Şamil Tayyar'ı da zıvanadan çıkardılar!

Şamil Tayyar'ın canı çok yanmış! Neredeyse zıvanadan çıkmış ve çatmadık kimse bırakmamış bugünkü yazısında.

GAZETECİLER.COM
Şamil Tayyar'ın bugünkü yazısında:

Tehdit, hakaret, gözdağı, kısacası herşey var ...

Kendi ekseni etrafında dönerek herkese çakmış!
Makale başlığını da 'Hadi çözün şifreleri' yapmış...
Gerçekten de çözülmesi zor (karışık) şifreler var...
 
Biz bir kaçını çözdük...
Onları sizinle paylaşacağız.

Ama sırasıyla...

Önce Tayyar'ın bu duruma gelmesinin sebebini söyleyelim; yaşadığı 'hukuki' sorunlar ve uğradığı ihanetler.

Aslında haksız da değil Tayyar...

Üç yeni mahkeme tebligatı gelmiş eline...
Savcılar davayı açmış, mahkemeye vermiş ve yine ifadesine gerek duyulmamış!
E durum böyle olunca Tayyar'a da 'inceldiği yerden kopsun' demek düşmüş ama işin suyu çıkınca da okurlarının uyarılarını dikkate almayı düşünmüş.

''Çiçek böcek ya da hayvanlar alemi'ni mi yazsam acaba,'' diye sorgular olmuş.

Ama bunun da pek fayda etmeyeceğinin farkında.
Neden mi?
Çünkü, yıllar önce çevreci Ediz Hun ile Mustafa Taşar arasındaki "ayı" tartışmasını yazdığında da tazminat ödemek zorunda kalmış.
Mevzu 'ayı' olunca aklına bir fıkra gelmiş.
Bu fıkranın hedefi kimse onu alenen tehdit etmiş!

"Peki, ayılı bir fıkra tazminat konusu olur mu? Denemeden bilinmez.
Kötü bir avcı, karavana atışın sonunda ayının tecavüzüne uğramış. Ertesi gün aynı avcı, aynı ayıya nişan alıp yine karavana çekince mukadderattan kaçamamış. Birkaç defa hadise tekrarlanmış. Sonunda ayı dayanamamış, avcıya demiş ki ; “Sen avcı değilsin...”
Devamını, bilen bilmeyene anlatsın.
Nerden çıktı diyeceksiniz? Kendini avcı sanan biri büyük coşkuyla şahsımı hedef alan karavana atışlar yapıyor ya aklıma geldi.
Ama risk oranı yine de fazla."

Bu fıkrayı sizinle paylaştık ama Şamil Tayyar'ın bahsettiği 'avcı'nın kim olduğunu biz çözemedik doğrusu.
O avcı kendini biliyorsa ve şu okuduğu fıkradan bir anlam çıkardıysa, kendini korumasını tavsiye ederiz.
Çünkü, Şamil Tayyar'ın öfkesi dinecek gibi değil.

Neyse biz diğer şifreleri çözmeye devam edelim.
Tayyar bu yaşadığı sorunlar nedeniyle baba mesleğine (kasap) dönmeyi bile düşünmüş.
Kalemini çok iyi kullandığını ama eskisi gibi 'bıçak kullanma kabiliyeti' olmadığı için de 'baba mesleği'nin de artık yapılacak gibi olmadığını belirtmiş.

E konu baba mesleği olan kasaplıktan açılınca sakatatlara dalmış bu kez Tayyar...
İşte burada hedef tahtasına Ahmet Hakan'ı yerleştirmiş!
Ve başlamış çakmaya:

"Her Antepli cartlak kebabını keyifle yer, ama ben sakatattan nefret ederim. Küçükken çok zayıf olduğum için biraz kanlanalım diye her sabah az pişmiş dalak yedirdiler. Onun içindir, dalak deyince tüylerim diken diken olur.
Bilin ki, dalaksız nefretimin bununla ilgisi yoktur. Müsebbipleri Akif Beki, Ahmet Kekeç ve Sevilay Yükselir’dir."

Sonra sıra kime mi gelmiş?
Kurtlar Vadisi yapımsıcı Pana Film ve TRT'ye...
Aralarındaki polemiği bilmeyeniniz yoktur heralde.
Vadi ve TRT'yi 'çakal'lıkla itham etmiş.
Pana Film'e de yeni bir film tavsiyesinde bulunmuş.
Adı da: Çakallar Vadisi
Sonrasında da başlamış yine döktürmeye...

"Samimi olmak gerekir, çakaldan çakmam. O konuda Akif Beki’nin derin bilgisine şapka çıkartırım.
Bu arada Kurtlar Vadisi’nin yapımcı şirketi PANA, Çakallar Vadisi’ni vizyona sokarsa, memlekete hizmet etmiş olur. Arzu ederlerse, TRT’den veya Çakır Çiftliği’nden lojistik destek alabilirler.
Bu cümleleri okuyunca sakın ola, “beni kastetti” deyip kimse başını göstermesin. Hani, iki hırsız işi tamamlayıp tam evden çıkmak isterken ev sahibi uyanmış, “yakaladım seni şerefsiz” diye bağırmış ya, o fıkradaki gibi...
Hırsızlardan biri, diğerine dönüp şöyle demiş: “Beni tanıdı, sen kaç..."

Bu kadarla da kalmamış Şamil Tayyar'ın şifreleri.
Ayı'dan girmiş meseleye 'sütçü'den çıkmış.
Makalesinin sonunu da 'Hadi, çözün şifreleri' diyerek bitirmiş.
Biz çözdüklerimizi size aktardık...
Devamını merak edeni de Şamil Tayyar'ın yönledirelim dedik.
Hadi size kolay gelsin...