Sabah okur temsilcisi tepki çeken o reklam için ne dedi?
Önce Sabah gazetesinde ardından Akit gazetesinde yayınlanan bir 15 Temmuz reklamı tepkilere neden olmuştu. Sabah gazetesi okur temsilcisi İbrahim Altay, bugün köşesinden o tepkilere cevap verdi.
Geçen hafta Sabah gazetesinde bir otelin yaz tatili
reklamı yayınlanmış, reklamda 15 Temmuz'a özel bir kampanya
dikkatleri çekmişti.
Reklama tepkiler yağarken, Sabah gazetesine de bazı eleştiriler
geldi. Bugün Sabah gazetesi yazarı ve okur temsilcisi İbrahim Altay
eleştirilere cevap verdi.
İbrahim Altay, reklam içeriklerine gazetelerin müdahil olmadığını
vurgularken, bu reklam yüzünden Sabah gazetesinin şehitlere karşı
hassasiyetini yok saymanın haksızlık olduğunu belirtti.
Altay, yazısında "Genel ilkedir: Hareket eden hata da yapar.
Elbette nadiren de olsa böyle talihsizlikler yaşanıyor ve gereken
dersler çıkarılıyor.
Fakat unutmayalım: Kasıt ve ihmal aynı şeyler
değildir. 15 Temmuz'la alakalı tavrı,
çizgisi, duyarlılığı apaçık
ortada olan bir gazeteyi böyle
tartışmalı bir reklam
nedeniyle topyekûn karalamaya
ve linç etmeye çalışmak haksızlık
olur."
İŞTE O REKLAM
İBRAHİM ALTAY'IN
YAZISI
11 Temmuz 2018 tarihli Sabah gazetesinin ilk sayfasında üst bant
olarak yayımlanan bir reklam okurlarımızın tepkisine yol
açtı.
Spotta geçen ifadeye göre bir otel '15 Temmuz Demokrasi
Zaferi şerefine' kampanya başlatıyor; 3 yıl tatil alana 15 yıl, 2
yıl tatil alana 6 yıl hediye ediyor, günlük bazda da bazı
avantajlar sağlıyordu.
Çeşitli vesilelerle kendileriyle tanışma bahtiyarlığına
eriştiğim şehit yakınları ve gaziler bizzat arayarak üzüntülerini
ifade ettiler. Üzüntülerinin sebebi, 15 Temmuz ile herhangi bir
ticari faaliyetin bir arada anılması idi. '15
Temmuz destanını ve ruhunu böyle
şeylere alet etmemek gerekir'
dediler.
Onlara göre, nasıl sunulursa sunulsun, bu bir yardımlaşma
faaliyeti ya da sivil toplum etkinliği değildi.
Hemen hepsi Sabah gazetesinin 15 Temmuz'dan beri yaptığı
yayıncılığı takdire şayan buluyordu. Sabah'ın geçen iki yıl
zarfında kendilerine duyduğu alakanın bir an bile olsun
eksilmediğini, bütün şehit ve gazilerin destansı mücadelesini
mümkün olabildiğince haberleştirdiğini, kendilerini el üstünde
tuttuğunu, davaları takip ettiğini ifade ediyorlardı.
Gazetenin yayın politikasından memnundular, fakat bu reklam
olmamıştı işte... 15 Temmuz tatille, kampanyayla
anılmamalıydı.
Temsil sorumluluğu
Kendilerine ifade
ettiklerimi burada da paylaşmakta
yarar görüyorum.
Öncelikle şunu belirtelim. Yayımlanan reklamların içeriği
Sabah gazetesi tarafından hazırlanmıyor. Gazete yalnızca reklam
verenin kendisine gönderdiği 'görseli'
yayımlıyor. Fotoğraf ve metin seçimi
reklam veren tarafından yapılıyor.
Elbette bu durum gazetenin sorumluluğunu
ortadan kaldırmaz. Çünkü
sayfalarındayer alan her şey o gazeteyi
temsil eder. Hukuki sorumluluk
doğurmasa da temsil sorumluluğu
doğurur.
Reklam seçmek
Günümüz medya
dünyasında, gazetelerin reklam seçme
ya da bazı reklamları
yayımlamama hakkının olup olmadığı
uzunca bir süredir
tartışılıyor.
Pek çok okurumuza tuhaf gelebilir ama bu konuda epey farklı
düşünceler var. Reklamlara ırkçılık, ayrımcılık, terör savunuculuğu
gibi birkaç istisna dışında kesinlikle müdahale edilmemesi
gerektiğini savunanların sayısı hiç de az değil.
Ben aynı kanaatte değilim. Reklamları denetlemek asli
görevlerim arasında sayılmamakla birlikte, şahsi kanaatim
reklamları da gazetedeki içeriğin bir parçası olarak görmek
yönünde. Yani haberlere ve köşe
yazılarına uygulanan etik ilkeler
reklamlarda da geçerli olmalı.
Denetim şart
Daha basit bir şekilde
aktarmak gerekirse reklamlar birer
fotoğraf dosyası olarak görülmemeli,
içeriği de denetlenmeli.
Reklamlar sadece hukuk ve reklam birimlerinin değil yazı
işlerinin ve editörlerin de denetiminden geçmeli.
Bütün reklamlara uygulanmak üzere etik kodlar belirlenmeli ve
ilan edilmeli.
Sözgelimi, tıpkı gazete gibi reklamlar da Türkçe olmalı. Yaz
aylarında çığırından çıkan, kadın ya da erkek bedeninin
metalaştırılması üzerine kurulu reklamcılık anlayışından uzak
durulmalı. Haklarında kesinleşmiş dolandırıcılık davaları bulunan
şirketlerden reklam alınmamalı.
Haksız karalamalar
Gazeteler yanıltıcı bilgiler
vererek okurların kandırılmasına
alet olmamalı. Gazeteler herhangi
bir sektörde reklamlar yoluyla
haksız rekabete yol
açmamalı.
Yukarıda yazdıklarımdan Sabah'ın reklamlar
konusunda dikkatsiz davrandığı
sonucu çıkarılmasın. Aksine
gazetenin benimle ve okurlarla
aynı kaygıları taşıdığına, bu konuda
çok dikkatli davrandığına dair pek
çok gözlemim mevcut.
Genel ilkedir: Hareket eden hata da yapar. Elbette nadiren de
olsa böyle talihsizlikler yaşanıyor ve gereken dersler
çıkarılıyor.
Fakat unutmayalım: Kasıt ve ihmal aynı şeyler
değildir. 15 Temmuz'la alakalı tavrı,
çizgisi, duyarlılığı apaçık
ortada olan bir gazeteyi böyle
tartışmalı bir reklam
nedeniyle topyekûn karalamaya
ve linç etmeye çalışmak haksızlık olur.
15 Temmuz hassasiyeti
Bu yazıdaki öncelikli
amacımız şehit yakını ve gazi
okurlarımızın hassasiyetlerini kayda
geçirmekti. Doğruluk-yanlışlık ya da haklılıkhaksızlık
tartışmasından öte tarihin akışında mühim bir rol oynamış bu
insanların sözlerine kulak vermekti.
'Reklamcılığın doğası böyledir, rahatsız olmanıza gerek yok'
gibi lakırdılar etmek doğru bir yaklaşım olmaz.
Bir kez daha tekrar etmek gerekirse... Kendileriyle yaptığım
konuşmalarda sıklıkla vurguladıkları şuydu:
"Biz Sabah gazetesinden memnunuz. 15 Temmuz ruhunun ve
kazanımlarının anlatılmasında ve yaşatılmasında Türk matbuatının
yüz akı oldu. En kapsamlı ekleri hazırladı, haberleriyle,
dosyalarıyla ve köşe yazılarıyla konuyu hep gündemde tuttu. Bizi
rahatsız eden şey bu reklamın zamanlaması, dili ve
içeriği..."
Onların da belirttiği gibi 'Bu reklam nedeniyle
yok sayılabilecek bir birikim değil bu.'
Elbette daha ince eleyip daha sık dokumak gerekir ve bu da,
eminim, gazete tarafından yapılacaktır.