Şamil Tayyar'ın davası aslında kime ait?

Şamil Tayyar'ın başı mahkemelerle dertte. Ama bu sorun sadece Tayyar'a mı ait yoksa bir ifade özgürlüğü sorunu mu?

GAZETECİLER.COM - Biliyorsunuzdur Şamil Tayyar bu günlerde çok dertli. Başı mahkemelerle dertte olan Tayyar bugün ilginç bir istatistik vererek sorunun sadece kendisiyle ilgili olmadığını söylemiş. Sorun Tayyar'a kafayı takan bir grup savcı değil. Ki bizce de keşke öyle olsaydı. Çünkü çözümü çok daha kolay olurdu. Tayyar sorunu basın ve ifade özgürlüğü sorunu olarak ele almış. Haklı kaygılarını gündeme

"‘Abi kendine dikkat et’

Cumartesi günü Bugün Gazetesi Ankara Temsilcisi Adem Yavuz Arslan aradı: “Abi, kendine dikkat et, avukatlarınla yeniden görüş, sana da operasyon yapabilirler.”

Şaşırdım, ne operasyonu?

Konuşunca anladım. Ergenekon sanığı Levent Ersöz’ün açtığı bir davada ifade vermeye gitmediği için aranıyormuş, Bolu’da Jandarma 9 saat gözaltında tutmuş. Haftada 5 gün TV programı yapan, yeri yurdu belli bir gazetecinin, üstelik haberdar olmadığı bir tebligattan dolayı gözaltına alınması, inanılır gibi değildir.

Malum, daha önce de jandarma, güya mahkeme tebligatı için

sanki gündüzler çuvala girmiş gibi Ümitköy’deki evimi gece basmıştı. O gün tesadüfen TV programı için İstanbul’a gitmem nedeniyle, operasyondan kıl payı kurtulmuştum.

Sevgili Adem, kendi derdini unutmuş, jandarmadan yakayı kurtarır kurtarmaz, beni uyarma ihtiyacı duymuş. Öncelikle çok geçmiş olsun, bizi düşündüğü için de sağolsun.

Maalesef, herkes kartlarını açtı, oyun oynuyor. Dün Zaman Gazetesi’nde ayrıntılı olarak yayınlanan Ergenekon davaları, aslında her şeyi

anlatıyor.

Adalet Bakanlığı’nın Nisan ayı itibariyle hazırladığı verilere göre; Ergenekon yazılarına 2 bin 407 soruşturma açılmış. Bunların yüzde 90’ı davaya dönüştürülmüş. Maşallah savcılarımız, geleni geri çevirmiyor.

Bu rakamın 3 bine yaklaştığını düşünüyorum. Çünkü, aradan geçen 5 ayda çok sayıda soruşturma ve dava açıldı.

Bu davaların önemli kısmı sonuçlanmadığı için sorunun boyutları pek anlaşılmıyor.

1 yıl içinde önemli kısmı sonuçlanır. Ceza alan gazeteci sayısı arttıkça, soruna kişisel değil ifade ve basın özgürlüğü açısından bakma kaygısı daha ön plana çıkacaktır.

Susurluk sürecinde iddiaların üzerine gidenleri kahraman ilan edenlerin, bugün Ergenekon’u deşifre edenleri mahkeme kapılarında süründürmek istemesi, ibret vericidir.

Unutulmasın, hakikat, her zaman kazanır. Hakikatlerin böylesine kötü bir huyu vardır."