Sabah'ta bir tutarsızlık var ama...

Erdal Şafak okuyucu maillerinden "tamam bu iş oldu" anlamı çıkartırken, Okur Temsilcisi 1 yıl boyunca gelen eleştirileri bakın nasıl sıraladı...

GAZETECİLER.COM - Sabah genel yayın yönetmeni Erdal Şafak'ın yazısını okuyanlar ile aynı gazetenin Okur Temsilcisi Yavuz Baydar'ı okuyanlardan farklı mı?

Bugün Sabah Genel Yayın Yönetmeni de, Okur Temsilcisi de köşelerinde okurlardan gelen mailleri yayınladı. Genel Yayın Yönetmeni'ne göre Sabah okuyucuları sayfa dizaynından ve içeriğinden o kadar ki... Ancak Yavuz Baydar'a okurlardan gelen şikayetler Erdal Şafak'ın anlattığı Sabah'ı hiç yansıtmıyor.

İşte Erdal Şafak'ın ve Yavuz Baydar'ın yazısından birbiriyle hiç alakası olmayan okur görüşleri...

ERDAL ŞAFAK'A YAZAN OKURLARDAN PEMBE TABLO

"Gönderdiğiniz elektronik mektuplardan birkaç örnek vereyim:

* "Sabahları kahvaltı masasına oturduğumuzda artık korkmadan sayfaları çevirebiliyorum. Çünkü üçüncü sayfadan kan, cinayet, tecavüz izleri tümüyle silindi. Diğer gazetelerin aksine SABAH'ın üçüncü sayfası artık güne sinirli ve moralsiz başlamama yol açmıyor. Teşekkürler."

* "Bizim evde gazete akşamları okunur. Çünkü gün içinde işyerine alırım, akşam eve götürürüm. Eskiden gazeteyi eve götürmeden önce bazı sayfaları yırtmak zorunda kalırdım. Çocukların görmelerini ve okumalarını sakıncalı bulduğum bazı haberler ve fotoğraflar yüzünden. Artık gazeteyi eksiksiz eve götürebiliyorum. Sağolun."

* "Eşim eskiden sık sık uyarırdı: 'Aman bu çıplak kadın fotoğraflarını çocuklar görmesin...' Sonra da sizi alabildiğine eleştirirdi: 'Kadın bedenini ticari metaya dönüştürdüler...' Size iletmeme bile gerek kalmadan bu eleştirilerin gereğini kendiliğinizden yerine getirdiniz. SABAH artık tam bir aile gazetesi..."

YAVUZ BAYDAR'IN OKURLARI DİRİ VE İLKELİ BİR GAZETE İSTİYOR

Geçen yıl içinde bu köşeye ulaşan tepki, eleştiri ve uyarılar yine genel gazete kimliği, duruşu ve yaklaşımında olduğu kadar, haberciliğin kök salmış ilkelerine dair kuşkularda odaklandı. Bu, eleştiren için de, merak edip nezaketle soran için de geçerli.

(...) Manşetlerinde dümdüz ama irkiltici-ayrımcı tavırdan uzak bir dili konuşan, en hassas haberlerde bile lafı dolandırmayan bir gazete. Ne gerçek haber değeri taşıyorsa üzerine giden, iktidar(lar)ı sorgulayabilen, 'bağımsız' bir gazete.

Belli başlı alt konularda okurların temennileri ve beklentileri yine aynı. Bu köşeye ulaşanların hatırı sayılır bir çoğunluğu bilgi, mantık ve dil hatalarından iyice arıtılmış haberler okumak istiyor.

Yine önemli bir kesim okurdan gelen haklı eleştirilerde, haberlerde hakkaniyet ilkesi konusunda baştansavma davranılmaması isteniyor. Yani, özellikle ihtilaflarla, suiistimallerle ilgili birey veya kurumları anlatan haberler, hele hele yargıya yansımış olguları anlatanlar, mutlaka 'diğer tarafın' da görüşünü alarak verilmeli. Bazı rakipleri 'çamur at izi kalsın'a varan bir habercilikte ısrar ederken, SABAH'ın farklılığı ve titizliği hissedilmeli.

(...) 'Nefret söylemi' algılaması da okurlarda bir rahatsızlık konusu. Bunu hem haberler hem de köşe yazılarında görenler var. Eleştiriler çoğu kez kullanılan dilin kabalığı, ölçüsüzlüğü, argo dozu ile ilgili. Sosyal grupları ve kimlikleri aşağılayıcı yaklaşım kadar kişileri 'karakter katli'ne varacak kadar 'vuran' bakış açıları da rahatsızlık konusu.

Bir başka konu, özel hayatın gizliliğine saygı. Haberle ilgisi olmayan, ona hiçbir yeni unsur katmayan, tersine odak saptıran özel hayat ayrıntıları, sadece onun öznesi olan kişileri değil, başka okurları da tedirgin ediyor. Bu, SABAH'ın gelenekçi okurları kadar yenilikçi okurları için de geçerli.

Çocukların kimliğinin korunması, intihar haberlerinde hassas olunması, bunlara tepki gösteren okurların 'gazeteci sorumluluğu' beklentileri olarak karşımıza çıkıyor.

(...) Özetle, SABAH okurları özene bezene hazırlanmış, 'diri' ve ilkelerine sımsıkı bağlı bir gazete istiyor.

Gelen tepkiler, bu yolda 'gönüllü düzeltmen'liğin aynı hızla 2012'de de devam edeceğini gösteriyor. Bu sağlıklı, 'dostane geri besleme'nin devam etmesi de bu köşenin dileği.