Sefa Doğanay kazandı çünkü...
Onların ses ve mimikleriyle absürt ve abartılı monologlar yazıyor...
Kimi komedyenlerin "taklit"
yetenekleri hiç yoktur...
Ellerine verilen bir komediyi çok güzel oynarlar ama bunu kendileri
olarak yaparlar...
50 komik tipi oynayabilirler ancak
hiçbirinde kendilerini gizleyemezler...
Bunun en tipik iki örneği Şener Şen ve
merhum Kemal Sunal'dır...
Ne oynarsalar oynasınlar, hangi tipi canlandırırsalar
canlandırsınlar; mutlaka bir önceki oynadıkları tiplerle ortak
mimik ve jestleri vardır...
Rahmetli Sunal'ın kara mizah oynarken
bile diş etlerini göstererek
gülmesi...
Şener Şen'in polis veya üçkağıtçı bir
banker rolünde bile sağ elinin işaret parmağı ile baş
parmağını baş başa tokuşturup aynı eli şöööyle bir başının
etrafında çevirişi...
Veya kamçı izi gibi havada
gezdirişi...
Ama bir başka sanatçı, sporcu veya siyasetçyi asla taklit edemez
Şener Şen...
Merhum Sunal da edemezdi...
Bu kadar uzattıktan sonra sözü genç yetenek Sefa
Doğanay'a getireceğim...
Sefa'nın tek yeteneği
"herkesi taklit edebilmek"
değil..
Aynı zamanda çok iyi metinler de
yazıyor...
Yani yaratıcılık yeteneği de var...
Taklit ettiği sanatçının söylediklerini birebir aktarmıyor...
Onların ses ve mimikleriyle absürt ve abartılı
monologlar yazıyor...
Ve kazanıyor Sefa...