Şamil Tayyar; bu ne yaman çelişki be annem!..
Anayasal hak ve özgürlük ihlalleriyle ilgili davalarda getirilen bireysel başvuru hakkı
Siyasi yandaşlık bir felâkettir...
İnsanı kıvır kıvır kıvrandırır...
Aslında yandaşlık ettiklerinin doğru yapmadıklarını varsa, bilginle, yoksa sezgilerinle bilirsin ama işin "evet, haklısın" demek olduğu için mecbur kalırsın destek vermeye...
Bu ayıptan kurtulalım |
Meclis gündeminde çok önemli bir
yasa tasarısı var. Bu tasarıyla Anayasa Mahkemesi’nin görev ve
yetkileri yeniden belirleniyor. İlk bakışta bu tasarı sade vatandaş
için çok anlamlı gözükmeyebilir. Uygulamada daha iyi
anlaşılacaktır; Anayasal hak ve özgürlük ihlalleriyle ilgili
davalarda getirilen bireysel başvuru hakkı, devrim
niteliğindedir. Şamil Tayyar'ın makalesinin tamamını |
Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı da işte öyle bir konu...
Dünyanın "gelişmiş demokratik" hiç bir ülkesinde böyle bir uygulama yok...
Ya nerelerde var?..
Köhne sovyet İmparatorluğunun sözde demokratik özde despot zayıf ülkelerinde...
Meselâ; Macaristan, Rusya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya, Makedonya, Hırvatistan...
Melihat Gülses dururken, pavyon şarkıcısını örnek almak gibi bir şey...
Bu ülke isimlerini de ben vermiyorum...
Çok matahmış gibi Şamil Tayyar yazıyor...
O da Adalet Bakanı Sadullah Ergin'den almış...
Ve bir mutlu, bir mutlu Tayyar...
Anayasa Mahkemesi "Süper Yetkili Temyiz Mahkemesi" oldu diye havalarda uçuyor..
Oysa madalyonun öbür yüzünü bilmiyor, görmüyor...
Madalyonun o yüzünü de yine aynı gazetede başyazarı Prof. Mehmet Altan anlatıyor...
Ve şöyle diyor:
Bu tasarı, insan hakkı ihlaline maruz kalanların
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuru yapmasını
zorlaştırıyor...
Turgut Özal’ın hakları sürekli gasp edilen Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlarına “hak ve hukuk” arama konusundaki bu en
etkili ve önemli armağanı neredeyse fiilen işe yaramaz hale
gelecek...
Çünkü...
Bundan böyle kimse Anayasa Mahkemesi’ne başvuru
yapmadan AİHM’e gidemeyecek.
AİHM’e başvuru yapılabilmesi için de diğer hukuk
yollarının tamamen tüketilmesi gerecek.
Kısacası yasa tasarısı kanunlaşır ise AİHM’e
başvurular, sürenin çok uzaması nedeniyle çıkmaz ayın son
perşembesine kalacak...
Neymiş efendim?..
Madalyonun öbür yüzünde tam da bir felâket varmış...
Tabii bakma özgürlüğü olana...
Ve görme yeteneği sahiplerine...
Dedim ya...
"Özgür ve bağımsız" yazar olmak çok kolay...
İnandığın her şeyi yazarsın...
Siyasi yandaşlık ise zor zenaat!..
Hükümet ne isterse yazmak zorundasın...
Hele bir de hükümet seni bir yerlerinden yakalamış ve 500 sene
hapis cezası ile yargılatıyorsa felâkettir...
Yani sevgili Tayyar;
Eskilerin "Erine göre bağla başını teencerene göre kaynat
aşını" dönemi çoook eskilerde kaldı...
Ne yap et, bugüne gel...