SABAH'çıların ayranı mı var içmeye ki?..
SABAH'ı yönetenler ise "ayranı yok içmeye tahtırevanla ider kaka yapmaya" diyen atalarımızı haklı çıkarmaya çalışan birer centilmen(!)..
ADNAN BERK
OKAN
Biz gazetecilerin görevi tabii ki sadece "haber vermek" değil...
Yorum yapmak, eleştirmek, hatta kamuoyunu ilgilendiren konularda "vatan kurtaran Şaban" komikliğine düşmeden "fikir üretmek"tir...
Ve...
Aynı süreçte sadece Türkiye siyasetinin liderlerini, ünlü işadamlarını, sanatçılarını, sporcularını değil, bütün dünyada aynı konumdaki kişileri eleştirmektir...
Eleştiriler "fikir" üzerinden olabileceği gibi yaşam gustosuna yönelik de olabilir...
Ancak...
Şahsi görüşüm o ki; eleştirilerimiz eskilerin "hayrul umuri evsatuha" deyişinin sınırları içinde kalsa daha iyi olacak...
Yani abartmadan, her şeyin orta kararının hayırlı olduğunu unutmadan...
Sözü SABAH Gazetesi'nin, Almanya Başbakanı Merkel'e yönelik abartılı eleştirisine getireceğim...
Bazı ülkelerin liderleri, kendi halklarına sadece liderlik değil aynı zamanda "örnek yurttaşlık" da yaparlar...
Ve dünya liderlerinin en bariz özellikleri "makul çoğunluk"ların yaşam tarzlarını ölçü alışlarıdır...
Erkek lider dünyanın en şık giyinen erkeğinideğil; bir özel sektör ya da kamu sektörü yöneticisinin abartısız kıyafetlerini tercih eder...
Bir kadın lider ya da erkek liderlerin eşleri de; ülkenin en şık giyinen kadınlarıyla yarışmak yerine; bir özel sektör ya da kamu sektörü çalışanı bir kadınımızın abartısız kıyafetleri benzerini giymelidirler...
Abartısız, gösterişten uzak, ortalama ihtiyaçların dışına çıkmadan yaşamalıdırlar yani...
Unutmayın...
Ne kadar karnınız tok olursa olsun, muhteşem bir sunumla ekrana getirilmiş bir yemek iştahınızı açar...
Aynı şey, giyim ve eğlence için de geçerlidir...
En fukara genç kız bile TV ekranında ya da gazete sayfalarında yüreğini hoplatan bir giysiyi arzular...
Canı çeker...
Almanya Başbakanı Merkel halkının arzularını tahrik etmekten kaçınan bir lider...
Mütevazı...
Tutumlu...
Abartısız...
Gösterişten uzak...
Aynı elbiseyi üç yıl üst üste giyecek kadar da özgüvenli...
Oysa bizim ünlü ve önemli mevkilerde görev yapan kadın önderlerimiz günde beş defa kıyafet değiştirirler..
Örnek mi?..
Eski başbakanlardan Çiller...
Örnek mi?..
Aynı toplantıda bile elbise değiştiren Milli Eğitim eski Bakanı Nimet Çubukçu...
Ve...
Liderlerimizin aşırı lüks giyime meraklı eşleri...
Bana göre, topluma örnek olması gereken bir kadının (Lider veya lider eşi) müsrifliğinin, aşırı pahalı giysiler giymesinin ve hemen her seferinde bir başka elbise, mücevherle kamuoyunun karşısına çıkmasının; toplumun genel ahlâk kurallarını hiçe sayacak kadar müstehcen giyinenlerden farkı yoktur...
Gelin görün ki müstehcenlik eleştiri konusu yapılırken, aşırı pahalı giyinen kadın liderler ve lider eşleri için tek kelime edilmiyor...
Sevgili SABAH'çılar...
Gazetenizin birinci sayfasında Almanya Başbakanı Merkel'in giyimini eleştiriyordu...
3 yıl üst üste aynı elbiseyi giymesi ayıplanacak bir davranımış gibi sunuluyordu...
Oysa Merkel'in o duruşu "ayıplanacak" değil "alkışlanacak" bir duruştur...
Zİra Başbakanlarını izleyen ortalama bir Alman vatandaşı kadın 3 yıl üst üste aynı elbiseyi giyen bir Başbakanları olduğunu görünce müsrif olmaya utanır...
Mümkün olduğunca az sayıda ve pahalı olmayan elbiselerle idare eder...
Kendini "Başbakanımız bile üç yıl üst üste aynı toplantıda aynı elbiseyi giyiyor, biz ondan daha mı zengin, daha mı önemliyiz?" diyerek sorgular...
Kaldı ki...
Merkel aşırı tüketimin ayıp ve hatta suç kabul edildiği eski bir Doğu Almanya yurttaşıdır...
Buna rağmen SABAH gibi, orta gelir düzeyi ve (kendince) mütevazı hayat tarzı olan okurlarını "çok sık kelbise değiştirin ki çevrenize karşı mahcup olmayın" diye uyaran tarz haberciğiliğini hiç şık bulmadım...
Rüküş olan Merkel'in kıyafeti değil; "ayranı yok içmeye, Mercedesle gider teşaşür etmeye" misâli, nüfusunun % 35'i "yoksulluk" ve "açlık" sınırında yaşayan bir halkı abartılı giyinmeye tahrik etmektir...
Hâsılı...
Merkel "Kötü Giyinen" bir lider değil, halkına "İyi örnek olan, tutumlu, mütevazı" mükemmel bir liderdir...
SABAH'ı yönetenler ise "ayranı yok içmeye tahtırevanla ider kaka yapmaya" diyen atalarımızı haklı çıkarmaya çalışan birer centilmen(!)..
Biz gazetecilerin görevi tabii ki sadece "haber vermek" değil...
Yorum yapmak, eleştirmek, hatta kamuoyunu ilgilendiren konularda "vatan kurtaran Şaban" komikliğine düşmeden "fikir üretmek"tir...
Ve...
Aynı süreçte sadece Türkiye siyasetinin liderlerini, ünlü işadamlarını, sanatçılarını, sporcularını değil, bütün dünyada aynı konumdaki kişileri eleştirmektir...
Eleştiriler "fikir" üzerinden olabileceği gibi yaşam gustosuna yönelik de olabilir...
Ancak...
Şahsi görüşüm o ki; eleştirilerimiz eskilerin "hayrul umuri evsatuha" deyişinin sınırları içinde kalsa daha iyi olacak...
Yani abartmadan, her şeyin orta kararının hayırlı olduğunu unutmadan...
Sözü SABAH Gazetesi'nin, Almanya Başbakanı Merkel'e yönelik abartılı eleştirisine getireceğim...
Bazı ülkelerin liderleri, kendi halklarına sadece liderlik değil aynı zamanda "örnek yurttaşlık" da yaparlar...
Ve dünya liderlerinin en bariz özellikleri "makul çoğunluk"ların yaşam tarzlarını ölçü alışlarıdır...
Erkek lider dünyanın en şık giyinen erkeğinideğil; bir özel sektör ya da kamu sektörü yöneticisinin abartısız kıyafetlerini tercih eder...
Bir kadın lider ya da erkek liderlerin eşleri de; ülkenin en şık giyinen kadınlarıyla yarışmak yerine; bir özel sektör ya da kamu sektörü çalışanı bir kadınımızın abartısız kıyafetleri benzerini giymelidirler...
Abartısız, gösterişten uzak, ortalama ihtiyaçların dışına çıkmadan yaşamalıdırlar yani...
Unutmayın...
Ne kadar karnınız tok olursa olsun, muhteşem bir sunumla ekrana getirilmiş bir yemek iştahınızı açar...
Aynı şey, giyim ve eğlence için de geçerlidir...
En fukara genç kız bile TV ekranında ya da gazete sayfalarında yüreğini hoplatan bir giysiyi arzular...
Canı çeker...
Almanya Başbakanı Merkel halkının arzularını tahrik etmekten kaçınan bir lider...
Mütevazı...
Tutumlu...
Abartısız...
Gösterişten uzak...
Aynı elbiseyi üç yıl üst üste giyecek kadar da özgüvenli...
Oysa bizim ünlü ve önemli mevkilerde görev yapan kadın önderlerimiz günde beş defa kıyafet değiştirirler..
Örnek mi?..
Eski başbakanlardan Çiller...
Örnek mi?..
Aynı toplantıda bile elbise değiştiren Milli Eğitim eski Bakanı Nimet Çubukçu...
Ve...
Liderlerimizin aşırı lüks giyime meraklı eşleri...
Bana göre, topluma örnek olması gereken bir kadının (Lider veya lider eşi) müsrifliğinin, aşırı pahalı giysiler giymesinin ve hemen her seferinde bir başka elbise, mücevherle kamuoyunun karşısına çıkmasının; toplumun genel ahlâk kurallarını hiçe sayacak kadar müstehcen giyinenlerden farkı yoktur...
Gelin görün ki müstehcenlik eleştiri konusu yapılırken, aşırı pahalı giyinen kadın liderler ve lider eşleri için tek kelime edilmiyor...
Sevgili SABAH'çılar...
Gazetenizin birinci sayfasında Almanya Başbakanı Merkel'in giyimini eleştiriyordu...
3 yıl üst üste aynı elbiseyi giymesi ayıplanacak bir davranımış gibi sunuluyordu...
Oysa Merkel'in o duruşu "ayıplanacak" değil "alkışlanacak" bir duruştur...
Zİra Başbakanlarını izleyen ortalama bir Alman vatandaşı kadın 3 yıl üst üste aynı elbiseyi giyen bir Başbakanları olduğunu görünce müsrif olmaya utanır...
Mümkün olduğunca az sayıda ve pahalı olmayan elbiselerle idare eder...
Kendini "Başbakanımız bile üç yıl üst üste aynı toplantıda aynı elbiseyi giyiyor, biz ondan daha mı zengin, daha mı önemliyiz?" diyerek sorgular...
Kaldı ki...
Merkel aşırı tüketimin ayıp ve hatta suç kabul edildiği eski bir Doğu Almanya yurttaşıdır...
Buna rağmen SABAH gibi, orta gelir düzeyi ve (kendince) mütevazı hayat tarzı olan okurlarını "çok sık kelbise değiştirin ki çevrenize karşı mahcup olmayın" diye uyaran tarz haberciğiliğini hiç şık bulmadım...
Rüküş olan Merkel'in kıyafeti değil; "ayranı yok içmeye, Mercedesle gider teşaşür etmeye" misâli, nüfusunun % 35'i "yoksulluk" ve "açlık" sınırında yaşayan bir halkı abartılı giyinmeye tahrik etmektir...
Hâsılı...
Merkel "Kötü Giyinen" bir lider değil, halkına "İyi örnek olan, tutumlu, mütevazı" mükemmel bir liderdir...
SABAH'ı yönetenler ise "ayranı yok içmeye tahtırevanla ider kaka yapmaya" diyen atalarımızı haklı çıkarmaya çalışan birer centilmen(!)..