Salih Tuna arkadaşlarıyla eğlenirken....
Başbakan’ın “Akıllı İnsan” diye heyete dâhil ettiği bir Hanımefendi merdi Kıpti gibiydi yani…
ADNAN BERK OKAN
Mehmet Barlas 17 Nisan 2013 tarihli Sabah’ta başlığı altında yayımlanan makalesinde Orhan Kemal’i savunmaya kalkarken aslında Orhan Kemal’i hiç de anlamadığı anlaşılan bir okurun büyük ustaya yaptığı “kötülüğü” anlatıyordu.
Orhan Kemal, kendisine yönelik eleştirilere karşılık kendini savunan okuru dinleyince az daha saçını başını yolacakmış…
O geceden birkaç gece sonra da zaten ve büyük ihtimal yanlış anlaşılmış olmanın azabıyla vefat etmiş…
Bu sabah erken saatlerde, 25.04.2013 gecesi TV Net’te yayınlanan Muhalif’in tekrarını dinleyince (iphondan) Barlas’ın makalesini hatırladım.
Barış Yarkadaş belli ki düşünceleri(!) nedeniyle programa adını veriyordu…
Onu konuk eden Hilal Kaplan ve Salih Tuna ise iktidarı temsil ediyorlardı…
Salih için bir şey söylemeyeceğim çünkü ortada “düşünce” değil de “demagoji ve “keskin taraftarlık” olduğunu gördüğü için olsa gerek sadece eğleniyordu.
Hani bazı futbolcular vardır; sahaya çıkarlar, formasını giydiklari takım dâhil kimin yeneceğiyle pek ilgilenmez; oynayacakları maçta eğlenmeye çalışırlar ya işte o hesap…
Yani; Salih işin gırgırındaydı ama tabii ki bu arada adına “Barış Süreci” denilen ama şimdilik tek hedefi “eli kanlı katillerin devletin denetiminde kaçmasına göz yummak; ülkeyi 2015 seçimleri sonuna kadar kazasız, belâsız, terörsüz götürmek” olan sürece destek veriyordu…
Adı “Barış” olan kardeşimiz ise aslında “barışa” karşı olmadığını anlatmak istiyordu ama öyle yanlış perdeden ve öyle “fikrî” yapıdan yoksun şeyler söylüyordu (daha doğrusu demagoji yapıyordu) ki; dinleyen de sevgili Barış’ı “barış düşmanı” falan zannederdi…
Ancak…
Beni en çok üzen Hilal Kaplan oldu…
En başından beri destek verdiğim, hatta övünmek gibi olmasın yıllarca önce kurulmasını önerdiğim ve adına “İkna (Ya da ‘Mukni İnsanlar’)Heyeti” dediğim ancak Başbakan’ın “Akil İnsanlar Heyeti” dediği kurumun üyesi gibi değil de “Başbakanlık Basın Sözcüsü gibi konuşuyordu…
Hele, “ben orduyu değil darbecileri sevmiyorum” deyip de az sonra eli kanlı teröristlerin kaçışlarına göz yumulmasının gerekliliğini öyle bir anlatıyordu ki aklı ve vicdanı yerinde olan herkesin içini yakıyordu…
Başbakan’ın “Akıllı İnsan” diye heyete dâhil ettiği bir Hanımefendi merdi Kıpti gibiydi yani…
Akil İnsan Heyeti üyesi olmasaydı tabii ki dilediği kadar “taraftarlık” yapabilirdi ama o heyete karşı çıkanların haklılıklarını kanıtlama gayreti içine girmesi kabul edilebilir gibi değildi…
Dedim ya…
Hilal Kaplan ve Barış Yarkadaş; tuttukları tarafı hiç anlamamışlardı…
Hilal Kaplan, Erdoğan’dan taraftı ama Başbakan’ın, terörist gurupların çekilmelerine ancak silahlarını da bırakıp veya bir yerlere gömüp gitmeleri şartıyla göz yumulacağını açıkladığını ya duymamış ya da duymuş ama yanlış anlamış olmalıydı…
Veya; Karayılan’ın silahlarıyla birlikte çekileceklerini ve hatta yeni anayasa istedikleri şekilde hazırlanıp kabul edilinceye kadar dağda silahlarıyla bekleyeceklerini açıkladığından da haberi yoktu…
Çünkü Hilal kardeş kafayı sadece “çekilme” eylemine takmış ve silahlarıyla da olsa çekilecek olmalarına sevinmek gerektiğini anlatıyordu…
Yani; tarafı olduğu Başbakan’ı anlayamamıştı…
“Çekilecekler ya, varsın silahlarıyla solsun” deyip duruyordu…
Barış Yarkadaş ise tarafı olduğu CHP’nin terörist gurupların çekilmelerine değil; bu çekilmenin hukuki alt yapısı hazırlanmadan; devletin bütün kurumlarını kanunsuz davranmaya zorlayarak yapılmasına karşı olduğunu anlayamamıştı…
Sadece o kadar da değil…
CHP’nin, “elinde silah olan bir tarafla müzakere edilemez” dediğini algılayamamış olmalı ki terör guruplarının çekilmeyeceklerini iddia edip duruyordu…
Daha fazla dayanamayıp kapattım…
Sonra da oturdum işte bu satırları yazmaya başladım…
Sevgili Hilal;
Hükümeti günaha girse bile desteklemeni anlayışla karşılayabilirim ama bunu bugünkü “Akil İnsanlar Heyeti Üyesi” elbisenle yaparsan Hükümete ve Başbakan’a çok büyük kötülük ettiğini de bilmeni isterim…
Sana gelince sevgili Barış;
Muhalif olmakla CHP’li olmak aynı şey değildir…
Pardon; “CHP’li olman ayıptır” demek istemiyorum ama CHP’yi anlamadan, hem de hiç anlamadan CHP’li gibi davranıp muhalefet yapman sadece CHP’ye değil, “muhalefet” isimli kurumuna da zarar veriyor…
Salih mi?..
Öylesine eğleniyordu ki iki arkadaşıyla; bence tek hatası oydu…
adnanberkokan@gmail.com