Sabah yazarının takıntısı buna! Medyada anlatılıyor ama pahalılıktan konuşan yok!
Sağlıklı yaşam ve beslenme ile ilgili herhangi bir takıntısı olmadığını söyleyen Haşmet Babaoğlu, gıda konusunun politik ve ekonomik ahlak meselesi olduğunu belirtti ve işin bu yönü ile ilgilendiğini ifade etti.
Geçtiğimiz haftalarda kaleme aldığı yazısında yediklerimiz ve içtiklerimizdeki hilelere dikkat çekmişti Sabah yazarı Haşmet Babaoğlu...
Babaoğlu'nun bugünkü gündemi de herkesi yakından ilgilendiriyor.
Gıda konusunda ilk işin piyasa ve medya yalanları ile hesaplaşmak
olduğunu söyleyen Babaoğlu, organik ve yerel ürünler üzerinden
ciddi bir üretim ve pazarlama endüstrisi inşa edildiğini ifade etti
ve sordu: "Peki medyada bu tatlar anlatılırken
pahalılıklarına vurgu yapan var mı?"
Organik ürünlere yaptığı yemekleri tv programına taşıyan şefin
herkesin çiftliği, bağı, bahçesi varmış gibi yaptığını söyleyen
yazar bu durumun ahlaklı olup olmadığının sorgulanması gerektiğini
söyledi.
Gıdalar... Politik, ekonomik ve ahlaki bir mesele
Mahallenin süpermarketinde yöresel peynirler için ayrı bir
tezgah açıldı...
Baktım, paketlerin üzerinde firmaların etiketleri yok, peynir
türlerinin adları ve barkodları var.
Etiketleri tek tek okumak bile zevkli.
İnsanın zihni bir anda Torosların yüksek yaylalarına ışınlanıyor,
sonra Konya ovasına, derken Ege mandıralarına...
***
Fakat kaç seferdir dikkatimi çekiyor; tezgaha pek uğrayan
yok.
Az önce Instagram'ında uzun uzun "yerel tatlar" sayfalarına bakıp
sonra alışverişe markete inen hanımefendi de, her daim kendinden
menkul "gurme" havasında yaşayan müşteri kesimi de tezgahın yanına
yaklaşmıyor.
Pahalı geliyor, kesin.
Belki "canım o kadar da özen göstermek gerekmiyor" diye de
düşünüyor olabilirler.
Hemen endüstriyel peynirler rafına koşuyorlar...
İçindeki yağ oranı peynirden kat kat yüksek ama adı peynir olan
ürünlere, üzerinde dil peyniri yazıp tel tel ayırması imkansız dil
peynirlerine, çedar'la ilgisi olmayan çedar peynirlerine
falan...***
Şimdi diyeceksiniz ki, adam taktı, yine market raflarından ve
endüstriyel gıdalardan bahis açtı...
Sağlıklı yaşam ve sağlıklı beslenme takıntım yok, biliyorsunuz.
Ama gıda konusu artık evrensel kapsamda bir politik ve ekonomik
ahlak meselesidir.
Beni işin o yanı ilgilendiriyor.
Ve bu konuda ilk iş olarak piyasa ve medya yalanlarıyla
hesaplaşmamız gerekiyor.
Ahlak, yalana yalan, yanlışa yanlış demekle başlar.***
Birincisi...
Organik olan pahalı...
İkincisi...
Eğer yerinden almıyorsanız, yöresel ve saf ürün de pahalı...
Üçüncüsü...
Organik ve yerel ürünler üzerinden ciddi bir üretim ve pazarlama
endüstrisi inşa edildi.
Günümüz toplumlarında tersini düşünmek yanlış olur zaten.
Ama nihayetinde "hakikilik" nostaljik bir hikayeye dönüşüyor, bunu
da bilelim.
Peki medyada bu tatlar anlatılırken pahalılıklarına vurgu yapan var
mı?
Çiftliğinde ürettikleriyle yaptığı yemekleri tv programına taşıyan
şef bu konuda ağzını açmıyor, hatta herkesin çiftliği, bağı,
bahçesi varmış gibi yapıyor.
Bu suskunluk ahlaklı bir tutum mu sizce?***
Daha konuşacak çok şey var.
Endüstriyel ürünleri geçtim...
Mesela yaş meyve ve sebzelerdeki zararlı pestisit kalıntıları
sorununu hiç enine boyuna konuştuk mu?
Merak ediyorum, ne zaman "Sus, sus... ihracatımız kötü etkileniyor"
engelinden kurtulup meseleyi cesaretle ele alabileceğiz?