Şansal Büyüka, Toroğlu için bakın ne dedi?
Küfürsüz okuduğunuz zaman, o yazar arkadaşımızın fikirlerine katılmasanız da hiç olmazsa asabınız bozulmuyor...
ADNAN BERK
OKAN
Şansal Büyüka, Gazete HT Spor için "özel" yazdığı makalede Erman Toroğlu'nun adını anmadan bakın nasıl eleştiriyor eski ortağını:
"Hakaret etmeden de bu iş oluyor"...
Ve devamında şunları söylüyor Büyüka:
"Futbol ailesi olarak maalesef hakemle yatıp hakemle kalkıyoruz. Görüyoruz ki Sayın Markus Merk, hakemlere hakaret etmeden, kişilikleriyle oynamadan ve uluslararası tecrübesini konuşturarak değişik bir yorum ortaya koyuyor, mutluyuz"...
Şansal Büyüka'nın ağır başlı, sözünü sakınmayan ama hakaret etmeden her şeyi söyleyen tavrını izlemek için takılır kalırdım bazen Lig TV'de...
Ama ne mümkün...
Erman Toroğlu bir açardı ağzını, dinle dinleyebilirsen...
Hakemlere, kulüp başkanlarına, futbolculara ve bazen hızını alamayıp malzemecilere bile hakaret ederdi...
Benim yıllardır eleştirdiğim de işte bu kulak tırmalayıcı tarzdır...
Siyaset veya gündem konusunda yazan yazarlara, "küfürsüz de olur" mesajı göndermek...
Okurlardan biri "sen sanki çok mu temizsin?.. Bazen yazıların lâğım kokuyor" diyor...
Okurun o cümlesini okuyunca kendimden utandım...
Haklı olabilirdi...
Sadece küfürbazlara yönelik yazsam da bazen kendimi tutamayıp edep sınırını aşmışlığım mutlaka oluyordur...
Ama olmamalı...
Kaldı ki bu dönem benim ağzımın en "temiz"(!) olduğu süreç...
Hele benim geçmiş yazılarımı bir bilseniz...
Bundan 12-15 sene önce yazdıklarımı, ekranda söylediklerimi...
O gün yazdıklarımı okuduğumda, söylediklerimi dinlediğimde yüzüm kızarıyor...
Bir yazıya başlamadan önce çok öfkeliysem eski yazılarımdan birini çıkarıp okuyor, kendimi utandırdıktan sonra başlıyorum yazmaya...
Ama aha işte itiraf!...
Editör kardeşlerime her zaman söylediğim şu:
"Çocuklar ben yazmaya başladım mı hesap yapmam... Hiç hesapsız, hiç kitapsız, o anda aklımdan geçenleri yazarım... Efendi yazarlara karşı değilse de ağzı bozuklara karşı bazen ipin ucunu kaçırabilirim ama benim yazılarımı mutlaka okuyun ve ahlâki olmayan, küfür ve hakaret içeren kısımlar varsa mutlaka temizleyin... Gerekirse yazıyı olduğu gibi kaldırıp atın"...
Aslına bakarsanız bunları söylediğim için kendime sansür uygulanmasını istediğim bile ileri sürülebilir...
"Evet... Ben, bana sansür uygulanmasından yanayım..."
Bakın o ağzı bozuk, küfürbaz, hakaretten başka yazacak bir şeyleri olmayan yazarların makalelerine göreceksiniz...
Küfürleri çıkarıp atsanız da yazının içeriği değişmiyor...
Ama...
Küfürsüz okuduğunuz zaman, o yazar arkadaşımızın fikirlerine katılmasanız da hiç olmazsa asabınız bozulmuyor...
Şimdi gelin Şansal Büyüka'ya dönelim yine...
Hakemlere yönelik kullandığı ifadeleri nedeniyle Erman Toroğlu'nu nasıl uyardığını hatırlayın...
Buna rağmen Toroğlu'nun kafasını ve elindeki bageti sallayarak hakemlere yaptığı hakaretleri getirin gözünüzün önüne...
Sizi bilmem ama ben üç büyüklerin maçından sonra hemen NTV'ye dönüyorum Rıdvan'ı dinlemek için...
Ne küfür var, ne hakaret...
Sadece maçı konuşuyor ve yorumluyor...
Arada kapasitesinin yettiği kadar güzel espriler de yapıyor...
Bu arada aklıma gelmişken hatırlatayım:
Sevgili kardeşim Rıdvan'ın tek kusuru var...
"...yor" diye biten cümleleri aynen söylemesi...
Oysa sondaki "R" harfini yutmalı...
"....yo" diye bitirmeli cümlesini...
Örneğin:
"Volkan topa doğru yürüyor" demek yerine, "Volkan topa doğru yürüyo" diyecek işte bu kadar...
Çünkü birincisi "Yazı" dili, ikincisiyse "konuşma" dili...
Başka da hiç bir kusuru yok...
Peki ya Erman Toroğlu ve Ahmet Çakar ikilisi ne yapıyor?..
Ne yaptığını söyleyeceğim ama seviye düşer diye yazmıyorum...
Çünkü az önce eski yazılarımdan birini okuyup dersime çalıştım...
adnanberkokan@gmail.com
Şansal Büyüka, Gazete HT Spor için "özel" yazdığı makalede Erman Toroğlu'nun adını anmadan bakın nasıl eleştiriyor eski ortağını:
"Hakaret etmeden de bu iş oluyor"...
Ve devamında şunları söylüyor Büyüka:
"Futbol ailesi olarak maalesef hakemle yatıp hakemle kalkıyoruz. Görüyoruz ki Sayın Markus Merk, hakemlere hakaret etmeden, kişilikleriyle oynamadan ve uluslararası tecrübesini konuşturarak değişik bir yorum ortaya koyuyor, mutluyuz"...
Şansal Büyüka'nın ağır başlı, sözünü sakınmayan ama hakaret etmeden her şeyi söyleyen tavrını izlemek için takılır kalırdım bazen Lig TV'de...
Ama ne mümkün...
Erman Toroğlu bir açardı ağzını, dinle dinleyebilirsen...
Hakemlere, kulüp başkanlarına, futbolculara ve bazen hızını alamayıp malzemecilere bile hakaret ederdi...
Benim yıllardır eleştirdiğim de işte bu kulak tırmalayıcı tarzdır...
Siyaset veya gündem konusunda yazan yazarlara, "küfürsüz de olur" mesajı göndermek...
Okurlardan biri "sen sanki çok mu temizsin?.. Bazen yazıların lâğım kokuyor" diyor...
Okurun o cümlesini okuyunca kendimden utandım...
Haklı olabilirdi...
Sadece küfürbazlara yönelik yazsam da bazen kendimi tutamayıp edep sınırını aşmışlığım mutlaka oluyordur...
Ama olmamalı...
Kaldı ki bu dönem benim ağzımın en "temiz"(!) olduğu süreç...
Hele benim geçmiş yazılarımı bir bilseniz...
Bundan 12-15 sene önce yazdıklarımı, ekranda söylediklerimi...
O gün yazdıklarımı okuduğumda, söylediklerimi dinlediğimde yüzüm kızarıyor...
Bir yazıya başlamadan önce çok öfkeliysem eski yazılarımdan birini çıkarıp okuyor, kendimi utandırdıktan sonra başlıyorum yazmaya...
Ama aha işte itiraf!...
Editör kardeşlerime her zaman söylediğim şu:
"Çocuklar ben yazmaya başladım mı hesap yapmam... Hiç hesapsız, hiç kitapsız, o anda aklımdan geçenleri yazarım... Efendi yazarlara karşı değilse de ağzı bozuklara karşı bazen ipin ucunu kaçırabilirim ama benim yazılarımı mutlaka okuyun ve ahlâki olmayan, küfür ve hakaret içeren kısımlar varsa mutlaka temizleyin... Gerekirse yazıyı olduğu gibi kaldırıp atın"...
Aslına bakarsanız bunları söylediğim için kendime sansür uygulanmasını istediğim bile ileri sürülebilir...
"Evet... Ben, bana sansür uygulanmasından yanayım..."
Bakın o ağzı bozuk, küfürbaz, hakaretten başka yazacak bir şeyleri olmayan yazarların makalelerine göreceksiniz...
Küfürleri çıkarıp atsanız da yazının içeriği değişmiyor...
Ama...
Küfürsüz okuduğunuz zaman, o yazar arkadaşımızın fikirlerine katılmasanız da hiç olmazsa asabınız bozulmuyor...
Şimdi gelin Şansal Büyüka'ya dönelim yine...
Hakemlere yönelik kullandığı ifadeleri nedeniyle Erman Toroğlu'nu nasıl uyardığını hatırlayın...
Buna rağmen Toroğlu'nun kafasını ve elindeki bageti sallayarak hakemlere yaptığı hakaretleri getirin gözünüzün önüne...
Sizi bilmem ama ben üç büyüklerin maçından sonra hemen NTV'ye dönüyorum Rıdvan'ı dinlemek için...
Ne küfür var, ne hakaret...
Sadece maçı konuşuyor ve yorumluyor...
Arada kapasitesinin yettiği kadar güzel espriler de yapıyor...
Bu arada aklıma gelmişken hatırlatayım:
Sevgili kardeşim Rıdvan'ın tek kusuru var...
"...yor" diye biten cümleleri aynen söylemesi...
Oysa sondaki "R" harfini yutmalı...
"....yo" diye bitirmeli cümlesini...
Örneğin:
"Volkan topa doğru yürüyor" demek yerine, "Volkan topa doğru yürüyo" diyecek işte bu kadar...
Çünkü birincisi "Yazı" dili, ikincisiyse "konuşma" dili...
Başka da hiç bir kusuru yok...
Peki ya Erman Toroğlu ve Ahmet Çakar ikilisi ne yapıyor?..
Ne yaptığını söyleyeceğim ama seviye düşer diye yazmıyorum...
Çünkü az önce eski yazılarımdan birini okuyup dersime çalıştım...
adnanberkokan@gmail.com