenlik
güçlerinin moralini bozmak ancak terör örgütünün işine
gelir" diye çatacaksınız...
Yok böyle bir şey...
Önce kendinize bakın...
Bakın ve görün koca orduyu ne hale getirdiniz?..
Bakın da görün kimde moral bıraktınız?..
Ve...
Karakterinizin bütünleyici özelliği gibi görünen
kabadayılık huyunuzdan da vazgeçin Sayın
Başbakan...
Öfkeyi kaldırıp atın kalbinizden...
Sakin olun...
Evet...
Siz Başbakan olduğunuz gün
Türkiye'de "terör sıfırdı"...
Yani "bizim dönemimizde terör sıfırdı" diyenler
yalan söylemiyor...
"O gün de terör vardı" diyen kimlerse, asıl
yalancılar işte onlardır!..
Hangi Milli Dava?..
Sayın Başbakan, "medya bilerek ya da bilmeyerek terör
örgütüne yandaşlık yapmaktadır. Bu kadar ağır konuşuyorum"
diyorsunuz...
O halde o medya gurubu hakkında hemen soruşturma
başlatmalısınız...
Başlatmıyorsanız doğru söylediğinize inanamayız...
Yine aynı gurup konuşmanızda diyorsunuz ki;
"Bu konuya milli bir dava olarak bakmıyorsak bakmayanlar da
lütfen kendilerini ilan etsinler".
Ben kendi payıma bu konuya "milli bir dava" olarak
bakmıyorum Sayın Başbakan...
Ne ilgisi var Allah aşkınıza?..
Müslüman Müslüman'ı, TC vatandaşı bir
başka TC vatandaşını öldürüyor; bunun neresi
"Milli Dava"?..
Bir yanda fukara Kürt çocuklarının duygularını,
yoksulluklarını, ümitsizliklerini, çalınmış geleceklerini istismar
eden küresel egemenler...
Diğer yanda "Vatan Toprağı" adı altında sahip
oldukları maden yataklarını, su kaynaklarını, milyonlarca metrekare
arazilerini korusunlar diye; bizim fukara, temiz kalpli, yüreği
Allah ve Peygamber sevgisi ile
dolu Türk - Kürt - Lâz - Çerkez - Boşnak - Arnavut -
Gürcü çocuklarını tam olarak eğitmeden cepheye süren siz
politikacılar...
Şehit üzerinden
siyaseti kim yapıyor?.
Sayın Başbakan;
Muhalefet partilerine "şehitler üzerinden siyaset
yapmayın" buyuruyorsunuz...
İyi güzel ama çuvaldızı önce kendinize bir batırsanız ya...
Daha bir hafta önce Mavi Marmara gemisinde
İsrailli katiller tarafından öldürülen 9
vatandaşımızı "şehit" ilân etmiş ve onlar
üzerinden inançlı Müslümanların acılarını ve duygularını istismar
ederek siyaset yapmıştınız...
Demek ki "şehit" üzerinden siyaset yapan
sizsiniz...
Başbakan'ın az olan
doğruları...
Sayın Başbakan;
Bu kadar yanlışınız arasında hiç mi doğrunuz yok?..
Var...
Örneğin, OHAL talep etmenin terörün daha da
azmasını istemek olduğuna ilişkin tespitiniz doğru...
O bölgemiz yıllarca OHAL ile yönetildi ama bölge
halkı yine de devleti sevmedi, inanmadı, güvenmedi...
Ve Öcalan'ın bir pazarlık sonucu ve asılmamak
şartıyla teslim edildiğine ilişkin açıklamalarınız da doğru...
Öcalan'ı teslim alanlar 9 Aralık
1999'da, IMF ile tarihimizin en
teslimiyetçi, en borçlandırıcı, en prangalı
stand-by sözleşmesini hem de dövize hiç
ihtiyacımız yokken (döviz rezervimiz 29 milyar dolardı ve yıllık
ithalât ihtiyacımızdan bile fazlaydı) imzaladılar...
11 Aralık 1999'da ise
Helsinki'de, Kıbrıs üzerindeki
"garantörlük" hakkımızdan vazgeçtiler...
Neden?..
AB'ye aday adayı olabilmek için...
Evet evet...
"Aday" bile değil, "adayın
adayı"...
Yanlışların kabulü
şart...
Sayın Başbakan;
Doğrularınız doğru ama lütfen yanlışlarınızın da
"yanlış" olduğunu kabul edin...
İnadı, öfkeyi, ihtirası, hırsı, kibri
bırakın...
Son 3 yıldır formda değilsiniz..
Hani neredeyse; "Abdullah Gül hükümetten ayrılıp
Köşk'e çıkınca Hükümetin de sihri bozuldu" diye bile
düşüneceğim...
Unutmayınız ki, bir ülkede genel yozlaşma başlamışsa o ülkeyi
yönetebilmek için ne yasal ne de anayasal değişiklikler çözüm
olur...
Ve...
Yazımı bitirirken, Halkalı'da şehit edilen 4
askerimiz ve bir genç kızımız için halkımıza "başımız sağ
olsun" derken şöyle sesleniyorum:
Bu sesi duyun
millet!..
Ey Türk fukarası Müslüman!..
Ey beli bükülmüş Türk Müslüman orta direği?..
İnançlarınız, inançlarımdır...
İbadetleriniz ibadetim...
Acılarınız acım, seviçleriniz sevincimdir...
Umutlarınızı umudum belledim; korkularınızı korkum...
Ama...
Lütfen "Şehitlik" inancınızı güncelleştirin...
Karşınızdaki sistem canavarlarında bu para ve
iktidar hırsı; sizlerde de bu
samimi şehit olma arzusu olduğu sürece daha çoook
evlâdınızı şehit zannederek yitirirsiniz...
Sonra da meydanlara çıkıp, "Şehitler ölmez vatan
bölünmez!" diye haykırır durursunuz...
Ama "ölmez" dediğiniz aslanlarımız çoktan kara
toprak olmuştur bile...
Bu vahşi savaşı bitirecek olan sizlersiniz...
Bunu nasıl yapacağınızı biliyorsunuz...
Haydi göreyim sizi...
adnanberkokan@gmail.com