Salih Tuna kazandı çünkü...

Sözün namusu işte budur! Salih Tuna gözünün gördüğü vicdanının reddettiğini yazmış.

Yeni Şafak'tan Salih Tuna lafını ne eğmiş ne bükmüş...
"İçinden geldiğim camiayı tanımakta zorluk çekiyorum" diyerek samimi bir itirafla başlamış...
Ardından 'vicdan aynasından' sözdüklerini orta yere dökmüş:

*"İslamcı" arkadaşlarımız meğer kallavi muhafazakarlarmış.
*"Takva" zannettiğimiz o halleri de yoksulluktan ibaretmiş.
*Parayı pulu bulduklarında anında "Vınnn Şinasi" oldular.
*Elde ettikleri "değerlerin" (mal mülk, şan şöhret) sürgit "muhafızı" olmamızı istiyorlar.

*Ceffelkalem döktürmemizi, majestelerinin yazarları gibi her daim "methiyeler" dercetmemizi bekliyorlar.
*"Muhalefet şerhi" babından üç beş aykırı kelam etsek şappadak kaşlarını çatıyorlar."

*"Nefs muhasebesine" bile tahammülleri kalmadı."

Daha neler neler...
Öyle bir dökmüş ki içindekileri 'samimi', 'vicdanlı', 'ahlaklı'...
O 'lafın namusuna' uymuş...
Kim kızarsa kızsın Salih Tuna...
Gözün bunları mı gördü?
Vicdanın yanlış mı dedi?
"Sözün namusuna sadık" kalmışsın ya... 
Alkışı hak eden sen olsun Salih Tuna!..