Şebnem Bursalı, "Kemal Bey'i ciddiye aldık, hata ettik" dedi ve tüm basın adına özür diledi
Rahmi Turan'ın "Külliye'ye giden Chp'li" iddiasını Kemal Kılıçdaroğlu'nun doğrulaması sonrası siyaset gündeminde yer yerinden oynadı. Sabah gazetesi yazarı Şebnem Bursalı, ortaya atılan çeşitli iddialar ve suçlamalar üzerine bir çok kurum ve kişinin özür beklediğini yazdı ve basın mensupları olarak Kemal Kılıçdaroğlu'nu ciddiye alıp hata ettikleri için tüm basın adına özür diledi.
Rahmi Turan'ın ortaya attığı "Külliye'ye giden CHP'li" iddiaları sonrası siyasette ve basında sular durulmadı. Tartışmalar, suçlamalar, asılsız iddialar, haberler havada uçuşuyor...
Sabah yazarı Şebnem Bursalı, konuyu köşesine taşıyarak pek çok
kişi ve kurumun özür beklediğini ama kimsenin üzerine alınmadığını
herkesin karşı taraftan özür beklediğini yazarak "bütün
basın adına özrü ben diliyorum" dedi ve şöyle devam
etti:
"Kemal Kılıçdaroğlu'nu ciddiye aldığımız için özür
dileriz!" Şaka yapmıyorum."
Şebnem Bursalı, yazısında Faik Öztrak'ın "Basın neden bu kadar üzerine gidiyor bu konunun?" ifadelerine yer vererek CHP'lilerin konuyu tartışmaktan, sorgulamaktan ve araştırmaktan vazgeçin, kapatın bu mevzuyu demeye getirdiklerini yazdı.
Faik Öztrak'ın bu açıklamaları sonrası kendisini ve meslektaşlarını suçlayan Şebnem Bursalı "Kemal Bey'i ciddiye alarak, söyledikleri üzerinden konuyu irdelemeye ve konunun üzerine gitmekle çok büyük hata yaptık!" dedi ve ifadelerine şöyle devam etti:
Bugüne kadar çelişki gibi, yalan gibi görünen her şeyin sebebi de biz basın mensuplarıyız zaten! Kemal Bey'i ciddiye almayıp, konuyu kapatsaydık; ne Kılıçdaroğlu, ne CHP Genel Merkezi, ne CHP zorda kalacaktı!
Şebnem Bursalı'nın yazısından bir bölüm şöyle:
Ortada özür bekleyen pek çok kişi ve kurum var. Kimse üzerine
alınmıyor, herkes karşısındakinden bekliyor özrü. O zaman her şeyi
bir tarafa bırakalım ve bütün basın adına özrü ben diliyorum;
"Kemal Kılıçdaroğlu'nu ciddiye aldığımız için özür dileriz!" Şaka
yapmıyorum.
(...)
Yani biz Kemal Bey'i ciddiye alarak, söyledikleri üzerinden konuyu irdelemeye ve konunun üzerine gitmekle çok büyük hata yaptık! Bugüne kadar çelişki gibi, yalan gibi görünen her şeyin sebebi de biz basın mensuplarıyız zaten! Kemal Bey'i ciddiye almayıp, konuyu kapatsaydık; ne Kılıçdaroğlu, ne CHP Genel Merkezi, ne CHP zorda kalacaktı! Bir muhalefet partisinin, medyanın bir kısmını alet ederek önce kendi içini, sonra da genel siyaseti yeniden dizayn etme senaryosunu bozduğumuz ve Kemal Bey başta olmak üzere bugün CHP'yi yönetenleri rahatsız ettiğimiz için bütün medya mensubu arkadaşlarım adına ben Şebnem Bursalı olarak ÖZÜR DİLİYORUM!
Bu yazının baştan sona bir kinaye içerdiğini anladığınızdan emin
olarak sözümü ciddi bir uyarıyla bitirmek istiyorum. Descartes'in
sözüdür: "Ukala takımı öylesine becerikli
olmaya alışmıştır ki; cahilin gördüğü apaçık
şeyleri bile görmemenin bir yolunu bulur." Maalesef
yeni CHP'de ekipler, kulisler, çıkarlar ve lobiler üzerine politika
üretiliyor. Ama; mevzu edilmeyen ve politika üretilmeyen tek
şey;
Türkiye ve Türk insanının geleceği, umudu. CHP, Türkiye'yi yönetmek
ya da Türkiye için bir şeyler yapmak yerine, kendi iç yönetimini
dizayn etmek ve partiyi yönetmeye odaklı harcıyor enerjisini uzun
süredir. Mesele Türkiye değil anlayacağınız.
Mesele koltuk!