Salih Tuna'dan Yılmaz Özdil ve Bekir Coşkun'a yazı önerisi

Yılmaz Özdil veya Bekir Coşkun söz konusu yalan haberden şöyle bir mizah çalışması içine girebilirler: “Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan bu sabah Konya havaalanında Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a hakaretten gözaltına alındı…” diyerek

Dün medya kulislerine bomba gibi düşen ve kısa sürede yalanlanan Rasim Ozan Kütahyalı 'Cumhurbaşkanı'na hakaretten gözaltına alındı haberi bugün Yeni Şafak yazarı Salih Tuna'nın da köşesindeydi.

Tuna, Kütahyalı'nın gözaltına alındığı ve Adalet Bakanı'nı arayıp serbest kaldığı iddialarını Yılmaz Özdil veya Bekir Coşkun söz konusu yalan haberden şöyle bir mizah çalışması içine girebilirler: “Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan bu sabah Konya havaalanında Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a hakaretten gözaltına alındı… diyerek yorumladı.

İşte Tuna'nın yazısından dikkat çeken satırlar:
 
Dün şu haberi yapmışlar: “Rasim Ozan Kütahyalı'ya 'Cumhurbaşkanı'na hakaretten gözaltı

Nasıl da ciddi pozlara yatmışlar, canlarım benim.

Haberi okuyalım. Mümkünse, Orhan Bursalı da okusun. Köşe yazdığı gazetenin paralelci algı operatörlerinin nasıl “hizmetçiliğine” soyunduğunu ola ki fehmeder.

Haber şöyle: “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yakınlığı ile bilinen Sabah yazarı Rasim Ozan Kütahyalı'nın geçtiğimiz hafta Konya havalimanında polis tarafından gözaltına alındığı ortaya çıktı…

Peki nasıl kurtulmuş gözaltından?

Aynı gazeteden okuyalım: “Rasim Ozan Kütahyalı'nın gözaltına alındığı sırada kendisini bu durumdan kurtarması için Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ı aradığı iddia edildi…

Nasıl?

Bir taşla kuş sürüsü değil mi?

Sayın Cumhurbaşkanımız hem adı “yandaşa” çıkmış Rasim Ozan'a bile tahammül edemeyecek kadar diktatör, hem de kendisine yapılan hakareti bile işine geldiğinde görmezlikten gelecek (bir telefon marifetiyle yok sayacak) kadar adaletsiz…

Diyeceksiniz ki, bu saçmalığın müşterisi var mı?

Olmaz olur mu?

Erdoğan karşıtlığıyla malul hale getirildikleri için gerçeklerle tümüyle irtibatları kesilmiş bir yığın insan var memlekette.

Bundan olsa gerek, Rasim Ozan Kütahyalı da Sabah.com. tr'ye naçar bir açıklama yapmış: “Hayatımda çok komik olay yaşadım ama bundan daha absürt ve komiğini yaşamadım (…) Haberde Cumhurbaşkanı'na yakınlığı ile bilinen Rasim Ozan deyip ardından Cumhurbaşkanı'na hakaretten gözaltına alındığımı söylüyorlar. Tam anlamıyla komedi (…) İşin aslı şudur... Geçen hafta bizim Ahmet Çakar ve Abdülkerim Durmaz ile bir konferans için Konya'ya gittik. Diyarbakır Cezaevi'nde insanlara dışkı yedirdiği ve türlü korkunç işkenceler yaptığı binlerce tanığın ifadesiyle belgelenmiş bir işkenceciye işkenceci dediğim için oğlu benden şikayetçi olmuş ve ben de ihmal edip ifadeye gitmemişim. Onun ifadesini Konya'da verdim. Ahmet Çakar da olayın her anında benimle birlikteydi. Gözaltına falan da alınmadım. Olay budur...

Gelgelelim, yalancıların müşterisi ve hatta müptelası olanlar bu “gerçeği” de duymak istemeyecek, yok sayacaklardır.

Tıpkı, Marmara Üniversitesi'nin eski yeni rektörlerinin beyanlarına ve YSK'nın gönderdiği noter onaylı diplomaya rağmen utanmazca sürdürdükleri gibi.

Dolayısıyla…

Yılmaz Özdil veya Bekir Coşkun söz konusu yalan haberden şöyle bir mizah çalışması içine girebilirler: “Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan bu sabah Konya havaalanında Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a hakaretten gözaltına alındı…

Devamı mizah kurgusu içinde gayet kolay: “Artık kendisine bile tahammülü kalmadı.

Hiç merak etmesinler bir yığın şebelek de yalanlarına yumulacaklardır.

Bu denli vahim bir patolojik vakıayla karşı karşıyayız. Nasıl düzelirler, çaresi var mıdır bunun, doğrusu bilemiyorum.

Artık sadece yalan dolanla iş görüyorlar. Ne tuhaf, mülâanecilerin karakteristik özelliği de budur.

Ondan sonra da efendim biz paralelci değiliz, diyorlar.

Kardeşim bin defa söyledim: Paralecilerin ürettikleri malzemeleri (yalanları) afiyetle tüketerek gönüllü propagandistlerine dönüştükten sonra ayrıca mülâane yapmanız, maklube yemeniz, şakirt olmanız falan gerekmez.