'Sanat değil sanatçı muhafazakar olabilir'
Aydınlık gazetesinden Mehmet Bozkurt'a konuşan ünlü oyuncu Levent Üzümcü'den gündeme dair çarpıcı açıklamalar geldi..
GAZETECİLER.COM
Tiyatro oyuncusu Levent Üzümcü, son günlerin tartışılan konusu 'muhafazakar sanat' olur mu sorusuna sert yanıt verdi.
Aydınlık gazetesinden Mehmet Bozkurt'a konuşan Üzümcü, 'Bu kadar yanlışlığa, bu kadar çarpıklığa birilerinin birşey söylemesi lazım" dedi. Üzümcü, sanatçının fikri ve ideolojisi olmaz ezberini bozuyor. Ünlü oyuncu "ülkenin geleceğini düşünmeyen" meslektaşlarına ise kızıyor.
İşte Levent Üzümcü'nün Aydınlık gazetesinden Mehmet Bozkurt'la yaptığı o söyleşi:
Tiyatro oyuncusu Levent Üzümcü, son günlerin tartışılan konusu 'muhafazakar sanat' olur mu sorusuna sert yanıt verdi.
Aydınlık gazetesinden Mehmet Bozkurt'a konuşan Üzümcü, 'Bu kadar yanlışlığa, bu kadar çarpıklığa birilerinin birşey söylemesi lazım" dedi. Üzümcü, sanatçının fikri ve ideolojisi olmaz ezberini bozuyor. Ünlü oyuncu "ülkenin geleceğini düşünmeyen" meslektaşlarına ise kızıyor.
İşte Levent Üzümcü'nün Aydınlık gazetesinden Mehmet Bozkurt'la yaptığı o söyleşi:
Levent Üzümcü, bir tiyatro oyuncusu. Bir insan. Güleryüzlü,
neşeli, aynı zamanda sorgulayıcı. Kaygıları var. "Meşhur" olmayı
tırnak içinde bir mesele olarak görüyor. Kendisi pek anlatmıyor ama
iyi bir tiyatro eğitimi almış. Hem yurt içinde hem yurt dışında.
Onu sahnede, beyaz perdede, ekranda gördük. Levent Üzümcü'yü son
zamanlarda "sokakta" görüyoruz. "Bu kadar yanlışlığa, bu kadar
çarpıklığa birilerinin birşey söylemesi lazım" diyor.
Işıklandırılmış yolların değil, kendi el feneriyle aydınlattığı
yolun yolcusu o. Sözünü sakınmıyor. Ömür boyu sadece tiyatrocu
olarak kalmak istiyor. Ülkenin geleceğini düşünmeyen
meslektaşlarına ise kızgın. Sanatçının ideolojisi, fikri olmaz
ezberine karşı. Sosyalist bir aydın. Bu kadar cesur konuşursanız
sahneye çıkamazsınız, rol teklif edilmez diyecek oluyoruz, kızıyor.
"Benim tek kaygım halkın tiyatrodan uzak kalacak olması" diye yanıt
veriyor.
Yeni düzenleme eğer kabul edilirse Şehir Tiyatroları'nı
belediye bürokratları yönetecek. Tiyatrocular buna tepkili.
Taksim'de büyük bir yürüyüş yaptılar. Belki birçoğunu televizyonda
gördüğümüz için bu insanların bir derdi yok diye düşünebilirsiniz.
Levent Üzümcü'yle konuştuk. Öyle değil.
'Belediye otobüslerini tiyatrocu mu organize
ediyor'
"Neden sokaktasınız?" sorusuna Üzümcü'nün yanıtı net: "Beş
tane belediye bürokratına verdiğin zaman belediyenin yönetimini
daha demokratik olmuyor. Ne anlasın belediye bürokratı tiyatrodan.
Ben ne anlarım İSKİ'den! Belediye otobüslerini organize etmesi için
işin başına tiyatrocu mu koyuyorsun? Tiyatro bu ülkenin, halkın
tiyatrosu. Ben yedi liraya oyun oynuyorum orada. Ve utanmadan
diyorlar ki, 'parayı ben veriyorum, bana tiyatro yapacaksın'. Böyle
bir saçmalık ömrümde duymadım. Benim yaptığım tiyatro sana veya ona
oy atana göre yapılmaz ki! Tiyatronun değerleri evrenseldir, buna
göre tiyatro yapılır. Sen evrensel bir oyun yazdın da ben oynamadım
mı? Çıkmışlar muhafazakar sanattan bahsediyorlar."
Konu kendiliğinden açılıyor. Soruyoruz "Sanat muhafazakar
olabilir mi?" Soluk almadan anlatmaya devam ediyor: "Sanat
muhafazakar olamaz. Sanatçı muhafazakar olabilir. Neden yapılır
sanat? Hayata, sosyolojiye, ührevi dünyaya dair bir derdin vardır.
Oturur birşey yazarsın. O yazdığın şey kaç kişiyi ilgilendiriyor.
Yazı bulunduğundan beri insan sanat kuramları üretiyor, felsefe
yapıyor. Hiç gördün mü bir yerde 'muhafazakar sanat' diye bir sanat
tanımı."
'Yalan böyle olur'
'Tektipleştirme' son zamanlarda tartışılan bir kavram.
Tiyatrocuların yaşadığı sorunun bu olduğunu öğreniyoruz. Sanatın
kar amaçlı yapılamayacağını çeşitli örneklerle anlatıyor Üzümcü:
"Dünyanın kaç yerinde klasik müzik orkestralara kar etsin diye
vardır?" diye soruyor ve devam ediyor: "Toplumun yüzde ellisi,
altmışı klasik müzik konserine gitmiyor diye bu bir anda tu kaka
olamaz! İnsanlar bunun eğitimini alıyorsa, birileri bunun eğitimini
veriyorsa biryerlere tutunmak içindir. Bunlar insanın kendini ifade
etme biçimleridir. 'Mezhebin tek tip olacak, milliyetin tek tip
olacak' böyle birşey yok! Burası bir köprüdür. Bir ton ırk kalmış,
din, inanç gelmiş burada kalmış. Herşeyi tektip yapmaya çalışarak
demokrasi olmaz. Yalan böyle olur. Bunu söylemeye çalıştığında, tek
becerisi küfretmek olan insanlar sana küfretmeye başlıyor."
'Ne olduysa sosyalistlere olmuştur'
Tektipleştirmenin en somut örneği cezaevi. Herkes
tutuklanabilir diye bir algı oluştu. Beş yıldır cezaevinde yatan
aydınları görünce böyle algılanması haksız değil. Meydan kime
kaldı; Küfürbazlara. Artık herşeye küfrediliyor. Sanatçılar da bu
hışma uğradı. Levent Üzümcü bu durumu görüp sesini çıkarmayan
meslektaşlarına tepkili: "Çocuklara tecavüz edenler dışarıda,
katiller dışarıda, sırf bu görüşün mensubu olduğu için her türlü
düzenbazlığı yapanlar dışarıda... Onun dışında bakıyorsun
gazeteciler içeride, ordunun yüksek komutanları içeride... Ondan
sonra; 'Ulusalcı, orducu'. Ne alakası var! Ne orduculuğu kardeşim,
bu ordu darbe yaptığında bugünün siyasi erkinden kaç kişi, o
ordunun yaptığı anayasaya 'evet' oyu attı? Çıksınlar bunu
söylesinler. Hepsi 'evet' oyu attı. Birde onları yargılamaya
çalışıyorlar. Bu toplumda ne olduysa sosyalistlere olmuştur.
Doğruyu söyledikleri için. Kıvırmadıkları için. Kalkmışlar diyorlar
ki, 'Bu tiyatro oyuncularının hepsi sosyalist, komünist'. Hadi ya!
Küfürmüyüz hala biz? Bu arada, hiçbirimiz böyle bir genellemeye
tabi tutulamayız. Her görüşten arkadaşımız var aramızda. Yani artık
buramıza kadar geldi. Hiç kimse birşey söylemiyor. Al benim
meslektaşlarım. Kardeşim sen neden bu kadar tanınıyorsun? Bu halk
seni sevdiği için. Çık iki laf birşey söyle. 'Aman bu halk beni
sevmez, oyunuma gelmez, dizimi izlemez.' Çık birşey söyle, muzdarip
değil misiniz?"