Salih Tuna

Yeni Şafak

GAZETECİLER.COM- 

Salih Tuna edebiyatçılığıyla tebarüz etmesi gerekirken siyasi yazılarıyla dikkat çekti önceleri…
Daha doğrusu…
Siyasal iktidara müzmin muhalif olarak atanmış kimi küfürbazların hücumsavarı
gibiydi…
İktidarın zırhydı yani…
Ve haliyle…
“Etki – Tepki” kuralı işledi…
Hayranları kadar nefret edenleri de oluştu…
Siyasi tepki yazılarıyla nefret edenleri tahrik etti…
Hayranlarını daha çok bağladı kendisine…
Ama…
En son…
Ak Partili gençleri eleştirmek yerine onlara “haksızlık” edince…
Hayran kitlesi bile bu defa itiraz etti…

Gelelim bugüne…
Bugün Yeni Şafak’ta nefis bir yazısı yayımlandı…
Suriye'nin Halep kentindeki hava bombardımanında ailesini kaybeden 5 yaşındaki Ümran Dakneş'in ambulans koltuğundaki fotoğrafıydı anlattığı...
“Ağlamadan okuyabilene aşk olsun” tadında bir yazı…

“Günün Yazarı” seçilmeyi hak eden bir yazı…
Ve biz de öyle yaptık…
Salih Tuna’yı “Günün Köşe Yazarı” seçtik…

Salih Tuna’nın o mükemmel yazısı aşağıda…

Selahattin Yusuf kardeşimiz geçen gün “Salih Tuna da böyle bir şeylerden
bahsediyordu işte…" dedi tweet marifetiyle.
“Böyle bir şeylerden" için misal olarak da o fotoğrafı paylaştı.
O fotoğraf…
Suriye'nin Halep kentindeki hava bombardımanında ailesini kaybeden 5 yaşındaki
Ümran Dakneş'in ambulans koltuğundaki fotoğrafıydı.
Enkaz altından kurtarılan Ümran'ın gözlerinin altında kandan coğrafyalar
oluşmuştu.
Hiç ağlamamış, hiç panik yapmamış, hiç konuşmamıştı.
Bir ara eliyle yüzündeki kanları tutmuş; elindeki kanı görmüş ama zerre
iplememişti.
Zalimlerin yüzüne sıvatır gibi kana bulanan elini ambulansın turuncu koltuğuna
silmişti sadece.
Ve sonra, bir fotoğraf gibi hiç kıpırdamadan bakmaya koyulmuştu…
Dünyanın tüm bakışlarından daha yoğun ve kesintisiz bir bakıştı bu!
Sanki…
Kabil'in Habil'i katlettiğinden beri insanların yaptıkları tüm kötülükleri görmüş
geçirmiş gibiydi.
Sanki hepinizi gördüm, der gibiydi.
Müthişti.
Zaten söz konusu anın ifadesi mesabesindeki o fotoğraf da tüm dünyayı sarstı.
CNN INT. spikeri bile gözyaşlarını tutamadı.
Suriye'deki zulmü tek kareyle tüm dünyaya anlatan bu fotoğraf gibi 15 Temmuz'u
da tüm dünyaya anlatmamız lazım.
Ama fotoğrafla ama belgeselle ama şiirle (evet şiirle; mesela, Mahmut Derviş,
“ölümü seviyorlar benim" diyerek tüm dünyanın dikkatini Filistin'e çekmemiş
miydi?) ama sembol ve işaretle ama marşla ama sloganla ama sinemayla ama
resimle, ila ahir.
Hatta mümkünse hepsiyle…