Sabah Ombudsmanı İbrahim Altay'dan gazetecilere zor soru!..
Sabah Ombudsmanı İbrahim Altay, "Kimsiniz değerli meslektaşım? Hâkim mi, savcı mı, avukat mı, polis mi, yoksa gazeteci mi?" diye sordu...
Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk Bildirici'nin "gazetecilerin savcılığa soyunmasını" eleştirdiği gün Sabah Okur Temsilcisi İbrahim Altay'ın da gazetecilere aynı eleştirileri farklı olaylar üzerinden yapması dikkat çekti.
Gazetecilere "Kimsiniz değerli meslektaşım? Hâkim mi, savcı mı, avukat mı, polis mi, yoksa gazeteci mi?" diye soran Sabah Ombudsmanı İbrahim Altay, "gazetecilikte masumiyet karinesi" testi yaptı...
İşte İbrahim Aytay'ın Sabah'a söyleyip, tüm medyşanın anlamısın istediği o yazısı:
SİZ KENDİNİZİ NE SANIYORSUNUZ GAZETECİ MESLEKTAŞLARIM?
Kimsiniz değerli meslektaşım? Hâkim mi, savcı mı, avukat mı,
polis mi, yoksa gazeteci mi?
Gelin, bugün sizinle küçük bir test yapalım. Hazırsanız sorumu
soruyorum: "Acaba gazetecilikte 'masumiyet karinesi' ne anlama
gelir?"
Şıkları hep birlikte okuyalım:
a) Gazeteci araştırması eksik ya da yanlış olsa bile bir haberi
yaptığı için suçlanamaz, gazetecilik mesleği doğası gereği
masumdur.
b) Gazeteci bir kişinin masum olduğuna inanıyorsa o kişi büyük
ihtimalle masumdur. Tersi de doğrudur.
c) Gazeteci elindeki bazı belgelere ve yılların tecrübesine
dayanarak habere konu kişilerin masum olup olmadığına karar verme,
'kesin yapmıştır abi' deme yetkisine sahiptir.
d) Kocaman kulakları, keskin gözleri, gelişmiş koku alma duygusuna
sahip burnuyla gazeteci kimin masum, kimin suçlu olduğunu bakarak,
dinleyerek ve koklayarak anlayabilir.
Sizce cevap hangisi? Kafanız karıştıysa ben söyleyeyim: Teoride
'hiçbiri değil', pratikte 'hepsi'.
Çünkü, sorunun doğru ve ahlaki yanıtı olan "Suçluluğu hükmen sabit
olana kadar herkes suçsuzdur, gazeteci haberini yazarken buna
dikkat etmelidir" ilkesi pek az meslektaşımızın umurunda.
Gazetecinin kendisini hem savcı, hem hâkim, hem polis hem
de avukat zannettiği o kadar çok olay var ki...
Bunlardan biri geçtiğimiz hafta yaşandı. Manisa'da bir kadın
parkta yürürken saldırıya uğradı. Olayı Sabah gazetesinin yaptığı
haberlerden takip edelim:
1) 'Ebru Tireli Adlı Kadına Sokak Ortasında Darp': 08.12.2016
tarihli bu haber İHA mahreçli. Spotu şöyle: "Manisa'nın Turgutlu
ilçesinde 4 aylık hamile bir kadın kimliği belirsiz bir erkeğin
saldırısına uğrayarak darp edildi. Darp edilen Ebru Tireli
hastaneye kaldırıldı." Başlıktaki 'Ebru Tireli adlı kadın'
ibaresinin çirkinliğini ayrıca tartışmaya gerek yok.
Ertesi gün yayımlanan habere göre emniyet birimleri olayın
peşini bırakmamış, bir zanlı yakalanmış:
2) 'Hamile Kadına Saldıran Şüphelilerden 1'i Yakalandı!':
Başlıktan çıkan sonuca göre Ebru Hanım'a saldıran 'şüpheliler' bir
kişiden fazlaymış. Haberin içeriğinde diğer iki şüpheliyi arama
çalışmalarının sürdüğü belirtilmiş. Bu arada başlıktaki 'hamile'
vurgusu gözünüzden kaçmasın.
Aynı gün içinde yapılan bir başka haber web sitesinin
manşetinden Saldırgan Bakın Kim Çıktı anonsuyla duyurulmuş. Haberin
iç sayfadaki başlığı ise şöyle:
3) 'Ebru Tireli'ye Saldıran, Babasının Çalışanı Çıktı':
Bir ajanstan alınan haberin spotundaşu
ifadelere yer verilmiş: "Manisa Turgutlu'da 4 aylık
hamile Ebru Tireli'ye parkta spor yaparken
saldırdığı ileri sürülen şüpheli Mehmet
T.'ye polis, kullandığı aracın plakasındanulaştı
ve gözaltına aldı. Hem görgü tanıklarının hem de
saldırıya uğrayan Ebru Tireli'nin teşhis ettiği;
Mehmet T.'nin tarım ilaçları satan babasının işyerinde çalıştığı,
evli olduğu ve 6 ay önce de yine bir kadına saldırdığı iddia
edildi."
Bunlar henüz başlangıç. Soruşturma ve tabii ki bu arada
haberler de seri bir biçimde yayımlanmaya devam ediyor. Şu haber
onlardan biri:
4) 'Hamile Kadına Saldırıda Flaş Gelişme!': Olayın
giderek daha çok aydınlandığını düşünmeye
başladınız değil mi? Haberlere bakarsanız öyle
görünüyor: "Manisa'nınTurgutlu ilçesinde parkta spor
yapan 4 aylık hamile Ebru Kaya Tireli'yi
darp ettiği iddiasıyla mahkemeye sevk edilen
M.T. tutuklandı."
Sonrasında, hazır suçluyu yakalamışken biraz
üzerine gidelim, bakalım başka neler çıkacak demiş
gazeteci arkadaşlarımız:
5) 'Hamile Kadını Darp Eden Şahısla İlgili İlginç Detaylar':
Aynı gün içinde yine bir ajanstan alınarak girilen bu
haberdeki ilginç detaylar nedir diye baktığınızda şu cümleyle
karşılaşıyorsunuz:
"Saldırganın kayınpederinin FETÖ soruşturması kapsamında
tutuklandığı, eşinin de FETÖ'den gözaltına alındıktan sonra adli
kontrol şartıyla serbest bırakıldığı öğrenildi."
'Bize ne kayınpederinden ya da karısından, nerede
kaldı suçların ve cezaların şahsiliği ilkesi' diye feveran
etmeye hazırlanıyorsanız acele etmeyin; daha büyük dertleriniz
olacak. Çünkü olay bundan daha ciddi ve büyük.
15.12.2016'da, yani diğer haberlerden neredeyse bir hafta
sonra, Sabah muhabiri Ceyhan Torlak'ın özel haberi
giriyor devreye:
6) Park Saldırganı Seri Tacizci Çıktı: Şöyle yazmış
Torlak: "Manisa'da hamile Ebru Tireli'ye
saldıran Davut K. yakalandı. 34 yaşındaki
zanlıdan 16 yaşında kız ile bir kadın
"elle ve sözle sarkıntılık"tan şikâyetçi
oldu."
Allah Allah, dediğinizi duyar gibiyim. Saldırgan
ya da zanlı zaten yakalanmamış mıydı?
Adı: Mehmet T. değil miydi?
Haberin son paragrafına bakınca aydınlanıyorsunuz:
"Zanlının yakalanmasına yönelik sürdürülen takip sırasında,
aynı marka ve modelde araç sahibi olduğu ve eşkal benzerliği
nedeniyle gözaltına alınan, mağdur ve tanıklar tarafından da
"saldırgana benzetilmesi"üzerine mahkemece tutuklanan M.T. serbest
bırakıldı."
Sabah'ın daha önce yaptığı haberlere ilişkin bir düzeltme,
bir özür yok. Bu elbette muhabirimizin suçu değil. Daha genel bir
bütünlük ve fikri takip sorununun yansıması.
Peki şimdi soruyorum sizlere değerli meslektaşlarım: M.T.
hakkında daha önce yayımladığınız haberleri ne yapmayı
düşünüyorsunuz?
Bu eleştirimin sadece Sabah gazetesine yönelik olduğu
sanılmasın. Medyamızın hemen bütün kanal ve televizyonları bu
konuda çuvalladı. Bazılarının yanında Sabah çok 'masum'
kalır.
M.T.'yi, adını açık açık yazıp, peşinen tekmeci ilan edip
üzerine çullandılar. Sıfır bilgiyle M.T.'nin motivasyonunu
sorguladılar ve toplumun bir kesimini töhmet altında bırakan,
ötekileştiren tahrik ve tezyif edici yorumlar ürettiler. Ebru
Tireli hanımefendiye hamile olduğu için saldırıldığını iddia edip
olayı olmayacak yerlere bağlayanlar bile çıktı.
'Delil durumundaki değişiklik' nedeniyle serbest
bırakıldığında bile 'Hamile kadına tekme atan saldırgan
serbest bırakıldı' diye haberler yapıldı. Masum bir insanın
itibarı zedelendi, hatta hayatı tehlikeye atıldı.
Davut K. gözaltına alınınca ise gökyüzüne bakılıp ıslık
çalındı; hiçbir özeleştiri geliştirmeden, özür dilemeden, eskiden
yayımlanmış haberlerin içeriklerini düzeltmeden bu defa da
'Gerçek tekmeci yakalandı, suçunu itiraf etti'
haberlerine geçildi.
Hatalarınızdan ne zaman ders almaya başlayacaksınız değerli
meslektaşım?