Sansasyon düşkünü gazeteciler kim?..

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin, meslekten binlerce imza toplayan Hak ve Sorumluluklar Bildirgesi'nde yer alan......

GAZETECİLER.COM - SABAH’ın ombudsmanı Yavuz Baydar, “Cinayet haberinin dayanılmaz cazibesi”ne dikkat çekmiş…
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin, meslekten binlerce imza toplayan Hak ve Sorumluluklar Bildirgesi'nde yer alan şu önerilerini hatırlatıyor Baydar:
"Sarsıcı durumlarda: Üzüntü, sıkıntı, tehlike, yıkım, felaket ya da şok halindeki insanlar söz konusu olduğunda gazetecinin olaya yaklaşımı ve araştırması insani olmalı ve gizliliklere uyularak duygu sömürüsünden kaçınılmalıdır. "Suçlu yakınları: Gazeteci, sanıkların ve suçluların akrabalarını, yakınlarını, olayla ilgileri olmadıkça veya olayın doğru anlaşılması için gereği bulunmadıkça teşhir etmemelidir."
Karabulut cinayetinde bu önerilerin hiç birine uyulmadı ne yazık ki…
Biz sözü Yavuz Baydar’a bırakalım:
 
 
Cinayetin cazip 'rant'ı
Münevver Karabulut cinayetinin 'sansasyon düşkünü' gazeteci tipini baştan çıkartacak pek çok yönü var. O tuzaklara daha önce de düşüldü. Ama bir de 'vicdanlı gazeteci' var. Onun rehberi de bellidir
Münevver Karabulut cinayeti, hiç kuşku yok ki, kamuoyunu meşgul ediyor. Cinayetin bir an önce aydınlanması, katil(ler)in yakalanması ve adaletin yerini bulması toplumsal bir talep.
Güvenlik güçleri üzerindeki beklenti ve baskı da büyük.
Basının bu dehşetengiz cinayetle ilgili haberlerine ilgi onların da ötesinde.
Bu ilgi, her türlü tuzağın kapısını aralayacak türden.
Gazeteciyi "sansasyonalizm" batağına çekecek her türlü unsur var burada. Cinayete adı karışanların kimlikleri, çevreleri, aile ortamları, akrabalarının iş alemindeki karanlık yönleri, kayboluş, aramalar, telefon ve SMS yazışmaları, cinayet saatlerindeki "hareket şeması", işleniş biçimi, soruşturmanın yürüme tarzı vs.
Bunların tümü "etikte sınır tanımayan gazeteci" için ağız sulandırıcı yönler.
Okurun "bilmesi gereken"i ona anlatmayı bir tarafa bırakıp, "okurun her türlü merakını gidermek", hatta "neyi merak ettiğini varsayarak okur duygularını gıdıklamak" yolunu seçenler, her zaman olduğu gibi, bildiklerini okudular.
Davranışların değişmesi giderek zorlaşıyor.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin, meslekten binlerce imza toplayan Hak ve Sorumluluklar Bildirgesi'nde yer alan şu önerileri her şeye rağmen hatırlatmakta yarar var:
"Sarsıcı durumlarda: Üzüntü, sıkıntı, tehlike, yıkım, felaket ya da şok halindeki insanlar söz konusu olduğunda gazetecinin olaya yaklaşımı ve araştırması insani olmalı ve gizliliklere uyularak duygu sömürüsünden kaçınılmalıdır."
"Suçlu yakınları: Gazeteci, sanıkların ve suçluların akrabalarını, yakınlarını, olayla ilgileri olmadıkça veya olayın doğru anlaşılması için gereği bulunmadıkça teşhir etmemelidir."
 
Başka ne diyor Baydar?..
Her satırı “ders” kokan şeyler yazıyor…
Lütfen okur musunuz?..