Şebnem Bursalı yazdı: Eloğlu alkışlar, bizimkiler kulp takar
Sabah yazarı Şebnem Bursalı, Türkiye ile ilgili olumlu konularda bile olumsuz ifadelerden kaçınmayan yabancı televizyon kanalları ve haber ajanslarının içinde bulunduğumuz süreçte Türkiye'nin hakkını teslim ettiğini fakat içimizdeki bir grubun aynı tavırda ısrarcı olduğunu söyledi.
Amerikan CNN İnternational, İngiliz BBC kanalı, Rus, İtalyan, Kırgız, Pakistan, Macaristan, Sırbistan ve daha birçok ülkeninTürkiye'nin korona ile mücadelesindeki başarısını anlata anlata bitiremeyen haberler yapıp, bu ülkelerin devletlerinin ve milletlerinin minnetlerini ilettiğini söyleyen Şebnem Bursalı "Ama bizdeki İrlandalılar aynı havada." dedi.
Tavırlarını ısrarla değiştirmeyen grubun vaka ve kayıp sayısının saklandığı konusunda yalan söylediklerini belirten Bursalı bunların artık şaşırtmadığını ifade etti.
Eloğlu alkışlar, bizimkiler kulp takar
Türkiye ile ilgili her tür olumsuz haberi keyifle vermeyi ilke
edinen, olumlu konularda bile olumsuz ifadelerden kaçınmayan
yabancı televizyon kanalları ve haber ajansları bile Türkiye'nin
hakkını teslim ediyor ama; maalesef içimizdeki İrlandalılar hala
aynı tavırda ısrarcı. Bakınız Amerikan CNN İnternational
İstanbul'dan yaptığı canlı yayınla Türkiye'de koruyucu ekipman ve
yatak sıkıntısı olmadığını dünyaya duyuruyor. Bakınız, İngiliz BBC
kanalı, Türkiye'nin gönderdiği tıbbi yardımı hatırlatıp,
Türkiye'nin tüm dünyaya gönderdiği ürettiği ekipmanları haber
yapıyor. Rus, İtalyan, Kırgız, Pakistan, Macaristan, Sırbistan ve
daha nice ülkeler, hangi kıtada olursa olsun Türkiye'nin korona ile
mücadelesindeki başarısını anlata anlata bitiremeyen haberler
yapıp, bu ülkelerin devletlerinin ve milletlerinin minnetlerini
iletiyor ama bizdeki İrlandalılar aynı havada.
Hani her şey ortada olmasa (utanma olmasa diyeceğim ama utanmaları
olmadığından söyleyemiyorum) tam anlamıyla çarpıtacaklar ki; vaka
ve kayıp sayısının saklandığı konusunda zaten yalanları var gerçi
ama, daha da ileri gidiyorlar, gitmeye devam ediyorlar. Peki
şaşırıyor muyuz? Maalesef ve tabii ki hayır!
Aslında; 30 günü aşkın süredir Türkiye'deki hemen hemen bütün
vakaların hikayesi ayrı ayrı özel. Sadece Türkiye'deki mi? Dünyanın
dört bir yanından ülkesine getirilen bütün Türkiye Cumhuriyeti
Devleti vatandaşlarının hikayeleri de aynı özellikte. Başka
ülkeler, kendi vatandaşlarını seçerek tedavi ederken, ülke
dışındaki vatandaşlarını kendi kaderleriyle baş başa bırakırken,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve hükümeti; tek bir aile için özel
ambulans uçakla başka ülkelere gönderdiği özel ekipleriyle adeta
tüm dünyaya ders veriyor, gıpta ettiriyor. İsveç'te yaşayan
Gülüşken ailesinin babası hasta olduğu halde İsveç devleti
tarafından evine gönderilip kaderine terk edilince, sosyal medya
hesabından Başkan Erdoğan'a çağrıda bulunan ailenin büyük kızı
Leyla'nın mesajı anında karşılık buldu ve bizzat Başkan Erdoğan'ın
talimatıyla özel uçakla getirilen aile şu anda şifa bulmak üzere
hekimlerimize ve hemşirelerimize emanet.
İşin sadece insani veya sağlık altyapısı yönü değil elbette;
güvenlik, sosyal, ekonomik alınan her karar ve tedbir ayakta
alkışlanacak nitelikte.
Bu sürecin parlayan bir başka ismi de küçük-büyük ekonominin tüm
paydaşlarını rahatlatmaya yönelik her detayı düşünerek birbiri
ardına paket açıklayan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak
elbette.
Bilim Kurulu ve resmi verileri yorumlayan yetkililer; vaka
sayılarındaki düşüşün ve iyileşme sayısındaki artışın altını çizip;
tünelin sonundaki ışığın artık görülmeye başladığını söylüyorlar.
Ama ben bu noktada, bu güzel haberlerin alınan tedbirlerde ve
bizlerin dikkatinde bir eksilmeye sebep olmaması gerektiğini
düşünüyorum.
Ramazan Bayramı'na kadar 3 haftadan biraz daha fazla süre var. Ne
bu sürede rehavete kapılmanın ne de bayramda, normal bayramlardaki
gibi davranmanın zamanı değil.
Birbirimiz ve büyüklerimizle en az temas yoluyla bu bayramı da
geçirirsek ve haziran başına kadar izole yaşama dikkat eder,
tedbiri elden bırakmazsak; sağlıklı ve sakınmadan yaşayacağımız
günler yakındır...