Sana ne be Mustafa!.. Onların günahlarıyla sen mi yanacaksın?..
Yahu Mustafa; sana ne?.. Günahsa da onlara; sevapsa da onlara?.. Senin adına mı günaha giriyorlar yani?..
ADNAN BERK
OKAN
Sevgili Mustafa (Mutlu)…
Bilirim ki Medyamızdaki “en dürüst” yazarlardan
birisin…
Bilirim ki sen de samimi inançların gereği karşısın
Başörtüsü ya da türbana…
Bilirim ki yazdıkların, “ben de medyada bir taraf kapayım
kendime de bertaraf olmayayım” gibi seviyesiz bir hesabın
içinde değilsin…
Bilirim ki cumhuriyetin ve laikliğin ciddi tehlike altında olduğu
konusunda da içtenlikli kuşku ve korkuların var…
Ama Mustafa…
Bir insan, “ben inancım gereği bu başörtüsünü
takıyorum” diyorsa sana ne?..
Sen “dini inanç ölçer” barometre misin?..
Yoksa insanların dini inançlarındaki samimiyeti gözlerinden okuyan
bir medyum mu?..
Ya da senin “türban”; takanların ve
destekleyenlerin ise ısrarla “başörtüsü” dedikleri
kumaşın örtünme biçimi mahkeme kararıyla “siyasi
simge” olarak tescillendi de haberimiz mi yok?..
Yapma be Mustafa…
Sen ehli vicdan bir kardeşsin…
Sen ehli namus, adam gibi adamsın…
Sen durduğun tarafın gereğini değil, aklından geçenlerin gereğini
yaparsın…
Ama…
Unutma...
Karşı geldiğin...
Üniversitede eğitim görerek daha toplumsal olmalarının başlarına
örttükleri bir kumaş yüzünden engellenmesini istediğin o genç
kızlarımız da en az senin kadar ehli vicdan…
En az senin kadar ehli namus…
En az senin kadar samimi, düşünce ve inançlarında…
Star gazetesinin türbanlı yazarı Esra
Elönü'nün, Teke Tek’e konuk olduğunda
izleyicilerden gelen bir soru üzerine hayli zor durumda kaldığını
yazıyorsun...
Sana göre öyledir be Mustafa…
Kaldı ki…
Öyle bir hükme varabilmen için bir de Esra’yı
sevenlere sormalıydın...
Eminim onlar senin iddianın tam tersini söyleyeceklerdi...
Zaman bile izafi Mustafa…
Zaman bile izafi…
Takdir veya eleştirinin tek taraflı “mutlak doğru”
olması mümkün mü?..
Sevgili Mustafa;
“Toplumcu anlayış” biteli yıllar oldu…
Artık “Toplum” yok, “Birey”
var…
Eski Sovyetlerde bile böyle...
Dinlerde de öyle…
Hiç kimse bir başkasının günahından dolayı cezalandırılmayacağı
gibi, hiç kimse bir başkasının sevabıyla ödüllendirilmez de..
Bu nedenle; Esra’nın “Bu mesele benimle Allah
arasındadır, ben böyle olmayı seviyorum. Genç arkadaşlar da örnek
alsınlar demiyorum” deyişine itiraz etmek yerine
“anlayış” göstermeliydin…
Değerli kardeşim;
“Türban ve tesettür aracılığıyla dini değerlerimiz
üzerinden oynanan siyasi oyunu sergilemek” amacında
olduğunu söylemen senin gibi insaf, izan ve
vicdan sahibi birini bile inandırıcı
kılmıyor...
Çünkü…
İnsanların inançlarıyla alay ediyor, demir kasaya kilitlenmiş
bir önyargıyla insanların dini inançlarında
“samimiyetsiz” olduklarını iddia ediyorsun…
İyi ama Mustafa!..
Senin o insanlardan daha samimi olduğuna dair elinde bir mahkeme
kararı mı var?..
Bak Mustafa…
Gerçek bir demokrat…
Gerçek bir Sosyalist insanların ne giyimiyle
ilgilenir, ne kuşamıyla, ne de yaşamıyla…
Gerçek Sosyalist herkes için
özgürlük ister…
Buna nasıl giyineceklerine kendi özgür iradeleriyle karar veren
kadınlar da dâhildir elbette…
Sevgili kardeşim;
Yazının bir yerinde şöyle diyorsun:
“Bu kadınlar başlarını örtüyor; ama... Öte yandan bir kadının kendisini güzel göstermek için yapması gereken hiçbir şeyi kendilerinden esirgemiyorlar... Kaşlarını aldırıyor, makyajın en cesurunu yapıyor, dar pantolonlar ve bluzlar giyiyorlar...
Haaa... Unutmamak lazım... Elbette çantalarından ‘helal parfüm’leri eksik etmiyorlar! Dini kurallara ne kadar uyduklarını göstermek için bu parfüm şişelerini buldukları her fırsatta arkadaşlarına gösteriyorlar!”
Yahu Mustafa; sana ne?..
Günahsa da onlara; sevapsa da onlara?..
Senin adına mı günaha giriyorlar yani?..
Onların günahlarıyla sen mi yanacaksın ahirette?..
Senin paranı mı harcıyorlar?..
Devletten çaldıkları paraları mı har vurup harman savuruyorlar?
Eğer israfsa yaptıkları...
Eğer kendi kazandıklarını değil eşlerinin verdiğini harcıyorlarsa...
Sana hesap verecek değiller ya…
Davranışlarının ve yaşam tarzlarının sana ne zararı var?..
Klavyen mi kırılıyor onlar öyle giyindikleri ve süslendikleri için?..
Yazma özgürlüğün mü kısıtlanıyor?..
Fırıncılar sana ekmek mi vermiyor?..
Geç bunları Mustafa geç bunları…
Bırak herkes dilediği gibi giyinsin, dilediği gibi yaşasın…
Unutma…
Her koyun kendi bacağından asılır…
Bu arada unutmadan Mustafa…
Bu köşede en çok eleştirilen haber kanallarından biridir HaberTürk ve yönetimi…
Ama…
Aynı zamanda “çok sesliliğe” en çok destek veren kanallardan biri de yine aynı HaberTürk’tür…
Ve…
Biz bu konuda da hakkını veririz o kanalı yönetenlerin…
Ama sen çok ayıp ediyor ve HaberTürk’te ekrana çıkanlar için “Dinci ve liboş tayfası” yaftasını yapıştırıveriyorsun…
Haksızlık bu Mustafa!..
Ne yani?...
HaberTürk ekranında, türban – başörtüsü takanlara ağızlarından tükürükler saçarak hakaret edenler de mi Liboş ya da Dinci?..
Yoksa sen demokrasiyi ve adaleti seversin ama senin taraf lehine karar verilir, senin taraf lehine konuşulursa mı?..
İyi ama Mustafa...
O zaman senin yıllardır dillere pelesenk olmuş, “CHP demokrasiyi sever, CHP kazanırsa” sloganının mucidinden ne farkın var?..
adnanberkokan@gmail.com