SABAH bu haberi neden yayımlıyor?..
10. Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer de, ailesi o sırada Dersim’den Afyon’a sürülen bir Kürt Alevi......
GAZETECİLER.COM
Erdal
Şafak bugün, Dersim olayları sırasında
ölenlerin ve sürgüne gönderilenlerin sayısını
hatırlatıyor…
Şafak hatırlamamış olabilir ama
10. Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer de, ailesi o sırada
Dersim’den Afyon’a sürülen bir Kürt Alevi ailesinin
çocuğudur…
Adnan Berk
Okan’ın “Dersimiz: Dersim” başlıklı
analizini okursanız, Şafak’ın verdiklerinden çok daha fazla
bilgiler bulacaksınız…
Neyse…
Bakın, SABAH’ın bugün manşetten
yayımladığı o haberin gerekçesi neymiş…
Neden yayınlıyoruz?
"Tarih sadece geçmiş değildir,
bugünün de ta kendisidir." Alain (Emile-Auguste
Charnier)
Madem Fransız yazar ve düşünür
Alain'den bir alıntıyla başladık, bir başkasıyla devam
edelim.
Adolf Hitler'in Polonya'ya saldırı
hazırlıklarını gözden geçirmek üzere komutanlarla 22 Ağustos
1939'da yaptığı toplantıda şöyle dediği nakledilir: "Tüm olanlara
rağmen bugün Ermeniler'in imhasından söz eden kim kaldı ki? Siz de
korkmadan katledin!"
Hitler ve Nazi Almanyası uzmanı
tarihçilere göre bu anekdot doğru değil.
Ama o dönemin bir başka kötü
kahramanına, Benito Mussolini'ye mal edilen benzer bir ifade de son
günlerde hızla yayılıyor. Mussolini'nin metresi Claretta
Petacci'nin 1932-1938 arasında İtalya'nın faşist diktatörüyle
anılarını aktardığı günlüğü "Sır Mussolini" adıyla yayınlandı.
Kitabın Mussolini'nin Yahudiler'le ilgili görüşlerinin yer aldığı
bölümünde şöyle bir paragraf var: "Bu Yahudi pisliklerin hepsini
yok etmeli. Türkler gibi bir katliam yapacağım."
Doğru mu? Faşizm uzmanı
tarihçiler, Claretta Petacci'nin yalan-yanlış şeyler yapması için
herhangi bir neden bulunmadığı görüşündeler.
Bellekler ve arşivler
Doğru veya yanlış; bu iki anekdot,
tehcir ya da Ermeni soykırımı iddialarının uluslararası toplumun
belleğinde daha 1920'lerde, 1930'larda yuvalanmaya başladığını
somut biçimde gösteriyor.
Ama Türkiye çok ama çok uzun bir
dönem bu konuyu "Tabu" kabul etti. Ya da topluma devlet tarafından
"Tabu" olarak dayatıldı. O kadar ki, Cumhuriyet kuşakları, "Ermeni
sorunu" ile 1970'lerin ortasında ASALA cinayetleriyle
tanışabildiler.
İşin kötüsü, toplumda ve de tek
tek her bireyde yeni iddialarla karşılaşıldığında yanıt verecek
birikim de yok.
İşte görüyorsunuz; sağda-solda
bölükpörçük haberler çıkıyor: Asuri katliamı, Süryani katliamı,
Pontus katliamı, hatta Ege Rumları katliamı iddiaları gibi...
"Resmi tarih" in ötesinde bilgiye sahip olmadığımız için
bocalıyoruz, reddetmeye çalışıyoruz. Ama herhangi bir kanıt ya da
gerçek tez ortaya koyamadan.
Şeyh Sait isyanı bunun bir başka
örneği.
Dersim olayları veya kıyımı da
öyle.
Bugüne kadar gerçekler arşivlerde
kaldığı için, Dersim'de 1938 yazında patlak veren olaylar ile
bastırma operasyonunun boyutları hep tek taraflı iddialarla ele
alındı.
Ama gerçeği arayanlar da var.
Örneğin, "Kalan Müzik"in sahibi Hasan Saltık. Kendisi Tuncelili,
yani Dersimli. Ailesini, sülalesini de çok derinden etkileyen bu
olayları yıllar boyunca araştırdı. Belgeler, hiç yayınlanmamış
fotoğraflar topladı. Yakında kitap olarak kamuoyuna
sunulacak.
SABAH işte o araştırmanın önemli
ve objektif bilgilerinin, gün yüzü görmemiş fotoğraflarının bir
bölümünü yayınlayarak, hiç değilse Dersim tartışmalarının doğru bir
zemine oturmasına katkıda bulunmayı amaçlıyor.
Çünkü dünüyle cesaretle
yüzleşemeyen, yarınına da güvenle bakamaz...