Şafak Pavey – Nagehan Alçı ve medyamızın riyakârları…
Sevilay Yükselir alkışlanmalı(!) ama Şafak Pavey ve Mine Kırıkkanat yuhalanmalı(!)…
ADNAN BERK OKAN
Medyamızın karşıt görüşlü iki mahallesinden ikisi de sadece kendi mahalleleri için özgürlük ve demokrasi istiyorlar.
Güneş sadece kendi mahalle sakinleri için doğmalı…
Ağaçların bütün meyvelerini onlar yemeli…
Yargı hep onları haklı bulmalı falan…
Meselâ…
Hükümet karşıtı medya mahallesi sakinlerinin penceresinden
baktığınızda tablo şöyle:
Şafak Pavey’e saldıran
Sevilay Yükselir'i linç etmeli...
Ama...
Nagehan Alçı’ya saldıran Mine
Kırıkkanat ödüllendirilmeli…
Bir çuval inciri... Biliyorum ki bazılarınız (Ondan nefret edenleriniz) bana yazdıklarım için kızacak; kimileriniz ise (Ona hayranlık duyan fanları) "Haklısın amca" diyeceksiniz... "O" kim mi?.. Kamuoyunun yarısının nefret ettiği, diğer yarısının ise gördüğü her yerde boynuna sarılıp göğsüne bastığı Rasim Ozan Kütahyalı... Nefret edenleri nereden elde etmişlerse(!) etmişler, elinde rakı kadehi olan bir fotoğrafını bulmuşlar... Sosyal medyada onu yayınlıyorlar... Yahu efendiler... Siz şimdiye kadar Rasim Ozan'ın hiç, "ben ağzıma alkollü içki koymam; beş vakit namazımı kılar, orucumu tutarım" dediğini veya yazdığını duydunuz mu?.. Yoooo... Yahu bu genç adam zaman zaman rakı ve şarap içtiğini gizlemiyor ki... Kim bilir kaç kez Liberal Demokrat ve seküler olduğunu yazdı söyledi... Diyor ki; "beni insanların dinleri, dilleri, milletleri, milliyetleri ilgilendirmez... Benim için önemli olan insandır, bireydir. Başbakan Erdoğan'ı da demokrat olduğu, ülkemize hizmet ettiğine inandığım, askeri vesayeti bitirdiği için seviyorum"... Yani... Elinde rakı kadehi olan fotoğrafı ile onu Başbakan'a şikâyet ediyorsanız nafile gayret... Başbakan Erdoğan da Kütahyalı ve eşinin (Nagehan Alçı) seküler bir yaşam tazrları olduğunu biliyor... Ve ona rağmen bu iki genç gazeteci/yazarı seviyor... Demek istemem o ki... Rasim Ozan'ı elinde rakı kadehi ile kamuoyuna sunmak Başbakan'ın "biz kimsenin yaşam tarzına karışmayız" derken doğru söylediğinin en somut kanıtı... Yani... "Bakın işte Başbakan'ın evlâdı gibi sevdiği gazeteci bu rakıcı" diyerek Başbakan'ı vuramazsınız... Aksine... "Bu Başbakan bizim yaşam tarzımıza karışıyor, içkiyi yasaklıyor" şikâyetlerinizin asparagas olduğu çıkar ortaya... Yani... Yine bir çuval inciri berbat ettiniz... Ben olsam Rasim'in yerine bir de başıma takke geçirip, camiden çıkarken fotoğraf verip yayımlatırdım... Bakalım o zaman ne yapacaklardı bu hasetler... |
Hükümet yandaşı medya askerlerinin penceresinden bakarsanız görünen manzara şöyle:
Sevilay Yükselir alkışlanmalı(!) ama Şafak Pavey ve Mine Kırıkkanat yuhalanmalı(!)…
Yahu ayıp be…
Sevilay’ın Şafak Pavey için yazdıkları ahlâk dışı ise…
Mine Kırıkkanat’ın Nagehan Alçı için attığı foseptik kokulu tivitler ahlâk içi mi?..
Ey
karşılıklı iki mahallenin dilbazları!...
Bir tarafınız Nagehan Alçı’ya olan hasetliğinizden çatlayacaksınız…
Diğer yandakileriniz ise Şafak Pavey düşmanlığından…
Ve siz ey güzel insanlar!..
Mutlaka farkındasınızdır ama bir kez daha hatırlatayım…
Medyamızın karşılıklı konumlanmış iki mahallesinde (Hükümet kindaşı mahalle ile hükümet yandaşı mahalle) riyakârlık diz boyu…
Her iki mahallede de herkes kendi yandaşını koruyor, karşı mahalleli kindaşını yerden yere vuruyor…
Dikkatinizden
kaçmamıştır...
Hükümet kindaşı mahalle sakinlerine göre Şafak Pavey için attığı tivitte kullandığı dil ile Sevilay “kaka kız”…
Çok ayıp etti…
Ama...
Aynı hükümet kindaşı mahalle sakinleri, kendi
mahallelileri Mine Kırıkkanat’ın
Nagehan Alçı için attığı edepsizlikte dip yapan
tivitleri için tek kem söz etmediler...
Sevilay’ın haddini bildirenler;
Nagehan’a hakaretlerin en tiksinti vericisini
yapan Mine'yi ise avuçlarını kanatıncaya kadar
alkışladılar...
Sevilay'a “Haddini
bil!” Mine için "haklı
valla" dediler...
Ey
güzel insanlar!..
Diyelim Hükümet'e kindaş mahallenin dilbazları
Nagehan’ın konumunu (yazdığı gazete ve konuştuğu
TV kanallarını) kıskanıyor, kazandığı parayı içlerine
sindiremiyorlar…
Peki…
Hükümet yandaşı İslamcı medyada; Nagehan’a yapılan saldırı için Mine’ye haddini bildiren başörtülü ya da başı açık (Sevilay’dan başka) kadın yazar var mı?..
Yok…
Biliyor musunuz?..
Eğer Sevilay; Şafak Pavey’in özel
hayatına dalmasa; iftira atmasa ve sadece
Nagehan’a yapılan edepsizliğe karşı dursaydı; önce
ayağa kalkar alkışlardım onu, sonra da köşemde klavyemle…
Tahminim o ki...
Sevilay'ın Şafak Pavey’e yaptığı o akıl almaz, o hiçbir ortalama edebin bile kabul edemeyeceği tivitlerinden sonra Nagehan’a saldıran Mine’ye saydırması Nagehan’a olan sevgisinden değil, Mine’ye olan nefretinden kaynaklanıyor...
Demek
istemem o ki…
Ne Şafak Pavey’i savunanların asıl amaçları Pavey’e destek vermek…
Ne Mine Kırıkkanat’ı alkışlayanların bu desteğinin temelinde Mine Kırıkkanat’a olan sevgi yatıyor?..
Her iki taraf da o ünlü sözdeki gibi davranıyorlar…
Hani var ya bir halk deyişi:
“Onların ki Hubbu Âli değil buğzu Muaviye”; aynen öyle…
Yani…
Şafak Pavey’i sevdiklerinden değil destekleri…
Pavey’e saldıran karşı mahalle dilbazlarına duydukları kin, nefret ve öfkeden…
Yani…
Mine Kırıkkanat’ı sevdikleri falan yok onun edepsizliğine arka çıkanların…
Onlar da Nagehan Alçı’dan nefret ettikleri için ona çakan Mine Kırıkkanat’ı alkışlıyorlar…
Hâsılı…
Medya mahallesi ikiyüzlü riyakârların “ortak yaşam” alanı haline gelmiş…
Bazı dostlar sosyal medyanın kokuştuğunu yazıp söylüyorlar…
Kabul…
Pek de matah değil sosyal medya klavyeşorları…
Ama be arkadaş…
Yazılı ve görsel medyanın askerleri çok mu matah yani?..
Alın birinden vurun ötekine…
Bu arada Bal Mahmut'un (Baler) o ünlü fıkrasındaki
gibi...
Hangi fıkrası mı?..
Hani var ya...
"Efendi, efendi!" diye haykırmış adamın biri
acıyla, "görmüyor musunuz köpeğiniz pantolonumu
parçalıyor..."
Diğer adam sakin...
"Görüyorum görüyorum ama köpeğimi çağıramıyorum zira adını
unuttum..."
Durum böyle...
Hangi tarafa seslensem bu vahşeti durdurması için alacağım cevap
belli...
En iyisi mi burada keseyim...
adnanberkokan@gmail.com