Savcılık ifadelerini alırken fraklı mı olacaklar?..

Demokrasi düşmanlığının belli bir süre verdiği kazanımlarını iade edecekler… En başta da sahte itibarlarını…

ADNAN BERK OKAN

Rahmetli babacığım, "baht (şans) olmadan cahtın (mücadelenin) ..na koyayım" derdi...
Bazı meslektaşlarımın “frak” giymiş fotoğraflarını görünce babacığımın argodan öte küfürlü “başarı” tarifini hatırladım…
En başlarda babacığımın o küfürlü “başarı” tanımlamasını küçümserdim…

Ama…
Yıllar geçince ne kadar haklı olduğunu yaşayarak anladım…

Rahmetli Vehbi Koç da üst düzey yönetici atanacağı zaman adayın çevresinde “şanslı” olarak tanınıp tanınmadığını araştırırdı…

Ve fakat…
O “şanslı/bahtlı” çocukların ilerleyen yıllarda Koç’a nasıl da ihanet edip kazık attıklarına tanık olduk hep beraber…
İçlerinden kleptoman birinin ise bir süre Devlet’e “monte” edilerek nasıl tepe tepe kullanıldığını ve yaramazlıktan, yaramancılığa yükseltildiğini(!) gördük...

Bir başka sözü de Allah uzun ömür versin Hacı Anacığımdan sıkça duyarım…
Bir tanıdığımız kız çocuk doğurduğunda “öyle güzel ki tıpkı annesi” diyenlere, “Allah çirkin talihi versin” der…
Hacı anacığıma göre de çirkin kızlar her zaman daha talihli olmuşlardır…

Hâsılı…
“Baht/şans” insanı zengin ve haliyle başarılı, mutlu, bahtiyar edebilir...

“Bilgi”
ise insanı asla zengin yapmaz…
Ama..
Bilgi başka bir zenginlik verir kişiye: “Bilgelik”
Dünyadaki hiçbir maddi servetle değişilmeyecek bir şeydir bilgelik…
Çok az sayıda insan bilge olmayı; bahtı güzel, bahtiyar olmaya tercih eder…
Kim bilir…
Belki de tercih değilse de “kaderleri” öyle yazılmıştır…

O bilge kişilerin yaptıkları “doğru” ise kaderleriyle kavga etmemektir…

Ertuğrul Özkök’ün bugünkü Hürriyet’te “O karedeki eksik üç gazeteci” başlığı altında yayımlanan makalesini okurken hatırladım babacığımın “küfürlü” ama “özlü” sözünü…
Ertuğrul ve o karedeki gazeteciler hem “bahtlı” idiler…
Hem de hepsi Türkiye ortalamasının üstünde gelire sahiptiler...
Türkiye'de "yüksek gelir, başarının ölçüsüdür" sanıldığına göre onlar da başarılı/bahtlıydılar tabii..

Peki…
Yine Ertuğrul dâhil aynı oranda “Bilge” miydiler?..
 Bu sorunun cevabını tarih verecek…
Ancak…

Geri dönüp de 13- 15 yıl öncesine baktığımda içlerinden birkaçı hariç bilge olmadıkları kanaatindeyim..
Yine içlerinden birkaçı hariç (Eyüp Can o dönem etkin değildi) hepsi 28 Şubat’ta demokrasimize düşmanlık yapanlardı…
Kendi patronlarının çıkarlarını halkın oylarından üstün gören birer menfaatperesttiler…
Generallerle kol kola girip demokrasimizin içine ..çmışlardı…
Popolarında halen o günlerin kirli izi dururken frank giyip ortaya çıkmaları sadece bahtlı olduklarının göstergesidir…

 Neyse…
28 Şubat askeri darbesi için savcılık soruşturması başlatıldı…
Savcı dosyayı oluşturdu…
Şimdi sıra; başta Ertuğrul olmak üzere o karedeki fraklı gazetecilerin ve frak giymeye meraklı olup o karede görünmeyen çok sayıda başka gazeteci/yazarın gözaltına alınıp sorgulanmalarına geldi…
Bunlardan bazıları halen tutuklu yargılanıyor…
Tutuksuz olanlar da önümüzdeki süreçte tutuklanıp yargılanacaklar…

Ve…
Demokrasi düşmanlığının belli bir süre verdiği kazanımlarını iade edecekler…

En başta da sahte itibarlarını…

Not: Özkök o karede üç gazetecinin "eksik" olduğunu söylüyor
O üç gazeteci; Emin Çölaşan, Fatih Çekirge ve Fatih Altaylı olabilir mi acaba?..
28 Şubat'a demokrasiyi yıkmak için yaptıkları unutulmadı da...

adnanberkokan@gmail.com