Saadettin Teksoy'dan iddialı Gezi yorumu
Sadettin Teksoy sessizliğini Hürriyet Gazetesi'ne bozdu! Gezi'yi izleseydim tarihi değiştirirdim!
Saadettin Teksoy Hürriyet'ten Hakan Gence'ye verdiği röportajda
Gezi ile ilgili çarpıcı bir yorumda da bulundu. Teksoy,
Gezi olaylarını izleseydim tarihin seyrini
değiştirirdim dedi.
İşte röportajdan çarpıcı
bölümler:
Dokuz yıldır nerelerdesiniz?
Çatalca'da bir çiftlikte. Dört köpeğim ve koyunlarım var. Ailemle
birlikteyim. Efe adında bir oğlum var.
Neden gazeteciliği bırakıp sırra kadem
bastınız?
Zirvede bıraktım. Bugün program yapsam yine reyting rekorları kırar
ama tekrara düşmek istemedim. Uzun metrajlı sinema film projem
vardı. Dört buçuk sene senaryosunu yazdım. Konu, peygamberimizle
ilgili. 'Çağrı' filminin devamı. Ama bütçesi yüksek olduğu için
filmi çekmek beni zorladı. Bu arada bir de iddialı bir korku filmi
senaryosu yazdım.
Yeniden haberciliğe döner misiniz?
Hayır. Ortam belli. Ya yandaş olacaksın ya da başka taraftan... Bir
dönem çok güçlü haberlere damga vurdum. Şimdi o damgayı vursan
içerdesin!
Vaktiyle o işlerden çok kazandınız mı? Şimdi maddi
durumunuz nasıl?
İyinin ötesinde. Şükrediyorum. Ettiğim yardımlar da bana fazlasıyla
döndü.
UHREVİ DÜNYAYA GEÇTİM
Sarı montlu, parmağını havaya kaldırarak konuşan bir
haberci... Bazıları buna bayıldı, bazıları "Bu adam deli mi?" dedi.
Gerçekten çatlak bir tarafınız var mı?
Ne delisi ya! Neden deli olayım? Özel hayatımda öyle değilim ki.
Sadece heyecanlıyım.
Ciddi ciddi haberler yaparken sonra birden cinler, uzaylılar,
canavarlarla ortaya çıktınız...
Hangi noktada devreler yandı?
Devre falan yanmadı. Sadece uhrevi dünyaya geçtim.
Nasıl yani?
O tür haberler çok izleniyordu. Mesela adamın biri saman kâğıt
üzerinde bana cinleri gösterdi. Bu yayınlandığında şimdi yüksek
denen reytinglerin beş kat fazlasını aldım.
İyi ki üç harfliler sizi çarpmamış...
Onun duası var oğlum! Okuyunca etrafını zırh kaplıyor,
korunuyorsun.
Peki o efsane sarı mont nasıl doğdu?
Görselliğe inanıyorum. Eğer başka herhangi renkte bir mont
giyseydim kalabalığın içinde asla fark edilmezdim. Dolabımda da
30'a yakın sarı mont var. İleride onları müzeye vereceğim.
Sunduğunuz her haberden sonra parmağınızı ekrana doğru
kaldırırdınız. Parmak hâlâ formunda mı?
Evet: "Beeeen Sadettin Teksoyyyy"...
Peki gölgede bile taktığınız güneş gözlüklerinin anlamı
neydi?
Gölgede gözlük takmıyorum. Bu, şehir efsanesi.
Kadınlar o halinizi seksi buluyor muydu?
Elbette! Hâlâ yakışıklı değil miyim?
Ahlaksız teklifler?
Mektuplar ve telefonlar gelirdi. Ama ben gezgin bir insan olduğum
için bana ulaşmaları çok zordu.
Çapkın mıydınız?
Hayır. Eşimle severek evlendik. Hâlâ da âşığım.
HABERCİLİĞİN KARANLIK DÖNEMİ
Şimdi bir program yapsanız nasıl olurdu?
Çok izlenirdi. Ama tekrara düşeceğim için beni tatmin etmezdi.
Gezi döneminde habercilik yapsaydınız, nasıl bir iş
çıkarırdınız?
O zaman Türkiye'de değildim ama olsaydım haberi patlatırdım. Emin
ol, tarihin seyrini değiştirirdim.
Peki Kabataş olayına gitseydiniz mesela...
Hayali bir şeydi o. Okurken tüylerim diken diken oldu. İsim
vermiyorum bak burada ama "Ben gördüm" diye atıp, sonra da çıkıp
özür dileyenleri, affedersin ama!
Bir dönemin fenomeni olarak ekrandaki sansürlere ne
diyorsunuz?
Üzüntü duyuyorum. İçecek adam içer. Bir ara havalimanlarındaki
reklamlarda mankenlerin fotoğrafları bile sansürlendi. İnsanların
giyimine kuşamına karışamazsın.
Bu dönem haberciliğin karanlık dönemi mi?
Karanlık dönemin dibi. Bizim dönem zirveydi. Özgürlük vardı.
Umut var mı?
Şu seçimlerden sonra biraz var. Birçok şey değişecek.
Bir dönem dini mevzulara kafayı takmış bir adam olarak
şimdi dinle aranız nasıl?
Dini bütün bir insandım ama şu ortam insanı dinden soğutuyor.
That's it! (İngilizce'de 'O kadar!')