Salih Tuna canlı yayında stüdyoyu neden terk etti!

Canlı yayında Neval Sevindi ile yaşadığı polemik sonucu programı terk eden Salih Tuna perde arkasında yaşananları anlattı...

GAZETECİLER.COM
Habertürk ekranlarında Neval Sevindi ile girdiği polemik sonucunda canlı oturumu terk eden Yeni Şafak gazetesi yazarı Salih Tuna bugünkü köşesinde programda olan biteni anlattı, yayını neden terk ettiğini izah etti.

KARŞIMIZDA MEMUR KILINMIŞ BİR DON KİŞOT VARDI

Televizyon tecrübesi hayli geniş olan Salih tuna, Ulusal Kanal ve Halk TV gibi hükümeti cepheden karşısına alan kanallarda bile yayınlara katıldığını ve bir sorun yaşamadığını vurguladı. Habertürk'te yaşananların sorunmlusunun Neval Sevindi olduğunu savunan Salih Tuna "Karşımızda insanlarla konuşmaya değil gazeteyle savaşmaya memur kılınmış bir Don Kişot vardı." dedi.

İşte Tuna'nın yazısındaki ilgili bölüm:

Habertürk televizyonunda, geçtiğimiz cumartesi günü, daimi katılımcılarından olduğum bir programı canlı yayında terk ettim.

Söz konusu programın moderatörü Diden Yılmaz'dı; fakirin dışındaki daimi katılımcıları da şunlardı: Şükran Soner (Cumhuriyet gazetesi yazarı) Nazif Okumuş (MHP eski milletvekili ama hemen her programda CHP'yi savunuyordu ) ve bizim gazeteden Hilal Kaplan.

Mezkur programa format gereği konuk alınmıyordu. Ne ki programın başlamasına bir-iki dakika kala bir 'konuk' olduğunu gördüm.

Daha evvel bana haber verilmemişti. Hilal Hanım'a sordum, ona da haber verilmemişti.

Neler oluyor, bundan neden bizim haberimiz yok demeye kalmadı, canlı yayın başladı.

Mahut kadını yıllar öncesinden (bir programdan) tanıyordum. Canlı yayında fikirlerine tahammül edemediği birine, 'Köpek.. köpek.. köpek...' diye hakaret edecek kadar kendini bilmez, her programda car car bağıran tuhaf bir şeydi.

İnşallah kendini biraz toparlamıştır ümidiyle canlı yayına başladık.

Nerdeee?

Toparlamak şöyle dursun, 'eleman' daha da kötüye gitmiş.

'HSYK üyelerini Başbakan atıyor' şeklindeki maddi hatasını düzeltmek sadedinde, 'Başbakan atamıyor, seçimle geliyorlar' denilince, hatasını düzeltip teşekkür edeceğine, 'Gargara yapmayın' demez mi?

Daha dakka bir demeden 'eleman' kendini şappadak ortaya koymuştu.

Didem Yılmaz, Hilal Kaplan'dan sonra sözü 'elemana' vermek isteyince de, beni işaret ederek, 'Yeni Şafaklar konuşsun bitsin, sonra ben' diye zıpçıktılık yaptı.

Karşımızda insanlarla konuşmaya değil gazeteyle savaşmaya memur kılınmış bir Don Kişot vardı.

Dudağını büzüşünden Ömer diyeceği belliydi. Yıllar yılı oyun yazdım, oyunlar yönettim, bir oyuncunun sahne alışından İtalyan provasına kadar az çok tahmin yürütebilirim.

Demem o ki, 'elemanın' yönetenlerini (programa gönderenlerini mi deseydim?) gördüm.

Yine de bir güzellik aradım.

En ufak bir güzellik görebilseydim, 'Bak hanımefendi sana bir beddua ederim, bıyıkların çıkar, Nazif Okumaş'a dönersin' diye belki espri bile yapardım.

Yapmadım, 'eleman'ın koşulduğu şova alet olmamak için çıktım. Benden sonra da Hilal Kaplan (mahut elemanın ağzının payını bir güzel verip) programı terk etti.

İmdi, kendini Cemaate nispet eden kimi şaşkalozlar bu elemanı nerdeyse Cemaatin sözcüsüymüş gibi arkalayıp bize akılları sıra şavulluyorlar.

Yahu kurban, siz o kadına kadar düştükten sonra kimseciklerin size düşmanlık yapmasına gerek yok.

Ne diyeyim, Allah müstehakınızı versin.

SALİH TUNA TÜM YAZILARI


İmamoğlu'nun diploması tartışması! Kemal Alemdaroğlu detayı Selvi yazdı Mansur Yavaş'ın arkasında kimler var Fatih Portakal 'kulağıma geleni aynen söylüyorum' deyip açıkladı Melih Altınok: Affı kaldırın Ali Karahasanoğlu: Erdoğan yerine Kılıçdaroğlu olsa, o konuşmayı yapabilir miydi? Hilal Kaplan: Erdoğan, BM'de İsrail'i mahkum etti Salih Tuna: Ne yapmalı