Sanal dünyada yorumun suyu çıktı
web sitelerine yapılan niyette 'iyi' fakat uygulamada 'kötü' olan sallı-yorumculuğa kim dur diyecek?...
Zaman Gazetesi'nin usta
yazarı Ahmet Turan Alkan'dan web sitelerine olur-olmaz yorum
yapanlar için yeni bir kavramsallaştırma daha geldi:
Sallı-yorumculuk... Niyette 'iyi' ama uygulamada 'kötü' sonuçlar
veren duruma dikkat çeken Alkan'ın yazısı önemli noktalara işaret
ediyor:
- Bazı gazetelerin web sitelerindeki haberlerin altında, okuyucular
yorum yapsın diye sütun açılıyor. İyi bir fikir, kötü bir uygulama;
nitekim tez zamanda suyunu çıkarmayı başarabildik.
Bugün itibariyle manzara şudur: Bilgisayar başına oturan herkes,
sahte veya gerçek bir isimle haber altlarına "aklından geçen her
şeyi" yorum diye yayınlatabiliyor.
İyi para kötü parayı kovar; her hezeyanını yorum diye
çiziktiriveren yorumcular da, aklı başında okuyucuya galebe etmek
üzere. Gazetelerin web yöneticileri, tehlikenin farkında olmalı ki,
yorum sayfalarının altına miniminicik harflerle, "Bu sayfalarda yer
alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir; yazılanlardan
gazetemiz sorumlu değildir." diye bir not ekleme ihtiyacını
duyuyorlar.
Ee, bu kadarcık hukuk hilesi, üstte yazılan suç unsurlarından ötürü
gazeteyi sorumluluktan kurtarır mı; bu mesele internet hukukunun
boş böğrü gibi görünüyor. Yazar ve muhabirler, yazdıkları her
satırın fikri sorumluluğunu taşırken sahte isimle aklına geleni
"sallayan" bazı okuyucuların işleyebileceği cürümleri kim
göğüsleyecek?
Siz şimdi örnek istersiniz; hay hay! Vatan Gazetesi'nin web
sitesinde dün yayınlanan, "İşte Yargıtay'ın 34 Yeni Üyesi" başlıklı
haberin altındaki yorumlardan bazılarını, -imlâsına çekidüzen
vererek- takdirlerinize sunuyorum; buyrunuz:
"Nihayet iktidar sonrası kendilerini yargılayacak kadroyu
kurdular-Latif Şener. Hepsi AKP'nin adamları, vatan elden gidiyor
ve gitti -Atilla Şahin. AKP ve Tayyip kendi yandaş yargısını
kuvvetlendiriyor. Geldikleri gibi gidecekler- Kaan Han. Kurumlar
imam dönmesi hatiplilerle doldu; bunlar da onlardan mı? Ercan Ocak.
Anlaşıldığı kadarıyla AKP Yargıtay'da partizanlarını atayabilmeyi
başarmış, bir kaleye daha girilmiş- Güven Özer. Yargıyı ele geçirme
hedeflerine adım adım yaklaşıyorlar- Fikri Hür. Güle güle yargı,
güle güle. Allahtan elimizde TSK var. Sakın bunu duymasınlar şimdi
oraya da el atarlar- Osman Karadeniz. Yakında çocukları avukat
olarak Ankara'da büro açar- Akif Tütüncü. Yargıyı ve TSK'yı
Fethullahçı ayak takımından korumalıyız; ülkemizi uçuruma
götürüyorlar- Ateş Demirtürk. Nice 27 Mayıslara!-Lavgar Üsüünn.
Denizfeneri Davasını yıllardır bekleten savcılar hakimler hepsi
Yargıtay'a doluşmuş. Geleceğimiz hiç parlak değil- Fidel Castro.
Şimdiye kadar neredeydin, neler peşindeydin, istediğin yerine
getirildi mi Sadullah- Deniz Gezen. Pazarlıkta anlaştılar demek ki;
Adalet Bakanlığı müfettişleri olduğuna göre- Sayder Sayder. Seçimi
günlerce geciktiren bakan ve müsteşarının tüm gayretleri ne netice
verdi bilemiyoruz; ümidim Atatürkçü-demokrat-hak hukuktan yana
atanmalar!- Muzaffer Yeltekin. Seçilenlere bakıyorum ve bundan
sonraki kararlar kanun kitabından değil, Kuran-ı Kerim'den okunarak
verilecek galiba- Ali Narlı." (Kaynak:
http://www12.vatanim.com.tr/member/yorumlistesi.asp?
Newsid=282475)
Benim şahsi kanaatime göre bu yorumların hemen hepsinde, yeni
Yargıtay üyelerini -ki hiçbirini tanımam- peşinen töhmet altında
bırakan ağır ithamlar var. Yargıtay üyelerinden birisi, "Kimse
benim hakkımda böyle itham ve imada bulunamaz" diyerek hak aramaya
kalkışırsa kiminle muhatap olacak? Vatan Gazetesi, "Bana ne; ben
sorumlu değilim" diyor çünkü. E, editörlük nerede; hâkimlerin
haysiyeti, 'sallı-yorum'cuların insafına mı kalmıştır yani?
Bu iyiniyetli fakat kötü uygulamaya çekidüzen vermekten başka çare
yok. Böyle lâubalilik olmaz. Muhalefetin de, hükümete dirsek
çakmanın da yolu yordamı, edebi, hukuku var...