Sabah yazarından ilginç çıkış: Sırada Ahmet Altan var
Sabah yazarı Engin Ardıç, Fazıl Say'ın aldığı İnsan Hakları, Barış, Özgürlük ve Yolsuzlukla Mücadele Ödülü'ne kafayı takmış. Bugün köşesinden Fazıl Say'ın hangi yolsuzlukla mücadele ettiğini sordu ve ekledi...
Engin Ardıç, Can Dündar'a sık sık ödül veren
Avrupa'nın şimdi de Fazıl Say'a "yolsuzlukla mücadele" ödülü
verdiğini söyleyerek "Tayyip Erdoğan'la papaz olana Avrupa ödüller
yağdırıyor. Sırada Ahmet Altan
olmalı" dedi.
Yazısına Rus gazeteciyi hatırlatarak devam eden Ardıçşunları
yazdı:
"Rus gazeteci Svetlana Aleksiyeviç almıştı, o niçin
almasın? Ama bunun için önce hapis yiyip sonra da kaçması
gerekebilir. En ilginç yanı, bu ödülün basınımızın Erdoğan
düşmanlarını mutlu etmesi."
İŞTE ENGİN ARDIÇ'IN O YAZISI
Fazıl Say bir ödül almış.
Yok, Varşova'da düzenlenen "Chopin
yarışmasında" falan değil.
Bunun piyanoyla ilgisi yok.
Beethoven Uluslararası İnsan Hakları, Barış, Özgürlük ve
Yolsuzlukla Mücadele Ödülü!
Fazıl Say'ın hangi yolsuzluklarla nasıl mücadele ettiğini
bilmiyoruz.
Açıklarlarsa seviniriz.
Beethoven'in "yolsuzlukla mücadele, insan hakları,
barış ve özgürlükle" nasıl ilişkilendirildiğine de aklımız
ermedi. Viyana Belediyesi'nin inşaat ruhsatlarını mı incelemiş de
açık bulmuş?
Yeğeni Karl'ın vesayetini üzerine alabilmek için Prens
Metternich'e ona ithaf edeceği bir beste yapma sözü vermiş, işi
bitince de bu sözünü tutmamıştı, ondan herhalde...
Yok canım, Napoleon imparatorluğunu ilan edince Üçüncü
Senfoni'nin başına yazdığı ithafı silmiş,
ondandır...
Her neyse... Peki Fazıl Say ne yapmış da bu ödüle layık
görülmüş?
İslam dini aleyhinde "tüvit" atınca kovuşturmaya
uğramıştı, ondandır.
Bu tür gıcık ödüllerden "John Dündar" da eşek
yüküyle topluyor. Tayyip Erdoğan'la papaz olana Avrupa ödüller
yağdırıyor.
Sırada Ahmet Altan olmalı.
Rus gazeteci Svetlana Aleksiyeviç almıştı, o niçin almasın?
Ama bunun için önce hapis yiyip sonra da kaçması
gerekebilir.
En ilginç yanı, bu ödülün basınımızın Erdoğan düşmanlarını
mutlu etmesi.
"Yüreklerine su serpmiş, içlerini aydınlatmış,
karamsarlık bulutunu savurmuş"...
Önceleri pek severken Fetullah'tan gelen talimat üzerine
birdenbire Erdoğan'a düşman kesilen liberallerimize de, Orhan Pamuk
Nobel alınca bir serinlik, bir ferahlık gelmişti.
İçi aydınlanan, ferahlayan arkadaş bana iki satırla da olsa
Fazıl Say'ın sözgelimi Bach yorumuyla Glenn Gould'un yorumu
arasındaki farkı anlatabilsin, sözlerimi geri
alacağım.
Sonra da oturur birlikte Fazıl Say'ın "Fenerbahçe
Senfonisi" isimli pek değerli eserini dinleriz, bu sefer de
Aziz Yıldırım sevinir.
Necip matbuat Ama gene şalteri "şartel"
yazmışsınız be evladım...
Haberi geçen ajans bu haltı yiyor, sizde en küçük bir
"tashih" gayreti yok. Gerçi biz "tashih"e
"tahsi" diyenlerinizi de görmüştük ya...
Düzelti diyelim isterseniz.
"Ka"reografiden çok şükür vazgeçtiniz, maç
anlatan hamşo bile ağzını düzeltti.
Sırada "abondone" var, "motomot"
var, "korakor" var.
Bir de "subasman" var tabii, Fransızca
"sous bassement"...
Bunun suyla sabunla ilgisi olmadığını değerli
inşaatçılarımıza ve belediyecilerimize asıl sizin öğretmeniz
gerekirdi.
Bilmem kafanız bunlara "şarz" ediyor
mu?