Salih Tuna 'Birisine' sesleniyor!

Yeni Şafak yazarı Salih Tuna bugün adını verdiği ve muhtemelen değer verdiği bir 'abla'sına sitemlerini iletmiş...

GAZETECİLER.COM - Yeni Şafak yazarı Salih Tuna bugün adını verdiği ve muhtemelen değer verdiği bir 'abla'sına sitemlerini iletmiş. Oray Eğin ve Okay Gönensin'in Başbakan'ı anti semitizm ile suçladığı yazılara cevap veren Tuna, Kürşat Bumin tarafından da eleştirilmişti. Ama bu kadar kırılmamıştı, üzülmemişti. Bugünkü yazısından anlıyoruzki aynı konuda yine eleştiri almış. Sözkonusu kişi kim bilmiyoruz ancak bizce bir cevap yazması farz olmuş bu yazıdan sonra. 'Birisine' diye başlamışTuna.

"Birisine...

Diyorsun ki; “Bu ortamda, siyasi tartışmalar, fazlasıyla şahsileşiyor, çirkin sataşma ve polemiklere konu oluyor. Bu ortamı daha fazla körüklememek adına, özellikle isim vermek istemiyorum…”

Aynen öyle ablacığım, diyorum ben de; “çirkin sataşma” olmasın.

Lakin müstekreh yaftalamalardan da şiddetle kaçınalım.

Bir de, mümkünse, bu kadar “çelişkiye” düşmeyelim.

Zira…

Çelişkinin böylesinde, insan ister istemez ya dalgınlık boyutunda bir “saflık” ya da uyanıklık boyutunda bir “kurnazlık” arıyor.

Aklıma gelmişken söyleyeyim:

İsim vermek istemediğini “özellikle” belirtiyorsun, ama, hararetle tavsiye ettiğin malum yazıda ismim var.

“Ben isim vermem, sadece vereni tavsiye ederim…” diyorsan, o başka tabii.

Aslında bunun hiç önemi yok.

“Yazının namusu'nun timsallerinden biri…” şeklindeki ifaden önemli ama!

Çünkü…

Sitayişle işaret ettiğin saygıdeğer köşe yazarı seninle aynı şeyi söylemiyor!

Fakat…

Söylüyormuş gibi yapıyorsun nedense!

Yazıya “sadakatsizlik” değil mi bu? En azından, “namuslu okur timsali” olmaya sığar mı?

Hatırlayalım:

Yıldız Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada, Yahudilerin bilim - teknik ve ticaretteki başarılarını övgüyle anan Başbakan'ı “antisemit” ilan etmenin, Siyonist çevrelere gammazlamaktan öte anlam taşımadığını dilim döndüğünce anlatmaya çalışmış; Oray Eğin ve Okay Gönensin'i eleştirmiştim.

Mutlaka okuyun dediğin yazının müellifi de, fakire çatmış, Okay Gönensin'e hak vermiş, Başbakan'ın yanlış yaptığını dobra dobra söylemişti.(Sağlık olsun.)

Peki sen ne yaptın?

“Ben, şahsen Başbakan'ın bu sözlerini fazlasıyla iyi niyetle sarf ettiğini düşünüyorum…” dedikten sonra, fakire demediğini bırakmadın!

Bu şuna benziyor:

Yoldan geçen iki lavuk, mavi gözlü bir çocuğa, kara gözlü diyor. Ben, hayır, diyorum; “Çocuğun gözleri mavi…” Sen, “Çocuğun gözleri mavi; lakin kara gözlü diyenler haklı…” diyor, mavi gözlü diyen fakiri de “komploculukla” itham ediyorsun.

Bu hal nedir?

Dahası, derdin nedir?

Taraf ve Vakit'in Amerika'daki bir örgütün talimatıyla çıktığını savlayan Oray Eğin'de “komplo kafası” yok, bende var, öyle mi?

Yahut…

Gelen geçene Sabetayist diyen “Efendi”lerde “komplo kafası” bulamadın da, bende mi buldun?

“Komplo kafası” ha!

Beni korkutuyorsun ablacığım; iyi misin!

(...)

İmdi, lütfen doğru söyle:

Nihayetinde, Oray Eğin'i, Rıfat N. Bali nezdinde “antisemit” yapan söylemi dillendiren Başbakan'a, Oray Eğin ve Okay Gönensin tarafından “antisemit” yaftasının vurulması sana da tuhaf gelmiyor mu?

Hepsi bir yana da…

Nasıl “muhafazakar” dedin, nasıl kıydın kardeşine!

İsmail Kılıçarslan'ın kulakları çınlasın; bana sırf “muhafazakar” dedin diye, mahkemeye versem yeridir seni.

Ah benim güzel ablacığım!

Ayıp ettin, yazık ettin.

Çok teessüf ederim."